Semazen Akademik sayfalar hakkında düşünceleriniz?
İdare eder, Güzel, Daha güzel olabilir, Çok güzel, Çok Kötü
REKLAM ALANI
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
MEVLEVİLİKTE ÇORAP MEST
Erdoğan EROL
Geçmişte yaygın olan bir sanat dalımızdan Sema nedeniyle Mevlânâ ve Mevlevîlikle yakından ilgisi olması nedeniyle, “MESTCİLİK”ten ve “ÇORAP MEST” den söz edeceğim.
25 Ağustos 2008

8. MİLLÎ MEVLÂNA KONGRESİ

 

MEVLEVİLİKTE ÇORAP MEST

Dr. Erdoğan EROL

Son yıllarda “Eski Sanat Dallarımız” konularında dinleyici veya konuşmacı olarak katıldığım kongre ve sempozyumlarda konuşan konuşmacıların hemen hemen tanımı konuşmalarına “Unutulmuş veya unutulmaya yüz tutmuş sanat dallarımızdan biri de….” diyerek sözlerine başlamışlardır. Bu defa ben sizlere geçmişten daha yaygın olan bir sanat dalımızdan Sema nedeniyle Mevlânâ ve Mevlevîlikle yakından ilgisi olması nedeniyle, “MESTCİLİK”ten ve “ÇORAP MEST” den söz edeceğim.

 

HADİS-İ ŞERİFLERDE MEST VE MESH

Kur"ân-ı Kerîm"de mest ve mesh ile alakalı bir Ayet"e rastlayamadık. Kur"ân"da yalnızca Maide Suresi"nin 5. ve 6. Ayetleri abdest almakla alakalıdır. Ancak Ayetlerde mest ve mesh kelimeleri geçmemektedir.

Peygamberimizin Hadis-i Şeriflerinden bahs eden çeşitli kitaplarda(1) Mest ve mesh ile alakalı çeşitli Hadis-i Şerifler tespit ettik. Bu Hadis-i Şeriflerde, mestin üzerine mesh verilmesi için mestte aranılan şartlardan ve mestin üzerine nasıl mesh verileceğinden bahsedilmektedir. Hadis-i Şeriflere göre mest ve mesh konusunu kısaca özetlersek, özeti maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

1- Mestler üzerine mesh etmek sünnet ile caizdir

2- Mest üzerine mesh yapılabilmesi için:

a) Mestin insanın yürümesine elverişli olması ve ayakta bağlanmadan durabilmesi;

b) Mestin, ayakların topuklarına kadar olması;

c) Mestin yırtığı ve veya deliği varsa, ayağın küçük parmağının üç katından fazla olmaması;

d) Mestin üzerine mesh verildiği zaman, mestin derisinin suyu içine geçirmemesi gereklidir.

3- Mestin abdest alınıp ayakların yıkanılmasından sonra giyilmesi;

4- Mesh, mestin dışına (görünen yerine) parmakla hatlar halinde, mestin ayak parmakları tarafından başlanılarak, baldıra doğru çekilerek yapılması, mestin içine, topuguna ve baldırına mesh etmek caiz değildir.

5- Abdesti bozan her şey meshi de bozacağı. Ayrıca mestin ayaktan çıkarılması, meshin bozulma sebebi olacağı.

6- Üzerine gusül abdesti lazım gelen kimse için, mesh etmek uygun olmayacağı;

7- Mesh süresi yolcular için üç gün üç gece, yolcu olmayanlar için ise bir gün bir gecedir. Bu süre dolunca meshin bozulacağı

Konuşmamızın başlığından da anlaşılacağı üzere konumuz mesh nedir nasıl verilir, değildir. Ancak bu kayıtlar vesilesi ile, mestin tarihini çıkarmamız mümkün oluyor. Demek ki mest Hz. Peygamberden önce de vardı. Bu tarihlerde varolan mest, mesh vermek vesilesiyle yeniden düzenlenmiş ve mest abdest almaya uygun hale getirilmiştir.

Konya'da mest işi ile uğraşan epeyce esnaf tesbit ettik. Bize göre mestciligin halen devam etmesinin hatta gelişerek devam etmesinin ana sebebi mestin Müslümanlara abdest almada sağladığı büyük kolaylıktır. Bu husus bu sanat dalının gerilemesini durdurdugu gibi daha da yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Mestcilikten kazanç sağlandığı müddetce de bu sanat dalı yaşamaya devam edecektir.

Araştırmalarımız sonunda Konya'da Mestcilik sanat dalınin daha çok aile mesleği olduğunu tesbit ettik. Pek çok mestci esnafından iki tanesini enteresan bularak buraya aldık. İki esnafın dükkanı da Konya'da Kapı Camii civarındadır. Birincisi 68 yaşına rağmen halen çalışmakta olan Muzaffer HINIS ustadır. (Resim 1). Bu mesleğe 8 yaşlarında babası Mehmet HINIS ustanın yanında başlamış, yani Muzaffer usta bu iş dalınca 60 yıldır çalışmaktadır. Kendisinin iki oğlu ve torunları da Ayakkabıcılar Sanayiindeki büyük dükkanlarında aynı iş dalında çalışmakta imişler. Yanlarında da 25 kişi çalışıyormus. Bilmem olayın  boyutu iki cümle ile anlaşılabiliyor mu?

İkinci usta Mehmet BÜYÜKMUMCU'dur (Resim 2). Bu usta da mestciliği babası A. Kadir BÜYÜKMUMCU'dan öğrenmiş ve 20 yıldır bu iş ile uğraşıyormuş.

Görüldüğü gibi iki usta da mesleklerini babalarından öğrenmişler. Uzun yıllardır aynı iş kolunda çalışıyorlarmış. Kazançları da iyi olmalı ki çocuklarına ve torunlarına da bu sanatı öğretmişler ve bu iş dalında çalışmalarını sağlamışlar.

 

MEST NASIL YAPILIR

Mestin ana maddesi deridir. İyi işlenmiş her deriden mest yapılabilmektedir. Ancak ustalar mest yapımında keçi ve dana derisini tercih etmektedirler. Özellikle de dana derisinin daha dayanıklı ve işlenmeye daha uygun olması dana derisinin keçi derisine nazaran daha öne çıkmasını sağlamıştır. Dana derisinin keçi derisine nazaran biraz daha kalın olması ve yeni teknolojinin ürettiği makineler yardımı ile, dana derisinin kalınlığından ikiye bölünmesini sağlamıştır. Bu husus da çorap mest yapımında dana derisinin daha çok kullanılmasının bir diğer tercih sebebi olmuştur.

İşlenilmiş deri üzerine ayak numaralarına göre sert kartondan hazırlanmış kalıplar konulmakta, kesim bıçağı ( Falçata) ile kesilmektedir. Mest altı parça derinin dikilmesi ile elde edilmektedir. Asıl konumuz olan çorap mest ise beş parçadan dikilmektedir (Resim 3). Çorap mestte, normal mestlerde arkaya dikilen ve flota denilen boğazda küçük bir parçası (kulağı) görülen parça yoktur. Sonra parçaların dikişe gelecek yerleri 1 cm. eninde dikiş sırasında kalınlık yapmaması için sıyırma bıçağı ile inceltilir. Çorap Mestin derisi zaten ince olduğundan dikilmeden önce inceltme işine gerek yoktur. Ancak Çorap mestin topuk tarafına gelen kısmı dikişten dolayı sertleşip ayağı vurmaması için, ilk dikişten sonra arka dikiş ikilenir. Buna Tulum denilir.

Bu işlemden sonra parçalar dikilmeye başlanılır ( Resim 4). Önce parçaların fermuarları dikilir. Mestin içine mestin sıcak tutması için isteniliyorsa yün bir kumaş da yapıştırılır. Boğazına "Kıyılık" denilen parça geçirilir. Sonra taban dikilir. Dikişin tamamı ters tarafından dikildiği için mest ters yüz edilir. Sonra dikilmiş olan mest kalıba geçirilir. ( Resim 5).

Mestler genellikle siyah renk deriden dikilmekle beraber kahverengi ve beyaz renkte dikilenleri de vardır (Resim 6). Sema sırasında Semazenler siyah renk çorap mest giyerlerken Semazen Başıların sema sırasında beyaz renk çorap mest giydiklerini görüyoruz. Buna sebep Semazen başının Semanın başlangıcında Semayı ayak hareketleri ile yönlendirmesidir. Siyah renk tennurenin altından çıkartıp çektiği beyaz renk çorap mesti ile semazenlerin hangi tarafa doğru yürüyüp çark atacaklarını (döneceklerini) bildirir. Siyah renk tennurenin altında beyaz renk çorap mest daha dikkat çekici olduğundan çorap mestin rengi beyaz tercih edilir.

 

MESTÇİLİKTE KULLANILAN ALETLER

Mestçilikte fazla çeşitli aletler kullanılmamaktadır. Kullanılan aletlerin tamamı altı adettir (Resim 7-8).

 

1- İye

2-Masat

3-Falçata

4-Dişli veya Danalya

5-Çekiç

6-Kerpeten

 

 a) İbni Abidin, ( Tercüme eden Ahmet DAVUTOĞLU), Şamil Yayınevi, İstanbul, 1982

 

   b) Şeyhülislam Burhanüddin Ebu"l- Hasan El- Merginani, Hidaye Tercümesi, (Tercüme eden Hasan ECE), Şelale Yayınevi, Yaylacık Matbaası, İstanbul, 1982

 

 

 

ÇORAP MESTİN TARİHÇESİ

 

     İncelemelerimiz sonunda çorap mestin sema sırasında kullanılmaya başlama tarihinin çok eskilere gitmediğini gördük. Mest Ustamız Muzaffer HINIS "Çorap mestinin geçmişi 20-25 yıllıktır. Eskiden hiç çorap mest yapmazdık." derken, Mevlânâ ve Mevlevîlik konularında araştırmalarıyla tanıdığımız Dr. Mehmet ÖNDER de bu konuda "Semahanelerin zemini kaygan olurdu. Semazenler ayakları kaymasın diye sema sırasında çorap giyerlerdi. Eskiden çorap mest ile sema eden semazen hatırlamıyorum. Eski Gravürlerde de semazenler çıplak ayakla sema ederken gösterilmektedir" demişlerdir.

 

     Mevlânâ"nın torunlarından rahmetli Dr. Celaleddın ÇELEBİ de "Sema çıplak ayakla yapılırdı. Bende geçmişte yaptığı semaların hepsini çıplak ayakla yapmıştır" demişlerdi.

 

     Yine Mevlânâ ve Mevlevîlik konularında yaptığı çalışmalar yanında sema gösterilerini yıllarca Turizm Derneği kanalı ile yapan Sayın Feyzi HALICI ise bu konuda şöyle dediler: "Semazenlerin giyim kuşamlarının temiz, bakımlı ve düzenli hale gelmesi ilk semazen başımız Ahmet Bican KASABOĞLU zamanında oldu. Çok titizdi. Tennureleri her semadan önce yıkattırır hatta kolalattırırdı. Sikkelerin şekilleri ve duruşları ile yakından alakadar olurlardı. Çorap Mest de onun zamanında 1960'lı yıllarda giyildi. Ancak Çorap Mest ilk defa hangi sema gösterisinde giyilmişti, hatırlamıyorum."

 

     Mevlânâ Dergahı'nın Matbah Bölümünde halen Sema Talim Çivileri yerinde durmaktadır (Resim 9). Çivi etrafında daire şeklinde uzun yıllar burada sema talimi yapılması nedeniyle çukurlar oluşmuştur. Çivinin bulunduğu ahşabın oldukça sert olduğu göz önüne alınırsa, çivi etrafındaki çukurluğun oluşması için yılların geçmesi gerekir. Matbah'ın 1867 yılında büyük çaplı onarım gördüğü ve yenilendiğini göz önüne alırsak, çivi etrafındaki çukurlukların Mevlânâ Dergahı'nın kapandığı ve Müze olarak açıldığı 1926 yılına kadar ancak oluşması gerekir. Bugün dahi çoğu semazen, sema talimlerini özel ölçülerde yapılmış Sema Talim Tahtası üzerine çakılmış çiviler etrafında yapmaktadırlar.

 

     Yukarıda belirttiğimiz uzman görüşlerinden ve Mevlânâ Dergahı'nın Matbah Bölümündeki Sema Talim Çivilerinden hareketle ve Mevlânâ Müzesi Semâhâne Bölümü'nde 1954 yılında semanın aslının ileri nesillere doğru olarak aktarabilmesi için çekilmiş filmde semazenlerin semayı ayaklarına giydikleri beyaz renk yün çorapla yaptıklarını da göz önüne alırsak "çorap mestin semazenler tarafından kullanılış tarihi 1960'lı yıllarda başlamıştır" diyebiliriz.

 

Resim 1: Mestçi Muzaffer HINIS usta

 

Resim 2: Mestçi Mehmet BÜYÜKMUMCU usta

 

Resim 3: Kalıpla kesilmiş çorap mest parçaları

 

 

Resim 4: Mestin dikilişi

 

Resim 5: Mest kalıpları

 

Resim 6: Çeşitli renklerde dikilmiş mest ve Çorap mest örnekleri

 

Resim 7-8: Mestçilikte kullanılan aletler

 

 

Makaleler
MEVLANA’NIN ADALET FELSEFESİ  -Dr. Ergin Ergül  (07 Aralık 2017)
NÛR ORDUSU  -Ahmet ŞAHİN  (20 Mayıs 2016)
HAZRETİ PEYGAMBERİN YAKINLARI  -Ahmet ŞAHİN  (22 Nisan 2016)
Mevlânâ'ya Göre Evlilik ve Aile  -Prof. Dr. Abdulhakim Yüce  (23 Şubat 2013)
Hz. Mevlâna’nın Eğitim Anlayışı  -Muhammed ACIYAN  (19 Ekim 2012)
Mevlana’nın Şemaili Hakkında Yanılgılar  -Muhammet ACIYAN  (12 Temmuz 2012)
İstanbul'da Mevlevîlik  -Ekrem Işın  (22 Haziran 2012)
Türk Edebiyatında Edebî Tefekkür Anlayışı  -Ahmet ŞAHİN  (20 Mayıs 2012)
Şihabüd-din Sühreverdi  -Semâ Âdabı  (07 Ocak 2012)
MESNEVÎ’NİN ÖNSÖZÜ VE DİBACESİ  -Tahir-ül Mevlevî  (06 Ocak 2012)
TAHiR-ÜL MEVLEVÎ, HAYATI VE ESERLERi  -Sadi Aytan  (06 Ocak 2012)
TASAVVUFÎ ŞİİR  -Ahmet ŞAHİN  (03 Ocak 2012)
Mevlevî Müziği ve Sema'  -Hakan Talu  (01 Ocak 2012)
Mevlana Perspektifinden Hukuk Devleti İlkesi  -Ergin Ergül  (13 Aralık 2011)
Mevlana Perspektifinden Stratejik Düşünce  -Ergin Ergül  (13 Aralık 2011)
MEVLÂNÂ’NIN ESERLERİNDE İNSANIN MANEVÎ GÖRÜNÜŞLERİ  -PROF. DR. KERİM ZEMANİ  (13 Aralık 2011)
SONSUZLUK SUSKUNLUĞUMDA SAKLI!  -Hatice Sedef Ergül  (11 Aralık 2011)
SIRR-I MA‘NEVÎ - İnceleme-Metin  -Dr. Ekrem BEKTAŞ  (03 Kasım 2011)
Kur'ân'ın Mânevî Bir Tefsiri Mesnevi  -Doç. Dr. Hüseyin Güllüce  (14 Temmuz 2011)
MEVLANA’DA ÜZÜM  -R. Bahar AKARPINAR  (20 Mayıs 2011)
EHLİYET VE LİYAKAT KAVRAMLARI  -Gülgün YAZICI  (20 Mayıs 2011)
SÜLEYMAN BELHÎ AİLESİ VE SON MEVLEVÎ POSTNİŞÎNLERİ  -Yrd. Doç. Dr. Yusuf ÖZ  (19 Mayıs 2011)
AŞK BAHÇESİNİN İNLEYEN BÜLBÜLÜ: YAMAN DEDE  -Hatice Sedef Ergül  (08 Mayıs 2011)
MİLLÎ SECİYYE  -Ahmet ŞAHİN  (08 Mayıs 2011)
YÂ RESÛLULLAH!..  -Ahmet ŞAHİN  (18 Nisan 2011)
BATI DÜNYASINDA MEVLÂNA ÜZERİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR  -Prof. Dr. Mehmet AYDIN  (12 Nisan 2011)
MESNEVİ TERCÜMESİNİN MUKADDİMESİ  -Eva de Vitray Meyerovitch (Havva Hanım)  (12 Nisan 2011)
Şems-i Tebrizi'nin Evrensel Mesajları  -Kazım Öztürk  (20 Mart 2011)
Mevlana Öğütlerinin Sosyal Açıdan Önemi  -Kazım ÖZTÜRK  (20 Mart 2011)
MEVLANANIN TEFEKKÜR DÜNYASI  -Kazım Öztürk  (20 Mart 2011)
Hz. MEVLANA'DA ASK  -Dr. Mehmet ÖNDER  (13 Ocak 2011)
MEVLÂNÂ VE DEVLET ERKÂNI  -Can ALPGÜVENÇ  (31 Aralık 2010)
KÂİNÂTIN GÜLÜ’NE  -Ahmet ŞAHİN  (30 Aralık 2010)