Semazen Akademik sayfalar hakkında düşünceleriniz?
İdare eder, Güzel, Daha güzel olabilir, Çok güzel, Çok Kötü
REKLAM ALANI
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hz. MEVLANA'DA ASK
Dr. Mehmet ÖNDER
13 Ocak 2011

Hz. MEVLANA'DA ASK

Mevlâna der ki, "Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep o.."

Uğruna bir ömür bağışlanan, yanıp yakınılan bu eşsiz sevgili. Allah'tır. Âşk'da Allah'a karşı aşırı sevginin kemale erişi, âşığın âşkta yok oluşudur. Gerçek ilhama mazhar olmuş, gerçek yokluğu zevk edinmişlerin en büyük arzusu ilâhî vuslat'tır. Mevlâna, bu yolun coşkun âşığıdır, aşktan doğmuş, aşkla yoğrulmuştur.

"Bizim peygamberimizin yolu âşk yoludur. Biz âşk çocuklarıyız; âşk bizim anamızdır,"

der ve hakiki diriliğin aşkta yok olmakla mümkün olabileceğini söyler "Aşksız olma ki ölü olmayasın. Âşkta öl ki diri kalasın.." Mevlâna'nın âşkı, ömrünün üç merhalesinde olgunlaşmış, bir ömür bu uğurda harcanmıştır. Mevlâna bunu bir beytiyle şöyle ifade eder: "Bütün ömrümün hülâsası şu üç sözden fazla değil: Hamdım, pişdim, yandım." Tahsil ve yetişme devresinin hamlığını Tebrizli Şems pişirmiş, ondan sonra yokluğu ile Mevlâna'yı yakmış, kavurturmuştur. Mevlâna'ya göre, gerçek âşığa aşktan başka herşey haramdır. İlâhi âşk ve ma'şuk herşeyin üstünde ve içindedir. İnsan, kendisini yoktan var edeni nasıl sevmez? Bu sevgi, aslında onun özündedir, herşeyin sonu ona varır. "Fîhi Mâ-fih" adlı eserinde şöyle buyurur: "Aslolan sevmektir. İnsan'ın mayasındaki bu duyguyu arıtmalı. açıklamalıdır. Bedenimiz bir kovan gibidir. Bu kovanın balı ne mumu da ilâhî aşktır..."

Mevlâna'nın Şems'e karşı yakınlığı ve âşkı da budur: Şeyh Şelâhaddin ve Çelebi Hüsameddin'e olan aşk da bu.. Onlarda mutlak varlığın kemâlini, cemâlinde Allah nurlarını gören Mevlâna, gerçek âşkı. yani "Zât-ı ilâhiye"yi sembolleştirerek terennüm etmiştir. Mesnevi'sinde, "Hakiki maşuk olan Allah'dan başka bir temaşası bulunan âşk. âşk olamaz, saçma-sapan bir sevda olur" buyurdukları gibi, Mevlâna'daki âşk, tam anlamıyla ilâhi âşk'tır; başka hiç bir şey değildir ve olamaz.

Mevlâna, coşkun âşkını Şems'in adında sembolleştirmiştir. Kendisinden yirmi yaş fazla 60-70 yaşındaki bu derviş, Mevlâna'da öz cevherini bulduğu ilâhî âşkı olgunluğa ulaştırmış, yokluğu ile de Mevlâna, O'nu âşkın sembolü yapmıştır. Bu sembol Allah'ın cemâl ve celalim imâ eder. Mevlâna, ezeli maşukun yüzünün aksını ve nurlu ışıklarını her yerde görür. Tebrizli Semseddinde bu nurlar; gören Mevlâna onu bunun için över. İlâhî vecdin verdiği mestligi, şarabın mestliğine benzetmiş, şarabı da âşk şarabı olarak sembolleştirmiştir. ilâhî âşkın, yakıcı sarhoşluğu bu.. Şiirlerindeki bağ, gül ve bülbül, hepsi de birer semboldür. Asıl maksat Allah'tır. Bir rubaisinde bunu şöyle dile getirir:

"Başımı koyduğum her yerde secde ettiğim O'dur. Attı yönde ve altı cihet dışında Mâbud O'dur. Boğ, bülbül, semâ ve sevgili.. Hepsi bahane, maksat daima O'dur."

İşte Mevlâna'daki âşk ve sevgili..

Çünkü o, herkesi seviyor, herkesi kabul ediyordu. Onca insanlar ceset ve kalıp itibariyle çok, fakat maya ve ruh bakımından tekli. Bir rubaisinde "Yine gel, yine gel.. Her kim olursan ol. yine gel.. İster kâfir ol, ister mecûsi, ister putperest. İster yüz kerre bozmuş o! tövbeni.." diyor ve ilâve ediyordu: "Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. Nasılsan öyle gel.." Bütün bir insanlığı çağırıyor, aydınlık, nurlu kapısında, onlara gerçek yolu, Hak yolunu gösteriyordu.

Bu çağrıya uyanlar, onun etrafında kümeleşiyor. hidayet yolunu seçiyorlardı. Bilgini, cahili, zengini, fakiri, köylüsü-kentlisi, sultanından çobanına kadar Mevlâna'nın kapısında, ona uyanlar arasındaydı. Bu ilâhî bir çağrıydı. Konya bir gönüller yurdu, âşıklar kabesı olmuştu. Nitekim bu çağrı Mevlâna devrinde de, Mevlâna'dan sonra da gönüllerde aksini bulmuş, onun mübarek türbesi, onu sevenlerin bir sığınağı, zıya retgâhı olmuştu. Artık simdi Mevlâna cağrılıyordu. Gecen yılların Mevlâna ihtifallerinde biz de Ona şöyle sesleniyorduk artık: Gel. yine de gel. yine de...

Gel, cana can ver, imâna imân, Gel vuslatı hasretinden güç olan..
Dillerde senin adın. gönüllerde sen...
Umutsuzlara umut, çaresizlere çare sen.. Her yüzde sen, her yönde sen.
Ey köpük köpük aşk olup coşan
Ey semâ semâ dökülen, taşan..
Gel.. Ölümsüzlük tahtından haber ver bize..
Bizi bizden al götür, O Mesnevi ummanına. O İlâhî aşk kervanına.
Ey yılları yıllara ulayıp aşan,
Ey nesillerden nesillere ulaşan..
Doyumsuz sevgine doymuyor ihvan.. Sulha, sükûna susamış cihan..
Yetiş imdada aman ey büyük dost.. Ey koca Sultan. Bir kerre değil asla, bin kerre gel. Yine de gel, yine de gel, yine gel.

Dr. Mehmet ÖNDER

Makaleler
MEVLANA’NIN ADALET FELSEFESİ  -Dr. Ergin Ergül  (07 Aralık 2017)
NÛR ORDUSU  -Ahmet ŞAHİN  (20 Mayıs 2016)
HAZRETİ PEYGAMBERİN YAKINLARI  -Ahmet ŞAHİN  (22 Nisan 2016)
Mevlânâ'ya Göre Evlilik ve Aile  -Prof. Dr. Abdulhakim Yüce  (23 Şubat 2013)
Hz. Mevlâna’nın Eğitim Anlayışı  -Muhammed ACIYAN  (19 Ekim 2012)
Mevlana’nın Şemaili Hakkında Yanılgılar  -Muhammet ACIYAN  (12 Temmuz 2012)
İstanbul'da Mevlevîlik  -Ekrem Işın  (22 Haziran 2012)
Türk Edebiyatında Edebî Tefekkür Anlayışı  -Ahmet ŞAHİN  (20 Mayıs 2012)
Şihabüd-din Sühreverdi  -Semâ Âdabı  (07 Ocak 2012)
MESNEVÎ’NİN ÖNSÖZÜ VE DİBACESİ  -Tahir-ül Mevlevî  (06 Ocak 2012)
TAHiR-ÜL MEVLEVÎ, HAYATI VE ESERLERi  -Sadi Aytan  (06 Ocak 2012)
TASAVVUFÎ ŞİİR  -Ahmet ŞAHİN  (03 Ocak 2012)
Mevlevî Müziği ve Sema'  -Hakan Talu  (01 Ocak 2012)
Mevlana Perspektifinden Hukuk Devleti İlkesi  -Ergin Ergül  (13 Aralık 2011)
Mevlana Perspektifinden Stratejik Düşünce  -Ergin Ergül  (13 Aralık 2011)
MEVLÂNÂ’NIN ESERLERİNDE İNSANIN MANEVÎ GÖRÜNÜŞLERİ  -PROF. DR. KERİM ZEMANİ  (13 Aralık 2011)
SONSUZLUK SUSKUNLUĞUMDA SAKLI!  -Hatice Sedef Ergül  (11 Aralık 2011)
SIRR-I MA‘NEVÎ - İnceleme-Metin  -Dr. Ekrem BEKTAŞ  (03 Kasım 2011)
Kur'ân'ın Mânevî Bir Tefsiri Mesnevi  -Doç. Dr. Hüseyin Güllüce  (14 Temmuz 2011)
MEVLANA’DA ÜZÜM  -R. Bahar AKARPINAR  (20 Mayıs 2011)
EHLİYET VE LİYAKAT KAVRAMLARI  -Gülgün YAZICI  (20 Mayıs 2011)
SÜLEYMAN BELHÎ AİLESİ VE SON MEVLEVÎ POSTNİŞÎNLERİ  -Yrd. Doç. Dr. Yusuf ÖZ  (19 Mayıs 2011)
AŞK BAHÇESİNİN İNLEYEN BÜLBÜLÜ: YAMAN DEDE  -Hatice Sedef Ergül  (08 Mayıs 2011)
MİLLÎ SECİYYE  -Ahmet ŞAHİN  (08 Mayıs 2011)
YÂ RESÛLULLAH!..  -Ahmet ŞAHİN  (18 Nisan 2011)
BATI DÜNYASINDA MEVLÂNA ÜZERİNDE YAPILAN ÇALIŞMALAR  -Prof. Dr. Mehmet AYDIN  (12 Nisan 2011)
MESNEVİ TERCÜMESİNİN MUKADDİMESİ  -Eva de Vitray Meyerovitch (Havva Hanım)  (12 Nisan 2011)
Şems-i Tebrizi'nin Evrensel Mesajları  -Kazım Öztürk  (20 Mart 2011)
Mevlana Öğütlerinin Sosyal Açıdan Önemi  -Kazım ÖZTÜRK  (20 Mart 2011)
MEVLANANIN TEFEKKÜR DÜNYASI  -Kazım Öztürk  (20 Mart 2011)
MEVLÂNÂ VE DEVLET ERKÂNI  -Can ALPGÜVENÇ  (31 Aralık 2010)
KÂİNÂTIN GÜLÜ’NE  -Ahmet ŞAHİN  (30 Aralık 2010)