MEVLÂNÂ'NIN MESNEVÎ'SİNİN TÜRKÇE ŞERHLERİ ÜZERİNE BİR LİTERATÜR ÇALIŞMASI*
Bu yazıda Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin dünyaca ünlü eseri Mesnevî'nin Türkçe şerhleri üzerine bir literatür çalışması yapılacaktır. Bu çerçevede önce mesnevî kelimesinin terim anlamı ve Mevlânâ'nın Mesnevî'si hakkındaki kısa genel bilgiler verilecektir. Bu bilgilerden sonra Mesnevî'nin başta Türkçe olmak üzere birçok dildeki tercüme ve şerhleri çok kısa bilgilerle tanıtılacak; en sonda da sadece Türkçe şerhlerin şârihleri ve şerhlerinin tanıtımı yapılacaktır. Türkçe şerhlerle ilgili literatür bilgileri verilirken önce şârih ve eserleri hakkındaki bilgiler verilecek sonra da şerhlerde dikkat çeken hususlar hakkında kısa değerlendirmelerde bulunulacaktır.
1. Mesnevî Terimi ve Mevlânâ'nın Mesnevî'si Hakkında Genel Bilgiler
Mesnevî "Mesnevî" , Arapça “s,n,y” üçlü kökünden türemiş; mesnevî sözü, bu dilde kendi arasında kafiyeli mısralardan oluşmuş nazım şekli anlamında kullanılmıştır Mesnevî, bir terim olarak ilk defa İran "İran" edebiyatında kullanılmış olmakla birlikte, bu nazım şeklinin ilk örnekleri Arap edebiyatında görülmektedir (Ünver, 1986: 430).
Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" , bu nazım şeklinin Acemlere Türklerden geçmiş olabileceğini, buna sebep olarak da eski Türklerin saz eşliğinde okudukları ve adına “koşuk” dedikleri manzumenin şekil itibariyle mesnevîye benzediğini ifade etmiştir (Tahirü'l-Mevlevî, 1973:99).
Bir başka tanımda da “ediplerin terimlerinde mesnevî, iki birlik gösteren, kafiye yönünden başka başka olan şiirlere denir (Fürûzanfer, 2004:380).” denilerek daha çok mesnevînin şekille ilgili özelliğine atıfta bulunulmuştur.
Çoğulu mesneviyyât olan mesnevînin, klasik İran "İran" -Türk şiirinde şu üç ayrı mefhumu ifade ettiği görülür:
1. Her beytin mısraları kendi aralarında kafiyeli şiir formu (aa bb cc.). İran "İran" ve Türk şâirleri, mesnevî formunu arûz'un küçük vezinlerinde kullanmışlardır.
2. Klasik İran "İran" -Türk şiirinde manzum hikâye ve roman türü, Leylâ "Leylâ" ve Mecnûn "Mecnûn" gibi.
3.Husûsî ve mutlak mânada Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn-i Rûmî'nin şaheserine verilen isimdir (Öztuna, 1983:46).
Şekil özellikleri itibariyle mesnevî, hiçbir şekilde beyit sınırlamasına tâbi olmadığı için, çoğunlukla aruzun kısa kalıplarıyla yazılmıştır.
Klasik mesnevî geleneğinde plânın giriş, gelişme ve sonuç olmak üzere üç bölümden meydana geldiği görülür; ancak bu plâna uymayan mesnevîler de bulunmaktadır (Ünver, 1986:432). Mesnevî "Mesnevî" 'nin üç bölümünden ilki olan giriş bölümü kendi içinde belli bölümlere ayrılmış, şairlerin çoğu bu bölüm/başlıklara uymayı bir görev addetmişlerdir. Giriş bölümü sırasıyla şu başlık/bölümlerden meydana gelir:
1. Besmele
2. Tevhid
3. Münâcât
4. Na't
5. Mi'râc "Mi'râc"
6. Mucizât
7. Medh-i Çehâr-yâr
8. Padişah için övgü
9. Devlet büyüğüne övgü
10. Sebeb-i te'lif (Ünver, 1986:433-434).
Yukarıda da belirtildiği gibi şairlerin büyük bir çoğunluğu söz konusu sıralamaya uymaya çalışmış; ancak Mevlânâ "Mevlânâ" klâsik mesnevî geleneği dışına çıkarak eserine doğrudan bir giriş yapmıştır.
İslâmî edebiyatlarda şairlerin, uzun aşk hikâyelerini ve destanımsı konuları işlerken kullandıkları mesnevî tarzı, Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın dönemine gelindiğinde (XIII yy.) bir hayli mesafe kaydetmiş; dinî-tasavvufî eserlerin hemen tamamı bu nazım türünde kaleme alınmıştır. Mevlânâ'nın da etkilendiği, Senâî "Senâî" 'nin (ö.1180) Hadîkatü'l- Hakîka'sı, Attâr'ın (ö.1193-1234 arası) Musîbet-nâme "Musîbet-nâme" ve Mantıku't-Tayr "Mantıku't-Tayr" 'ı gibi eserler tasavvufî mesnevî geleneğinin ilk ve en güzel örneklerinden sayılmıştır.
Bu yazının konusunu teşkil eden Mevlânâ'nın Mesnevî "Mesnevî" 'sinin adı, Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın da eserinin birçok yerinde belirttiği gibi Mesnevî'dir. Eserin adı VI. cildin ikinci beytinde Hüsâmeddîn Çelebi'ye ithafen Hüsâmî-nâme olarak zikredilse de hemen bir sonraki beyitte “Mesnevî'nin son cildi...” ibaresinden anlaşıldığı üzere eserin adında bir tereddüt yoktur. Kaldı ki, Mevlânâ, Mesnevî'sinin I. cildinin henüz başında “Bu kitap Mesnevî kitabıdır...” diyerek eserinin adını açık bir şekilde koymuştur.
Mesnevî "Mesnevî" özü itibariyle didaktik/eğitici bir eserdir. Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın seyr ü sülûkta bulunanlar için irşat kitabı olarak tanıttığı Mesnevî, bir metnin insan ve toplumu nasıl dönüştürebileceğine örnek teşkil eder ( T.D.V. İslâm Ans. Mesnevî mad. C.29. 2005: 326).
Mesnevî "Mesnevî" , Hüsâmeddîn Çelebi "Hüsâme'd-dîn Çelebi" 'nin ısrarı sonucunda ilk onsekiz beyit Mevlânâ "Mevlânâ" , geri kalan kısım da Hüsâmeddîn Çelebi tarafından kaleme alınmıştır. Mevlânâ'nın ölümünden 45 yıl sonra onun ve ailesinin menkabelerini yazmaya başlayan Ahmed Eflâkî "Eflâkî" (ö.1360), Mesnevî'nin yazılmaya başlanmasını dergâhın Mesnevî-hânı Sirâceddîn'in dilinden şöyle anlatır:
“Hüsâmeddîn Çelebi "Hüsâme'd-dîn Çelebi" , bir gece Mevlânâ "Mevlânâ" 'ya gelerek onunla baş başa kaldığı sırada baş koyup dedi ki “Gazel Dîvânı çoğaldı, bunların sırlarının nurları deniz ve karaların, doğu ve batının her tarafını kapladı. Allah "Allah" 'a hamdolsun bütün söz söyleyenler, bu sözlerin yüceliği karşısında şaşakaldılar. Eğer Senâî "Senâî" 'nin İlâhî-nâme "İlâhî-nâme" (Hadîka) tarzında ve Mantıku't-Tayr "Mantıku't-Tayr" ''ın vezninde bir kitap yazılsa bu, bütün insanlar arasında bir hatıra olarak kalır; âşıkların ve dertlilerin can yoldaşı olur. Bu son derece büyük bir merhamet ve inâyet olacaktır. Bu kulunuz da ister ki değerli dostların yüzlerini sizin kutlu yüzünüze çevirip başka bir şey ile meşgul olmasınlar. Artık bundan sonrası Hudâvendigâr (Mevlânâ)'ın lutuf ve inâyetine kalmıştır. Bunun üzerine Mevlânâ, hemen mübarek sarığının içinden küllî ve cüz'î bütün sırları açıklayan bir cüz çıkartıp, Çelebi Hüsâmeddîn'in eline verdi. Bunda Mesnevî "Mesnevî" 'nin başında:
Bi'şnev în ney çün şikâyet mî-kuned
Ez-cüdâyîhâ hikâyet mî-kuned
beytiyle başlayan ve sonunda
Der-nebâyed hâl-i puhte hîç hâm
Pes suhan kûtâh bâyed ve's-selâm
bulunan osekiz beyit yazılı idi. Mevlânâ "Mevlânâ" da Çelebi Hüsâmeddîn'e cevapla, böyle bir eser yazmasının Allah "Allah" 'ın gayb âleminden kendisine ilham olunduğunu belirtir ve böylece Mesnevî "Mesnevî" 'nin söylenmesi ve Çelebi vasıtası ve ricasıyla yazılmasına başlanılmış olur.[1]
Mesnevî "Mesnevî" 'nin I. cildi 1258-1261 arasındaki bir tarihte yazmaya başlanıp 1263 veya 1264 yılında tamamlandığı söylenebilir. Diğer ciltler ise ara verilmeden telif edilmiştir. Eserin yazımının sekiz-on yıl sürdüğü düşünülmektedir (Ceyhan, 2004:327).
Hüsâmeddîn Çelebi "Hüsâme'd-dîn Çelebi" , yazdığı müsveddeleri münasip bir zamanda Mevlânâ "Mevlânâ" 'ya okuyor, gereken düzeltmeler bizzat Mevlânâ tarafından yapıldıktan sonra asıl nüshaya yazıyordu (Önder, 1986:93). İşte bu şekilde VI cilt halinde meydana getirilen Mesnevî "Mesnevî" 'nin beyit sayısı çeşitli yazmalara göre değişiklik göstermekte, 25585 ila 26660 arasında değişmektedir. Hindistan "Hindistan" bölgesindeki yazmalarda 30 bin beyte kadar çıkan Mesnevî'nin beyit sayısı en güvenilir neşir olarak değerlendirilen Nicholson'un hazırladığı metinde ise 25632'dir.[2] Şu ana kadar tespit edilebilen en eski nüsha özelliğine sahip (677/1278) tarihli, Mevlânâ Müzesi teşhir salonunda sergilenen Mesnevî ise 25668 beyit olup Nicholson metnini hazırlarken kısmen, Abdulbaki Gölpınarlı "Abdulbaki Gölpınarlı" ve Veled Çelebi İzbudak "Veled Çelebi İzbudak" da tercümelerinde bu nüshadan faydalanmışlardır.
Mevlânâ "Mevlânâ" Mesnevî "Mesnevî" 'nin lafız, vezin, şiir ve hikâyeden (sûret) ibaret bulunmadığını, asıl amacın mânanın muhataba ulaştırılması olduğunu söyleyerek (O mânadır fâulün fâilât değil, C. VI, beyit 160) sûrete takılıp kalınmaması için uyarılarda bulunmuş, sûrete takılanların mânadan nasip alamayacağını, mânadan nasip alanların ise bunu sûret vasıtasıyla gerçekleştirdiğini belirtmiştir (Ceyhan, 2004:327).
Mesnevî "Mesnevî" 'nin konusu, genel anlamda insanın eğitimi üzerine kurulmuştur. Bu eğitimdeki temel amaç, öncelikle insanın kendinin farkında olması ve daha sonra da bu farkındalık sayesinde merkezden en uç noktaya kadar bütün hakikatleri idrak etmesidir. Mesnevî "Mesnevî" 'nin konusuyla ilgili bir başka bakış açısı da şudur: “Mesnevî'nin konusu din ve dinin üç temel dayanağı olan amel (şeriat), hâl (tarikat) ve hakikattir. Hakikati elde etmek amel ve hâl gerektirdiği gibi, amel ve hâl de anlamını hakikatten alır (Ceyhan, 2004:327).
2. Mesnevî "Mesnevî" 'nin Tercüme ve Şerhleri
Kur'ân "Kur'ân" -ı Kerîm'den sonra hem İslâm hem de Batı dünyasında üzerinde en çok durulan eserlerin başında hiç kuşkusuz Mesnevî "Mesnevî" gelmektedir. Bu cümleden olmak üzere Mesnevî'nin başta Türkçe olmak üzere çeşitli dillerde tercüme ve şerhleri yapılmış, günümüzde de bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. Çalışmamızın bu kısmında önce Mesnevî'nin Türkçe tercüme ve şerhleri, sonra da diğer dillerdeki tercüme ve şerhler hakkında kısa bilgiler verilecektir.
2.1. Türkçe Tercümeler
1. Gülşehrî "Gülşehrî" (ö.1335), Felek-nâme "Felek-nâme" ve Mantıku't-Tayr "Mantıku't-Tayr" adlı eserlerinde çok sınırlı düzeyde olmakla beraber Mesnevî "Mesnevî" 'deki Tutî ve Hoca, Nahivci ve Gemici, Arslan ve Tavşan, Uyurken Boğazına Yılan Giren Adam ile Onu Gören Atlı ve Tavuk ile Kaz Yavruları adlı beş hikâyeyi tercüme ve kısmen şerh etmiştir (Yavuz, 2000:328).
2. İbrahim Tennurî "İbrahim Tennurî" (ö.1482), Gülzâr-ı Ma'nevî adlı eserinde Ney ve Çeng bölümlerinde Mesnevî "Mesnevî" 'nin ilk onsekiz beytini yeniden uyarlayarak tercüme etmiştir (Ceyhan, 2004:328)
3. Şeyh Nazmî-i Halvetî "Şeyh Nazmî-i Halvetî" (1701), Mesnevî "Mesnevî" -i Sırr-ı Manevî: Bu eser, Mesnevî'nin birinci cildinin manzum tercümesidir (Türer,1988:103).
4. Mevlevî İbrahim Bey (?) "Mevlevî İbrahim Bey" , birçok Mesnevî "Mesnevî" hikâyesini manzum olarak Türkçe'ye çevirmiştir. Eser basılmamıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:6, 328; Ceyhan, 2004:328).
5. Nahifi Süleymân "Nahifi Süleymân" (1738) Manzum Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi: Manzum ve en iyi tercümelerden biridir. 1268/1851-1852 yılında ta'lik yazı ile Mısır "Mısır" 'da Bulak Matbaasında basılmıştır. 1967'de Sönmez Şirketi, İstanbul "İstanbul" 'da Âmil Çelebioğlu "Âmil Çelebioğlu" 'na günümüz Türkçesiyle ofset tıpkı basımını yaptırmıştır (Tahiroğlu, 1972:8; Ceyhan, 2004:328).
6. Abdullah Salahî Efendi "Abdullah Salahî Efendi" (ö.1782), Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi: Gölpınarlı, Bursalı Mehmed Tahir "Bursalı Mehmed Tahir" Osmanlı Müellifleri adlı eserinde bu tercüme hakkında bilgi vermişse de, eser hakkında bir bilgi ve nerede olduğu bilinmemektedir (Gölpınarlı, 1983:146).
7. Şâkir Mehmed "Şâkir Mehmed" (ö.1836), Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi: Şârih, Mesnevî'yi nazmen Türkçe'ye tercüme etmiş; ancak bu tercümeye yedinci cildi de Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın eseri sanarak ilave etmiştir. Gölpınarlı bu tercümeyi başarılı bulmuştur (Gölpınarlı, 1983:146).
8. Tokat Mevlevî Şeyhi Hâfız Mehmed Emin(ö. XIX. yy) "Tokat Mevlevî Şeyhi Hâfız Mehmed Emin" , Revâyihu'l-Mesnevîyât "Revâyihu'l-Mesnevîyât" : Mehmed Emin yanlışlıkla yedinci cildi de tercüme edip III. Selim devri vezirlerinden Gazi Yusuf Paşa "Gazi Yusuf Paşa" (ö.1816)'ya ithaf etmiştir (Gölpınarlı, 1983:146; Çelebioğlu, 1998:545).
9. Abdulvahhab Azam(ö.XIX. yy) "Abdulvahhab Azzam" , Mesnevî "Mesnevî" 'den 1946 beyti tercüme etmiştir (Çelik, 2005:674).
10. Hasan Nazif Dede "Hasan Nazif Dede" (ö.1860) Mesnevî'den Seçme Tercümeler "Mesnevî'den Seçme Tercümeler" (Çelik, 2005:674).
11. Süleymân Şemsî Dede "Süleymân Şemsî Dede" (ö.1886) Tuhfe-i Mesnevî, "Tuhfe-i Mesnevî" (Çelik, 2005:674).
12. Yenişehirli Avni "Yenişehirli Avni" (ö.1892), Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi: Yenişehirli Avni'nin Mesnevî'yi dördüncü cildinin sonuna kadar manzum olara şerh ettiğine dair bilgiler vardır (Gölpınarlı, 1983:146).
13. İbnü's-Seyyid Gâlib (ö.XIX) "İbnü's-Seyyid Gâlib" , Mesnevî-i Şerîf Tercümesi "Mesnevî-i Şerîf Tercümesi" : Bu eser kısmen manzum olarak tercümedir. Eser, Asır Matbaası, İstanbul "İstanbul" , 1315'te basılmıştır.
14. Kütükçü Süleymân Hayri Bey "Kütükçü Süleymân Hayri Bey" (ö.1891), Mesnevî "Mesnevî" -i "Mesnevî-i Şerîf Tercümesi" Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Tercümesi: Manzum Mesnevî tercümesi olan bu eser Mesnevî'nin birinci cildinin eksik ve başarısız tercümesidir (Hacıtahiroğlu, 1972:8).
15. Feyzullah Sacid Ülkü "Feyzullah Sacid Ülkü" (ö.1945), Mesnevî "Mesnevî" : Eser birinci cildin 4118 beyit olarak hece vezninin 6+5 kalıbıyla tercümesinden meydana gelmektedir. Yayımlanmıştır.[3]
16. Veled Çelebi İzbudak "Veled Çelebi İzbudak" (d.1869-ö.1942), Mesnevî "Mesnevî" : Mesnevî'nin tamamının mensur tercümesidir.[4]
17. Abdulbaki Gölpınarlı "Abdulbaki Gölpınarlı" (ö.1982), Mesnevî "Mesnevî" : Gölpınarlı, Mesnevî'yi altı cilt olarak tercüme etmiş ve yayımlamıştır.[5]
18. Mehmed Faruk Gürtunca "Mehmed Faruk Gürtunca" , Aslı, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Mesnevî "Aslı, Türkçe Çeviri ve Açıklamalarıyla Mesnevî" . Bu eser sadece birinci cilde ait baştan 213 beytin hece vezninin 7+7 kalıbıyla tercümesini içermektedir. Ülkü Yayınevi İstanbul "İstanbul" , 1963'te bastırılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:9).
19. Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu "Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu" (d.1929) Manzum Mesnevî Tercümesi "Manzum Mesnevî Tercümesi" : Başarılı manzum tercümelerden biridir. Yayımlanmıştır.[6]
20. Âmil Çelebioğlu "Âmil Çelebioğlu" (ö. 2 Temmuz 1990) “Mesnevî'nin İlk Onsekiz Beytinin Manzum Tercümesi "Mesnevî'nin İlk Onsekiz Beytinin Manzum Tercümesi" ”. Yayımlanmıştır. [7]
21. Şefik Can "Şefik Can" (d.1909/ö.2005), Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi "Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi" : Üç cilt olarak hazırlanan bu eserde, diğer tercümelerden farklı olarak Mesnevî'deki hikâyeler konularına göre yeniden gözden geçirilmiş ve her bir hikâye bir bütün hâlinde verilmiştir. [8]
22. Adnan Karaismailoğlu "Adnan Karaismailoğlu" , Mevlânâ ve Mesnevî "Mevlânâ ve Mesnevî" : İki cilt hâlinde hazırlanmış mensur tercümedir. Yayımlanmıştır.[9]
23. Feyzi Halıcı "Feyzi Halıcı" , Mesnevî "Mesnevî" (İlk 1001 Beyit): Eser adından anlaşılacağı gibi Mesnevî'nin birinci cildinden 1001 beytin tercümesi ihtiva etmektedir. Yayımlanmıştır.[10]
24. A.Yağmur Tunalı "A.Yağmur Tunalı" , Mesnevî "Mesnevî" , I-II. Kültür Bakanlığı Yay. Ankara, 1992.
25. Kemâlî Mehmed Çelebi "Kemâlî Mehmed Çelebi" , Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" . Eserin adında her ne kadar şerh ifadesi geçiyorsa da, eser, Mesnevî'nin kısmen tercümesidir. Eserin istinsah tarihi belli değildir.
26. Yukarıdaki tercümelerin yanı sıra İstanbul "İstanbul" Millet Kütüphanesi No.1190'da kayıtlı ve yazarı bilinmeyen bir Mesnevî "Mesnevî" tercümesi daha bulunmaktadır.
2.2. Türkçe Şerhler
Mesnevî "Mesnevî" 'nin bugün için elimizde tercümelerinden çok şerhleri bulunmaktadır. Bu şerhlerden bir kısmı tam, bir kısmı da sadece birinci cildi ihtiva etmektedir. Ayrıca çeşitli nedenlerle eksik kalmış şerhlerin yanında özellikle sadece ilk onsekiz beyitle ilgili müstakil şerhler de bulunmaktadır. Ayrıca değişik amaçlarla meydana getirilmiş intihâb/seçki şeklindeki şerhlerin varlığına da şahit olmaktayız. Aşağıda söz konusu şerhlerle ilgili ayrıntılı bilgileri görmek mümkündür.
Mesnevî'nin tespit edebilen değişik niteliklerdeki şerhleri içinde mensur olanları çoğunluktadır; ancak bunların yanında birkaç tane de olsa manzum şerh bulunmaktadır. Aşağıda kronolojik olarak önce Türkçe, daha sonra da diğer dillerdeki şerhler verilmiş; Türkçe şerhler üzerinde ileride ayrı bir başlık altında ve daha ayrıntılı bir şekilde durulacağı için burada sadece şârih ve eser adlarından bahsedilmiştir.
1. Muîniddîn b. Mustafa "Muini'd-dîn b. Mustafa" (ö.XV.yy), Mesnevî-i-Murâdiyye "Mesnevî-i-Murâdiyye" .
2. Dede Ömer Rûşenî, (ö.1486-87), Ney-nâme.
3. Ebu's-Su'ûd b. Sadullah b. Lütfullah b. İbrahim el Hüseynî Kayseri (ö.XVI. yy), Mesnevî Şerhi.
4. Bosnalı Sûdî Efendi "Bosnalı Sûdî Efendi" (ö.1595), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
5. Nev'î Yahyâ Efendi (Malkaralı) (ö.1599) "Nev'î Yahyâ Efendi (Malkaralı)" , Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf
6. Şem'î "Mustafa Şem'î" Şem'ullah (ö.1602-3), Şerh-i Mesnevî "Şerh-i Mesnevî" .
7. Mehmed İlmî Dede "Mehmed İlmî Dede" (ö. 1611), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Şerh-i Cezîre-i Mesnevî" .
8. Hacı İlyas-zâde "İlyas-zâde" Ömer "Hacı İlyas-zâde Ömer" (Sivaslı)(ö.1625), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
9. İsmâîl-i Ankaravî "Ankaravî" (İsmâ'îl Rusûhî Dede "İsmâ'îl Rusûhî Dede" ) (ö. 1631-1632), Şerh-i Mesnevî.
10. "Mesnevî" Abdulmecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" (ö.1639), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
11. Hacı Pîrî "Hacı Pîrî" (ö. 1640), İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" .
12. Abdullah-ı Bosnavî "Abdullah-ı Bosnavî" (ö.1644), Şerh-i Manzûme-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
13. Pîr Mehmed Efendi (ö.XVII yy.) Hazînetü'l-Ebrâr.
14. Sabûhî "Sabûhî" Ahmed Dede "Sabûhî Ahmed Dede" (ö.1647) El-İhtiyârâtü Hazret-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" .
15. Ağa-zâde Mehmed Efendi "Ağa-zâde Mehmed Efendi" , (ö. 1652-1653), Mesnevî "Mesnevî" şerhi.
16. İbrahim Cevrî "İbrahim Cevrî" (ö.1654), Hall-i Tahkikat.
17. Sarı Abdullah Efendi "Sarı Abdullah Efendi" (ö.1661), Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî "Mesnevî" .
18. Şifâî Derviş "Şifâî Derviş" (ö.1660-1661); Şerhü'l-Kitâbi'l-Mesnevî "Mesnevî" .
19. Adnî Receb Dede, (ö.1683) Nahl-i Tecellî..
20. Ali Derviş "Ali Derviş" , (ö.XVII yy.) Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
21.Mehmed Ali el-Mevlevî (ö.XVII yy.) Mesnevî-i Ma'nevî.
22. Ambarcı-zâde "Ambarcı-zâde" Derviş "Ambarcı-zâde Derviş" (Küçük Ali) (ö. 1715), Esrârü'l-Ârifîn ve Sirâcü't-Tâlibîn "Esrârü'l-Ârifîn ve Sirâcü't-Tâlibîn" .
23. Tâlibî Hasan Efendi (ö.1717-8) Yetîmü'ş-Şürûh
24. İsmâîl-i Bursevî "İsmâ'îl-i Bursevî" (Bursalı İsmâ'îl Hakkı)(d. 1653/ö.1725), Rûhu'l-Mesnevî "Rûhu'l-Mesnevî" .
25. Meknî Efendi (XVII. yy.), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî.
26. Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" (ö.1799), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
27. Erzurumlu Ahmed Naim (ö.XIX..) "Erzurumlu Ahmed Naim" ; Mesnevî Şerhi.
28. Bağdâtlı Âsım "Bağdâtlı Âsım" (ö.XIX yy), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
29. Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ "Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ" , (ö.XIX yy), Müntehâbât-ı Mesnevî "Müntehâbât-ı Mesnevî" .
30. Muhammed "Muhammed" Murâd Mollâ "Murad Mollâ" , (ö.1848), Mesnevî "Mesnevî" şerhi.
31. Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" (1843-1908), Tercüme ve Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" .
32. Mehmed Esad Dede, (ö.1913) Mesnevî Şerhi.
33. Rızâeddîn Remzî er-Rifâî "Rızâe'd-dîn Remzî er-Rifâî" (XX. yüzyıl başları), Lübb-i Mesnevî "Mesnevî" .
34. Ahmed Avni Konuk "Ahmed Avni Konuk" (ö.1938), Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Şerhi.
35. Kenan Rifâî "Kenan Rifâî" (ö.1950), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
36. Tahirü'l-Mevlevî (Olgun) (ö.1951), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
37. İbrahim Aczi Kendi (1883-1965) , Mevlana Ruh-ı Mesnevî
38. M. Muhlis Koner (ö.1957), Mesnevî'nin Özü "Mesnevî'nin Özü" .
39. Ahmed Ateş "Ahmed Ateş" (ö.1966), “Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası "Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası" ”.
40 Abdulbaki Gölpınarlı "Abdulbaki Gölpınarlı" (ö.1983), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
41. Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" (ö. 1995) Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk 18 Beytinin Şerhi.
Yukarıdaki tercüme ve şerhlerin dışında tespit edilebilen ve çoğunlukla bir iki beytin şerhini içeren veya belli bir amaç doğrultusunda yapılmış tercüme ve şerhler de bulunmaktadır. Söz konusu tercüme ve şerhler şunlardır:
1. Şabân-zâde Mehmed Efendi "Şabân-zâde Mehmed Efendi" , Muzhirü'l-İşkâl "Muzhirü'l-İşkâl" : Mesnevîde anlaşılması güç kelimelerin Türkçeye yapılan açıklamalı tercümesidir. Yer yer şerhler de yapılmıştır. Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Şehid Ali Paşa, No.2690'da kayıtlıdır.
2. Müstakim-zâde Süleymân Sadeddîn "Müstakim-zâde Süleymân Sadeddîn" (ö.1787), Şerh-i Ba'z-ı Ebyât-ı Mesnevî. (Bursalı Mehmed Tahir "Bursalı Mehmed Tahir" , C.I, 169). "Şerh-i Ba'z-ı Ebyât-ı Mesnevî" Eserin varlığını Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri adlı eserinde haber veriyorsa da bugün için eser hakkında bir bilgimiz yoktur.
2.3. Arapça Tercüme ve Şerhler
1. Beşiktaş Mevlevî Şeyhi Trabluslu Çengi Yûsuf Dede "Beşiktaş Mevlevî Şeyhi Trabluslu Çengi Yûsuf Dede" (ö.1669), el-Minhacü'l-Kavi fî Şerhi'l-Mesnevî "el-Minhacü'l-Kavi fî Şerhi'l-Mesnevî" . Eser H.1289 yılında Mısır "Mısır" 'da, Vehbiyye Matbasında basılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10; Gölpınarlı, 1983:144).[11]
2. Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Laleli No.1590/9'da kayıtlı Arapça bir risalede Mesnevî "Mesnevî" 'den seçilmiş birkaç beytin tercüme ve şerhi bulunmaktadır.
3. Muhammed Abdüsselâm Keffâfî, Mesnevî Celâle ed-dîn er-Rûmî (Şerh u Mesnevî). Bu eserde Mesnevî'nin ilk iki cildinin tercüme ve şerhidir
2.4. Farsça Tercüme ve Şerhler
1. Ahmed-i Rûmî "Ahmed-i Rûmî" , Dekâ'iku'l-Hakâik ve Rekâ'iku'l-Tarâ'ik "Dekâ'iku'l-Hakâik ve Rekâ'iku'l-Tarâ'ik" : Eser 80 fasla ayrılmış olup her fasıl bir ayet veya hadisle başlamaktadır. Tahran 1354'te bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:332).
2. Kemâleddîn-i Harezmî "Kemâleddîn-i Harezmî" (ö.1436), Cevâhirü'l- Esrâr ve Zevâhirü'l-Envâr "Cevâhirü'l- Esrâr ve Zevâhirü'l-Envâr" : Mesnevî "Mesnevî" 'nin manzum şerhidir. Hindistan "Hindistan" 'da bastırılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972, 9; Gölpınarlı, 1983:141; Ceyhan, 2004:332).
3. Şâhidî (ö.XV yy) "Şâhidî" , Gülşen-i Tevhîd "Gülşen-i Tevhîd" : Mesnevî "Mesnevî" 'nin her bir cildinden seçilen 100'er beyte 5'er beyitten oluşan şerhin yapılmasıyla oluşmuştur (Gölpınarlı, 1983:137; Şentürk, -Kartal; 2004:300).[12]
4. Abdal Ali "Abdal Ali" , Mesnevî "Mesnevî" Şerhi: Hindistan "Hindistan" 'da bastırılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10)
5. Hakîm Mollâ Hâdî-i Sebzvârî "Hakîm Mollâ Hâdî-i Sebzvârî" (XIX), Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" : Hindistan "Hindistan" 'da bastırılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
6. Velî Muhammed Ekberâbâdî "Velî Muhammed Ekberâbâdî" , Mahzenü'l-Esrâr "Mahzenü'l-Esrâr" : (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
7. Mollâ Hüseyin Vâiz-i Kaşifî, Lübb-i-Lübâb-ı Mesnevî "Mesnevî" : (Hacıtahiroğlu, 1972:10 Ceyhan, 2004:332).
8. Velî Mûsâ Nesrî "Velî Mûsâ Nesrî" , Mesnevî "Mesnevî" Şerhi: Altı ciltlik tam bir şerhtir (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
9. Hüseyin el-Belhî "Hüseyin el-Belhî" , Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" . İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Merkez Kütüphanesi No. 600'da kayıtlıdır (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
10. Muhammed Ali "Muhammed Ali" (ö.1801) Bahru'l-Ulûm "Bahru'l-Ulûm" : Altı ciltlik tam bir Mesnevî "Mesnevî" şerhidir. H. 1293'te Lokhnov'da taş baskı olarak basılmıştır (Gölpınarlı, 1983:141).
11. Bedîü'z-zaman Fürûzanfer "Bedîüzzaman Fürûzanfer" (d.1897-ö.1970). Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" . Eser, Mesnevî'nin ilk cildinin 3012 beytini ihtiva etmektedir. Tahran 1349'da bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
12. Telemmüz Hüseyin "Telemmüz Hüseyin" , Mir'âtü'l-Mesnevî "Mir'âtü'l-Mesnevî" . Eser 1924'te bastırılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
13. Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Esad Efendi, No.1560'da kayıtlı ve yazarı bilinmeyen Şerhü'l-Mesnevî "Mesnevî" adlı bir eser.
14. Mollâ Câmî "Mollâ Câmî" , Şerh-i Dü Beyt ez-Mesnevî "Şerh-i Dü Beyt ez-Mesnevî" . Mesnevî'nin ilk iki beytinin bir cilt olarak şerhini ihtiva eder. Bu şerh 1934'te İran "İran" Tahran'da 463 sayfa olarak basılmıştır.
15. Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , H. Hüsnü Paşa No.1450/2'de kayıtlı ve müellifi ve müstensihi bilinmeyen bir kitabın 1a-9a varakları arasında Mesnevî "Mesnevî" 'nin ilk beytinin Farsça manzum şerhi yer almaktadır.
16. Kerîm-i Zemânî "Kerîm Zamânî" , Şerh-i Câmî-i Mesnevî-i Ma'nevî "Şerh-i Câmî-i Mesnevî-i Ma'nevî" : Mesnevî'nin ilk dört cildini ihtiva eder. 1372-1374/1993-1995'te Tahran'da bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
17. Kerîm-i Zemânî, Mînâger-i Işk , Tahran 1381, hş. 2002. Eser konularına göre Mesnevî'nin şerhini içermektedir.
18. Muhammed burhanî, Der Mekteb-i Mevlânâ, Tahran 1380, hş.2001. Eser Mesnevî'nin şerhini içermektedir.
19. Şeyh Muhammed Tâkî-i Ca'ferî "Şeyh Muhammed Tâkî-i Ca'ferî" , Tefsîr-i Nakd u Tahlîl-i Mesnevî "Tefsîr-i Nakd u Tahlîl-i Mesnevî" . Oldukça kapsamlı bir şerhtir ve 1349-1354/1970-1975'te Tahran'da bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
20. Musâ Nasrî "Musâ Nasrî" , Nesr u Şerh-i Mesnevî "Nesr u Şerh-i Mesnevî" : 1970'te Tahranda bastırılmıştır(Ceyhan, 2004:333).
21. Seyyid Ca'fer Şehidî "Seyyid Ca'fer Şehidî" , Şerh-i Mesnevî. Eser 1373/1994'te Tahran'da bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
Yukarıda sıralanan Farsça çalışmaların yanında konumuzla yakından ilgili olmadığı için buraya alınamayan onlar çalışmanın olduğunu belirtmekte fayda vardır.
2.5. Urduca Tercüme ve Şerhler
1.Muhammed Mirzâ "Muhammed Mirzâ" , Mesnevî "Mesnevî" Şerhi: 1863 yılında Bombay "Bombay" 'da basılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
2. İmdâdullah "İmdâdullah" , Mesnevî "Mesnevî" Şerhi. (Hacıtahiroğlu, 1972:10)
3. Maulavi Hidâyet Ali "Maulavi Hidâyet Ali" , Kashf al-Ulûm Sharh Masnavî-i Mevlânâ-i Rûm "Kashf al-Ulûm Sharh Masnavî-i Mevlânâ-i Rûm" . Eser 1312 yılında Delhi'de bastırılmıştır.
4. Ghulam Haider Gopamuı "Ghulam Haider Gopamuı" , Shrajrah-i Ma'rifet "Shrajrah-i Ma'rifet" (Mesnevî'den seçmeler halindedir).
5. Muhammed Yûsuf Ali Şah Çiştî Nizamî Gülşenâbâdî "Muhammed Yûsuf Ali Şah Çiştî Nizamî Gülşenâbâdî" , Pîrâhen-i Yûsufî "Pîrâhen-i Yûsufî" : Eser 1889'da Leknev "Leknev" 'de bastırılmıştır. (Ceyhan, 2004:333).
6. Muhammed Nâzir Arşî "Muhammed Nâzir Arşî" , Miftâhu'l-Ulûm "Miftâhu'l-Ulûm" . Pakistanlı tıp doktorunun yaptığı bu şerh 17 cilttir ve 1925'te Lahor "Lahor" 'da, 1977'de Karaçi'de yayımlanmıştır (Ceyhan, 2004:333).
7. Kadı Sejjad Hüseyin "Kadı Sejjad Hüseyin" , Mesnevî-yi Ma'nevî: (Hacıtahiroğlu, 1972:10)
8. Simâd Akbarâbâdî "Simâd Akbarâbâdî" , İlhâm-ı Manzûm "İlham-ı Manzûm" (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
9. Abdu'l-mecîd Han Pilifitî "Abdu'l-mecîd Han Pilifitî" , Bostân "Bostân" -ı Ma'rifet "Bostân-ı Ma'rifet" : 1927'de Leknev "Leknev" 'de bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
10. Mevlevî Fîrûze'd-dîn "Mevlevî Fîrûzeddîn" , İlhâm-ı Manzûm: Mesnevî "Mesnevî" 'nin tam tercümesi olan bu eser Lahor "Lahor" 'da 1848/1929'da bastırılmıştır (Ceyhan, 2004:333).
11. Feyz Ahmed Üveysî "Feyz Ahmed Üveysî" , Sedâ-yı Nâvî "Sedâ-yıe Nâvî" : II. cilt şerhtir ve 1976-1979'da Lahor "Lahor" 'da yayımlanmıştır (Ceyhan, 2004:333).
2.6. Hintçe Tercüme ve Şerhler
1. Vinoda Candra Pandeya, Jalalauddina Rumi krta Masanavi, Siddhartha, New Delhi, 1996.
2.7. İngilizce Tercüme ve Şerhler
1. Sir William Redhouse "Sir William Redhouse" (ö.1892), The Mesnevî of Mevlânâ Jelalud-din Muhammed er-Rûmî "The Mesnevî of Mevlânâ Jelalud-din Muhammed er-Rûmî" :
Bu çalışma akademik çevrelerce pek başarılı bir deneme olarak görülmemektedir. Mesnevî'nin birinci cildine ait bu şiirsel tercüme kendisinden oldukça sonra yapılan Nicholson çalışmasıyla karşılaştırıldığında birçok yanlışları da bünyesinde barındırmaktadır; ancak eserin Mesnevî ile ilgili ilk çalışma olması ve şiire karşı bir ilgi meydana getirmesi açısından önemi bulunmaktadır. Bu eser, 1881'de Londra "Londra" 'da basılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10; Arpaguş, 2005:781).
2. Edward Henry Whinfield "Edward Henry Whinfield" , Masnavi-i Ma'navi: The Spiritual Couplets of Maniana Jalalud-din Muhammad-i Rûmî "Masnavi-i Ma'navi\: The Spiritual Couplets of Maniana Jalalud-din Muhammad-i Rûmî" :
Whinfield, 1898'de Mesnevî "Mesnevî" 'nin altı cildinden seçme olarak toplam 3.500 beyit civarında bir yekünü adı ile tercüme etmiştir. Eserin girişinde yazar beş başlık altında yapmış olduğu çalışmanın hususiyetleri ve konumu hakkında genel bilgiler vermiştir. İlk başlıkta Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın Mesnevî'nin birinci cildine yazmış olduğu önsöz özetlenmiş, “Sufism” adlı ikinci başlıkta ise tasavvufun İslâm tarihindeki yeri ve önemi hakkında genel bir değerlendirme yapılmıştır. Üçüncü başlıkta Mesnevî'nin özellikleri ve muhtevası hakkında genel bilgiler verilmiştir. Dördüncü başlıkta Mevlânâ'nın hayatı kısaca özetlenmiş ve son kısımda da yapılan tercüme hakkında bilgilendirmelerde bulunularak giriş bölümü sona erdirilmiştir (Hacıtahiroğlu, 1972:10; Gölpınarlı,1988:M; Arpaguş, 2005:781).
3. S. E. Wilson "S. E. Wilson" , The Masnawî "The Masnawî" :
Eser, Mesnevî "Mesnevî" 'nin ikinci cildinin nesren İngilizce'ye çevirisidir ve 1910'da, iki cilt olarak Londra "Londra" 'da basılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:10).
4. Reynold Alleyne Nicholson "Reynold Alleyne Nicholson" , The Mathnawî of Jalâlu'ddin Rûmî "The Mathnawî of Jalâlu'ddin Rûmî" :
Nicholson, Mesnevî "Mesnevî" 'nin Batı'da tam olarak tercüme metin ve şerhini ortaya koyan ve bu başarılı çalışması neticesinde tüm dünyada büyük saygı ve itibar gören bir araştırmacıdır. Yazarın bu çalışması sekiz yılda tamamlanmış ve üç cilt halinde basılmıştır. Mesnevî'nin birinci ve ikinci ciltleri 1926, üçüncü ve dördüncü ciltleri 1930 ve beşinci ve altıncı ciltleri de 1934 yılında tamamlanmıştır. Nicholson, Mesnevî'nin Farsça metnine tekabül eden bu üç ciltlik tercümesine ilâve olarak 1937 ve 1940 yıllarında iki ciltlik Mesnevî Şerhini ve yine üç cilt olarak yapmış olduğu tercümenin orijinal Farsça metinlerini karşılaştırarak basmıştır. Mesnevî beyitlerinin sistematik olarak numaralandırılması hususunda da bugün dahî tüm dünyaca en muteber iki kaynaktan biri sayılan bu çalışmasını tamamlayarak ilim dünyasının istifâdesine sunmuştur (Hacıtahiroğlu, 1972:10; Gölpınarlı, 1988:M; Arpaguş, 2005:781).
5. M. G. Gupta "M. G. Gupta" , Mavlana Rûmî's Masnawi "Mavlana Rûmî's Masnawi" :
Mesnevî "Mesnevî" 'nin, tamamının künyesi ile İngilizce'ye tercümesidir. Ancak Gupta'nın çalışması Nicholson'un çevirisi gibi düzenli bir tercüme değildir. Her beytin izahını parantez içinde kısa yorum ve açıklamalar takip etmiştir. Ancak bu yorum ve şerhlerin bazen Hint Vedalarından mistik yorumlar olduğu gözlemlenmektedir. Gupta'nın çalışmasında göze çarpan bir diğer husus da Mesnevî'nin ilk dönem yazmalarını dikkate almış olan Nicholson'un çalışmasını görmekle birlikte bu ve benzeri çalışmaları pek fazla göz önüne almamış gibi görünmesidir. Nitekim onun çalışmasında Mevlânâ "Mevlânâ" 'ya âit olmayan binlerce beyit kullandığı da tespit edilmektedir. Meselâ, Mesnevî'nin Konya "Konya" yazmasının birinci cildin beyit sayısı 4.007 iken Nicholson nüshasında aynı cildin beyit sayısı 4.003'tür. Fakat Gupta'nın tercümesinde bu cilde âit beyit sayısı 4.563'tür. Bu da yukarıdaki Hint ve itan nüshaları hakkındaki genel düşüncemizi haklı çıkarmaktadır (Arpaguş, 2005:783).
6. Anne Maria Schimmel "Anne Maria Schimmel" , The Triumphal Sun: A. Study of The Works of Jalâloddin Rûmî "The Triumphal Sun\: A. Study of The Works of Jalâloddin Rûmî" :
Uzun yıllar Türkiye'deki birkaç üniversitede dersler de veren Schimmel, Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın şiirde kullanmış olduğu metafor ve imajların örnekleri ile dolu beyitlerini içeren “The Triumphal Sun: A. Study of The Works of Jalâloddin Rûmî” adlı önemli bir eserin yazarıdır. Eserde Mesnevî "Mesnevî" 'den ve Mevlânâ'nın diğer eserlerinden alınmış pek çok kısa pasajlar ve hatta bazen tek satırlık şiir alıntıları vardır. Bu şiirler ise Mevlânâ'nın tabiat, günlük hayat, felsefe, din ve tasavvufi görüşlerini ortaya koymaktadır(Arpaguş, 2005:784-785).
7. William Chittick "William Chittick" , The Sufı Path of Love: The Spiritual Teachings of Rûmî "The Sufı Path of Love\: The Spiritual Teachings of Rûmî" :
Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın öğretilerinin, konularına göre tasnif edildiği bu çalışma, Mesnevî "Mesnevî" çalışmalarına önemli katkıda bulunmuştur. Bu kitap Mesnevî dışında Dîvân-ı Kebîr "Dîvân-ı Kebîr" , Fîhi Mâ-Fîh "Fîhi Mâ-Fîh" , Mecâlis-i Seb'a "Mecâlis-i Seb'a" ve Mektûbât "Mektûbât" gibi eserlerden de pasajlar içermektedir.
Chittick, eserdeki nakilleriyle Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın şiirlerinin geniş bir çevrede kullanılır yapmıştır. Bu çalışma Mevlânâ irfanını anlamada önemli katkıları olmuş bir eser olarak kabul görmektedir. Chittick'in gerek bu eseri ve gerekse daha önce kaleme aldığı The Sufı Doctrine of' Rûmî: An Introduction'da ortaya çıkan dikkate değer bir husus Chittick'in iyi bir İbn-i Arabî "Arabî" uzmanı olması hususunun bu eserlerdeki anlayış ve sistematiğe oldukça tesir ettiğidir (Arpaguş, 2005:785).
2.8. Almanca Tercüme
Georg Rosen "Georg Rosen" : Mesnevî "Mesnevî" 'nin birinci cildinden 644 beyti manzum olarak Almanca'ya çevirmiş ve bu çeviri, Mesnevî öder Doppelverse des Scheich Mewlânâ Dschelaleddin Rûmî "Mesnevî öder Doppelverse des Scheich Mewlânâ Dschelaleddin Rûmî" adıyla Leibzig'de 1849 ve 1913'te basılmıştır.
Ayrıca Hammer Purgstahl "Hammer Purgstahl" tarafından 1851 yılında Almanca bir çevirisi yapılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:11).
2.9. Fransızca Tercüme
1. Jacques de Wallanburg "Jacques de Wallanburg" (1763-1806) İstanbul "İstanbul" 'da altı yıl çalışarak 1792'de Mesnevî "Mesnevî" 'nin tamamını Fransızcaya mükemmel bir şekilde nesren çevirmiş, fakat ne yazık ki eser yayına hazırlanırken 1799 Beyoğlu yangınında yanmış, az bir kısmı kurtarılabilmiştir (Hacıtahiroğlu, 1972:11).
2. Eva de Vitray Meyeritch-Djamchid Mortazavi, La Quete de l'Absolu, Editions du Rocher, 1990. Eser Mesnevî'nin tamamının Fransızcaya tercümesini içermektedir.
Yukarıdaki tercüme ve şerhlerin yanı sıra son zamanlarda özellikle Batıda Mevlânâ "Mevlânâ" ve eserleri, özellikle Mesnevî "Mesnevî" üzerine çok ciddî çalışmalar yapılmaktadır.[13]
2.10. İspanyolca Tercüme
Oscar Zorilla-Maria Angeles Gonzales, El Mathnavi de Jala ud-din Rumiy otros textos, Mexico, 1982. Bu çalışma bir Mesnevi seçkisi niteliğindedir.
2.11. İtalyanca Tercüme
İtalo Pizzi, Storiadella poesia Persiana (1894). Bu eser hem Mesnevî hem de Divan-ı Kebir'den seçilen şiirlerin İtalyancaya çevirisini içermektedir.
3. Mesnevî'nin Türkçe Şerhleri
Buraya kadar önce mesnevî terimi ve Mevlânâ'nın Mesnevî'si hakkındaki genel bilgiler, daha sonra da Mevlânâ'nın Mesnevî'sinin başta Türkçe olmak üzere diğer dillerdeki tercüme ve şerhleri ile ilgili olarak oldukça kısa içerikteki bilgileri verilmiştir. Bundan sonra bu yazının esas konusu olan Mesnevî'nin Türkçe şerhleri üzerinde biraz daha ayrıntılı bir şekilde durulacak ve önce şârih ve eserleri sonra da şerh ile ilgili dikkate değer bilgiler verilmeye çalışılacaktır.
1.Muinîddîn b. Mustafa "Muini'd-dîn b. Mustafa" (ö.XV.yy), Mesnevî-i-Murâdiyye "Mesnevî-i-Murâdiyye" .
Muinî, Afyonkarahisar'da doğmuştur. Tahsilini âlim ve şâir Abdurrahîm-i Karahisarî'nin yanında tamamlamış ve onun mürîdi olmuştur. Onun Sultân II. Murâd Han adına yazdığı, Mesnevî'nin Türkçe'de bilinen ilk tercüme ve şerhi olan Mesnevî-i Murâdiyye'si 14404 beyitten meydana gelmiştir. Bu itibarla Muinî, Sultân II. Murâd devrinin ve XV. asrın önde gelen şâirleri arasında yer almaktadır.
H.839/M.1436'da yazılan Mesnevî-i Murâdiye, Mesnevî'nin I. cildinden müntehâb iki cilt halindeki tercüme/şerhidir.[14] Türk edebiyatındaki ilk Mesnevî tercüme/şerhidir. Dili Türkçedir. Manzumdur.
Muinî, eserinde önce metni vermiş, sonra da metnin tercüme ve şerhini yapmıştır. Eser tam bir tercüme özelliğinde değildir. Muinî kimi beyitlerde tercüme sınırlarını aşarak şerh boyutunda açıklamalarda bulunmuştur. Eserin mensur şerhlerden ayrılan en önemli özelliği özellikle şerh karakteri taşıyan beyitlerde âyet, hadis ve diğer kaynaklara pek fazla yer vermemiş olmasıdır.
2. Aydınlı Dede Ömer Ruşenî (ö. 1486-87), Ney-nâme.
Halvetî tarikatının Rûşeniyye kolunun kurucusu olan Dede Ömer Rûşenî, Aydın ili Tire yakınlarında Güzelhisarlı'dır. Aydınlı olmasına nisbeten Rûşenî mahlasını kullanmıştır. İlim tahsili amacıyla önce Bursa'ya giden Rûşenî; bir müddet burada kalmış; daha sonra önce Karaman'da bulunan Halvetî şeyhi ağabeyi Alaaddin-i Halvetî'nin yanına gitmiş, daha sonra da ağabeyinin vasıtasıyla Bakü'de Pîr-i Sâni Seyyid Yahya Şirvanî'ye intisâb etmiş ve şeyhinin isteği doğrultusunda Gence, Karabağ, Berde'a ve Tebriz'de halkı irşad etmekle meşgul olmuştur. Şeyhinin vefatı üzerine onun yerine geçen Rûşenî, burada Halvetîliğin Rûşenî kolunu kurmuş ve halkı irşat etmeye devam etmiştir. 1486/87 yılında vefat eden Rûşenî karısı Selçuk Hanım'ın kendisi için yaptırdığı zaviyenin haziresine defnedilmiştir. (Tunç, 2005:[15]
Dede Ömer Rûşenî'nin dinî-tasavvufî-ahlâkî nitelikli çok sayıda eseri vardır. Bunlar: Miskinlik Kitabı (Miskin-nâme); Çoban-nâme; Ney-nâme; Kalemiyye; Silsile-nâme; Âsâr-ı Aşk, Risâle-i fî't-Tecvîd ve fî't-Tasavvuf; Divan ve Kitab-ı Dil-guşâ-yı Rûşenî.
Eserleri içinde konumuzla ilgili olan Ney-nâme, Mesnevî'den ilham alınarak kaleme alınmıştır. 1082 beyitten meydana gelen eser, Mesnevî'de neyin ahvalinden bahseden beyitlerin çevirisi ile başlar. Daha sonra neyin ilâhî sırları terennüm edişi, mecazî ve tasavvufî mahiyette, uzun uzun anlatılır. Mesnevî vezni olan Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün asıl vezniyle yazılan eserde konu değişikliğine bağlı olarak Mefâ'ilün Mef'îlün Fâ'ilün vezninin kullanıldığı da görülür.
3. Ebu's-Su'ûd b. Sadullah b. Lütfullah b. İbrahim el Hüseynî Kayseri (ö.XVI. yy), Mesnevî Şerhi.
Hayatı hakkında yeterli bir bilgi bulamadığımız Ebu's-Su'ûd b. Sadullah'ın H.985/M.1577-78 'de tamamladığı Mesnevî Şerhî eserinden yola çıkarak XVI. yüzyılda yaşadığı ihtimalini ileri sürmek mümkündür. Yazar eserinde Mesnevî'nin birinci cildinin tam şerhini gerçekleştirmiştir. Eser mensur olarak kaleme alınmıştır. Eser yazılışından iki-üç yıl sonra Muhammed b. Mahmud tarafından nesih hatla istinsah edilmiştir. [16]
4. Bosnalı Sûdî Efendi "Bosnalı Sûdî Efendi" (ö.1595), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
Sûdî-i Bosnavî, Bosna'ya bağlı Foça'da doğmuştur. Hayatı hakkında yeterli bir bulunmamaktadır. Farsçayı Diyarbakır'da Muslihuddin Lârî'den öğrendiği, İstanbul'a döndükten sonra Mevlânâ'nın Mesnevî'si, Sadî'nin Bostan ve Gülistan ve Hâfız-ı Şirâzî Divanı'nı şerh etmiştir. Mesnevî'nin bugün için sadece dördüncü cildinin şerhi bulunmaktadır. Bunların yanı sıra İbni Hacib'in Şafiye ve Kafiyesini, nahivden Dav'î'yi Türkçeye tercüme ettiği gibi Hidâyetü'l-Hikmet şerhi üzerine de bir haşiyesi bulunmaktadır. 1005/1596'da vefat ederek Aksaray'da Yusuf Paşa Camii avlusuna defnolunmuştur.
Sûdî şerhinin bugün için elimizde sadece dördüncü cildi bulunmaktadır. Bu eser İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, H. Cafer Ergin Kitaplığı K. 451 numarada kayıtlıdır. Sûdî'nin Mesnevî'nin dördüncü cildinin şerhinde görüldüğü kadarıyla klasik şerh yöntemini esas aldığı dikkat çeker. Bu çerçevede önce Farsça metni vermiş, daha sonra da tercüme ve şerhi gerçekleştirmiştir. Başarılı bir şerh niteliği taşıyan eserde şârihin dinî-tasavvufî bilgisini gösteren âyet, hadis ve diğer kaynaklardan yaptığı iktibaslar dikkat çekici özelliktedir.
5. Nev'î Yahyâ Efendi (Malkaralı) (ö.1599) "Nev'î Yahyâ Efendi (Malkaralı)" , Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf "Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf" .
Halvetî şeyhi Pîr Ali'nin oğlu olan Nevî Yahyâ, 12 yaşında babasını kaybedince bir süre eğitimine ara vermiş, daha sonra İstanbul'a giderek aralarında şair Bâkî'nin de bulunduğu bir gurup ile birlikte Karamanlı Ahmed ve Mehmed Efendilerden ders almıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra hocası Mehmed Efendi ile birlikte Edirne ve İstanbul'a gitmiştir. Çeşitli medreselerde müderrislik görevinde bulunan Nevî Yahyâ, III. Murad'ın şehzadelerinden Şehzâde Mustafa başta olmak üzere Bâyezid, Osman ve Abdullah eğitimiyle görevlendirilmiştir. 24 Haziren 1599 tarihinde vefat eden Nevî Yahyâ Şeyh Vefa haziresinde defnedilmiştir.
Nev'î Yahyâ Efendi'nin Divan, Hadis-i Erbain Tercümesi, Füsûsu'l-Hikem Tercümesi ve Netâyicü'l-Fünûn ve Mehâsinü'l-Mütûn adlı eserleri vardır.[17]
Nev'î Yahya Efendi, Şerh-i Dü Beyt-i Mesnevî-i Şerîf adlı eserinde Mesnevî'den aldığı iki beytin şerhini yapmıştır. Şerh klasik şerh yöntemine uygun niteliktedir. Beyitlerin şerhinde çeşitli kaynaklara yapılan iktibaslar, tasavvufî açıklamalar, Nev'î Yahyâ Efendi'nin dinî ve tasavvufî alandaki bilgi ve birikimini göstermesi açısından dikkate değerdir.
6. Şem'î Şem'ullah (H.1011/M.1602-3), Şerh-i Mesnevî
Doğum tarihi, yeri ve soyu hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Ancak iyi bir eğitimden geçtiği, önemli mevkilerdeki kişilerin yakınlarına dersler verdiği ve eserlerinin büyük bir kısmını yardımlarını gördüğü kişilere sunarak sarayın dikkatlerini çekmeyi başardığı, Şem'î'den bahseden Atayî'nin Şakayık Zeyli ve Kâtip Çelebi'nin Keşfü'z-Zünûn adlı eserlerinde kayıtlıdır.[18]
Şem'î, Şerh-i Divan-ı Hâfız (H.981/M.1573) adlı eserini cömertliği ile tanınan “Ahmed adlı Feridun lakaplı” bir kişinin isteği üzerine; Divan-ı Şâhî (H.982/M.1574) şerhini “ser çavuş-zâdegândan Ahmed b. Muhammed adına; Tuhfetü'l-Âşikîn (H.986/M.1578) adlı tasavvufî eserini III. Murad adına; Sa'âdet-nâme ve Şerh-i Pend-i Attâr'ı III. Murad'ın yakınlarından Zeyrek Ağa adına yazmıştır. Ayrıca III. Murad tarafından Mesnevî'yi şerhle görevlendirildiği, ilk beş cildi III. Murad zamanında, son cildi ise III. Mehmed'in emri üzerine tamamlayarak III. Mehmed'e sunduğu kaynaklarda yer almaktadır. Şem'î, III. Mehmed'in vezirlerinden Sokollu'nun büyük oğlu Hasan Paşa için H.1006/M.1597'de Tuhfetü'l-Ahrâr'ı, Şem'î'nin önde gelen hamilerinden Gazanfer Ağa için Subhatü'l-Ebrâr'ı ve en son olarak da yine Gazanfer Ağa'ya sunduğu H.1011/M.1602-3'te Nizamî'nin Mahzenü'l-Esrâr adlı eseri şerh etmiştir.
Şem'î şerhinde Mustafa Sürûrî'nin Farsça Mesnevî şerhinin çok kuvvetli etkisi görülür. Şem'î, Sürûrî şerhinde olduğu gibi önce beyitleri mısra mısra tercüme etmiş, daha sonra da âyet ve hadisler yardımıyla şerhi gerçekleştirmiştir. Şerhte dikkat çeken bir başka özellik, beyitlerde yer alan bazı kelimelerle ilgili gramer ve sözlük bilgilerini der-kenârda vermiş olmasıdır.
7. Mehmed İlmî Dede "Mehmed İlmî Dede" (ö. 1611), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Şerh-i Cezîre-i Mesnevî" .
Bağdat'ta doğan Şâm "Şâm" Mevlevî-hânesi şeyhi Mehmed İlmî Dede "Mehmed İlmî Dede" tahsilini Bağdât'ta tamamladıktan sonra İstanbul "İstanbul" 'a gitmiş ve Fatih Câmiî'nde verdiği derslerle tanınmıştır. Daha sonra önce Mısır "Mısır" 'a oradan da Hacca giden İlmî Dede "İlmî Dede" Hac dönüşü Şâm'da Bağdâtlı Rûhî "Bağdâtlı Rûhî" , Derviş Samtî ve Derviş Ünsî gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle tanışmıştır. Bağdat'ta vefat etmiştir.
Mehmed İlmî Dede'nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî, "Mehmed İlmî Dede" Dîvân, Fütûhât-ı Mekkîye ve Füsûsu'l-Hikem "Füsûsu'l-Hikem" şerhleri bulunmaktadır.[19]
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî, Yûsuf-ı Sîne-çâk "Yûsuf-ı Sîne-çâk" (ö.1546)'ın Mesnevî'den seçtiği 366 beytin yer aldığı Cezîre-i Mesnevî "Cezîre-i Mesnevî" adlı eserinin ilk şerhlerinden biridir.[20]
İlmî Dede şerhine Mesnevî'nin ilk onsekiz beytinin şerhi ile başlamıştır. Bütün bir şerh boyunca önce şerhini yapacağı beyti vermiş, daha sonra da söz konusu beytin tercümesini ve şerhini yapmıştır. Şerhte mutasavvıf kişiliğinin etkisiyle yer yer tasavvufî açıklamalarda da bulunmuştur.
8. Hacı İlyas-zâde "İlyas-zâde" Ömer "Hacı İlyas-zâde Ömer" (Sivaslı)(ö.1625), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
Hayatı ve eserleri hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamayan şârihlerden biri olan Hacı İlyas-zâde "İlyas-zâde" 'nin, İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Merkez Kütüphanesi fiş katalogunda, Sivaslı olduğu ve 1625'te vefat ettiği bilgisi yer almaktadır.[21] Ancak iyi bir eğitimden geçtiği, Arapça ve Farsçayı iyi derecede bildiği eldeki Mesnevî "Mesnevî" şerhinden anlaşılmaktadır. Şemseddîn-i Sivasî ve özellikle şeyhi Abdulmecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" 'nin etkisinde kaldığı, Mesnevî şerhinde yer yer söz konusu şahısların şiirlerinden örnekler vermesinden ve onları saygıyla anmasından anlaşılmaktadır. Bilinen eseri Mesnevî şerhidir ve bu eser de İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Merkez Kütüphanesi No.Ty.196'da kayıtlıdır.
Hacı İlyas-zâde "İlyas-zâde" Ömer "Hacı İlyas-zâde Ömer" , şerhine önce şerhini yapacağı beyti vererek başlamış, sonra beyitte yer alan bazı kelimelerin ayrıntılı bir şekilde gramer bilgilerini vermiştir. Daha sonra da başta âyet-i kerime ve hadis-i şerifler olmak üzere çok zengin ve değişik kaynaklara atıfta bulunarak şerhini gerçekleştirmiştir. Başvurduğu kaynaklar içinde şeyhi Abdulmecid-i Sivasî ve Şemseddin-i Sivasî'nin ayrı bir yeri olduğu anlaşılmaktadır.
9. İsmâîl-i Ankaravî "Ankaravî" (İsmâîl Rusûhî Dede "İsmâ'îl Rusûhî Dede" ) (ö. 1631-1632), Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" .
Mesnevî "Mesnevî" şârihi ve Mevlevî ileri gelenlerinden biri olan Ankaravî "Ankaravî" , şiirde Rusûhî mahlasını kullandığı ve aslında Ankaralı olduğu için Rusûhî ve Ankaravî adlarıyla da tanınmıştır.[22] Babası Bayramiyye tarikatına mensup, Ahmed adında zattır. Bostân Çelebi'nin halifesidir. Bostân "Bostân" Çelebi "Bostân Çelebi" 'den hilâfet alıp İstanbul "İstanbul" 'da Galata'da Kulekapısı Mevlevî-hânesi'ne şeyh olmuştur. İlk tahsilini babasından almış ve Ankara medreselerinde okuduktan sonra, Bayramiyye tarikatına intisâb etmiştir. Gördüğü rüya üzerine, Mevlevîliğe meyletmiş ve sülûkü tamamladıktan sonra Konya "Konya" 'dan aldığı emir üzerine İskender "İskender" Paşa'nın Galata'da Kulekapısı dibinde inşa ettirmiş olduğu Mevlevî-hâneyi Abdi Dede "Abdi Dede" 'den devralarak ölümüne kadar bu Mevlevî-hânenin şeyhliğinde bulunmuştur. 1632'de vefat eden Ankaravî "Ankaravî" , Mevlevî-hane haziresine defnedilmiştir.
Çok sayıda eser kaleme alan Ankaravî'nin Mesnevî Şerhi dışındaki eserlerinden birkaçı şunlardır: Fâtihü'l-Ebyât: Câmiü'l-Âyât "Câmiü'l-Âyât" , Hall-i Müşkilât-ı Mesnevî "Hall-i Müşkilât-ı Mesnevî" , Tuhfetü'l-Berere, Simâtü'l-Mûkınîn, Minhacü'l-Fukara "Minhacü'l-Fukara" .
İsmail Ankaravî, Mesnevî şerhini yazmadan önce bir ön hazırlık niteliğinde Mesnevî'de geçen âyet ve hadîsleri bir araya getirdiği Câmiü'l-Âyât "Câmiü'l-Âyât" ve yine Mesnevî'deki anlaşılması zor beyitleri şerh ettiği Fâtihü'l-Ebyât adlı iki risale yazmıştır (Açıkgöz, 2004:420). Mesnevî şerhi işte bu iki risalenin bir araya getirilerek genişletilmiş şeklidir. Eski harflerle h.1252/1836'da Mısır "Mısır" 'da, yedi cilt olarak da İstanbul "İstanbul" 'da Matba-i Âmire'de H.1289/M.1872'de basılmıştır (Hacıtahiroğlu, 1972:6).
Ankaravî şerhi, şerhler içinde gerçekten en dikkat çekici olanlardan biridir. Şerhini başta Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şerifler, tefsirler ve Mesnevî'nin kendisi olmak üzere çok zengin bir kaynakçaya temellendirerek gerçekleştirmesi, çoğu zaman tasavvufî içerik arz eden açıklamalara yönelmesi, hem kendi döneminde hem de daha sonraki dönemlerde etkisini devam ettirmesine vesile olmuştur.
Ankaravî, şerhine şerhini yapacağı beyti vererek başlamıştır. Sonra beyitte geçen “anahtar kelime” durumunda bulunan bazı kelime ve tamlamalardan neyin murat edildiğini açıklamaya çalışmıştır. Bunu yaparken de elden geldiğince düşüncelerini somutlaştıracak atıflara başvurmuştur.
10. Abdülmecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" (ö.1639), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
Abdülmecîd-i Sivasî, 1563'te Tokat'ın Zile ilçesinde doğmuştur. Sivasî yedi yaşında Kur'ân "Kur'ân" -ı Kerîm'i ezberlemiş, buluğa erince babasından Arapça ilimleri tahsil etmeye başlamıştır. Tasavvufî hayata yönelmeden önce zâhirî ilimleri tekmîl eden Sivasî, ileri yaşta tasavvufa yönelmiş ve amcası Şemseddîn-i Sivasî "Şemse'd-dîn-i Sivasî" 'nin terbiyesinde bâtınî ilimlerde ilerleyerek yüksek derece sahibi biri olmuştur. Abdülmecîd-i Sivasî, tekmîl-i tarîkat ettikten sonra şeyhî Şemseddîn-i Sivasî kendisine icâzet-nâme vermiş ve bu icazet-nâme ile Merzifon "Merzifon" ve civarındaki şehir, kasaba ve göçerleri irşâd etmeye çalışmıştır. 1639 Ekim'inde İstanbul "İstanbul" 'da vefat eden Sivasî, Eyüp Nişancısı'nda Nişancı Câmiî "Nişancı Câmiî" civarında, kendisine ait evin bahçesinde defnedilmiştir. [23]
Abdülmecîd-i Sivasî'nin eserlerinden bazıları şunlardır: Dîvân, Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" , Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Şerh-i Cezîre-i Mesnevî" , Nasîhat-nâme (Pend-nâme), Kazâ ve Kader Risâlesi "Kazâ ve Kader Risâlesi" , Firavn'ın İmânına Dâir Risâle "Firavn'ın İmânına Dâir Risâle" , Müşkilât-ı Mesnevî "Müşkilât-ı Mesnevî" , Kasîde fî Medhi'n-Nebî Aleyhisselâm, Kasîde-i Abdu'l-mecîd-i Sivasî "Kasîde-i Abdu'l-mecîd-i Sivasî" ve Makâsıd-ı Envâr-ı Gaybiyye "Makâsıd-ı Envâr-ı Gaybiyye" ve Mesâ'id-i Ervâh-ı Tayyibe "Mesâ'id-i Ervâh-ı Tayyibe" ve Ayniye Mektûbları "Ayniye Mektûbları" .
Abdülmecid-i Sivasî şerhinin diğer şerhlerden ayrılan özelliği, âyet, hadis ve kelâm-ı kibarlar ile Farsça şiirlerin anlamlarının metin içinde verilmiş olmasıdır. En az şerh kadar üzerinde durulması gereken dil ve üslûp ile ilgili ciddi özellikler taşımaktadır. Şârihin Şerh-i Mesnevî adlı bir başka eseri daha vardır ve Mesnevî'nin birinci cildinin ortalarına kadarki (1328. beyit) beyitlerin şerhini ihtiva etmektedir. Şerh-i Mesnevî ile Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Şerh-i Cezîre-i Mesnevî" arasında çok yakın benzerlikler bulunmaktadır.[24]
11. Hacı Pîrî "Hacı Pîrî" (ö. 1640), İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" .
Kaynaklarda Hacı Pîrî "Hacı Pîrî" ( ö. 1640) ve Pîrî Paşa "Pîrî Paşa" /Pîrî Muhammed "Muhammed" Paşa (ö. 1573) olmak üzere Pîrî adında iki Mesnevî "Mesnevî" şârihinden bahsedilmektedir.[25] Milli Kütüphane kataloğundaki bilgiye göre Hacı Pirî, XVI.. yüzyılın ikinci yarısında doğmuş ve XVII. yüzyılda, 1640'ta, vefat etmiştir.[26] İkinci bilgi ise Bursalı Mehmed Tahir "Bursalı Mehmed Tahir" 'in Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" adlı eserinde bulunmaktadır. Söz konusu eserdeki bilgilere göre Pîrî Paşa Kanûnî Sultân Süleymân "Kanûnî Sultân Süleymân" devrinin önemli devlet adamlarından biridir ve dönemin değerli vezirlerinden ve Şeyh Cemâleddîn-i Aksarayî "Şeyh Cemâleddîn Aksarayî" neslinden yüksek ahlâk sahibi bir zattır. Önemli görevlerde bulunmuş ve bunların hepsini başarıyla ifâ etmiştir. [27] Hacı Pirî, 1573'te vefat etmiştir
Pîrî Paşa "Pîrî Paşa" 'nın mürettep bir Dîvânı, Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" 'in bir kısmı ile Şâhidî "Şâhidî" manzumesinin tamamını Tuhfe-i Mîr ismiyle şerh etmiştir.[28]
Hacı Pîrî şerhi, bundan önceki şerhlerden İlmî Dede'nin şerhi gibi Mesnevî'den seçilmiş beyitlerin şerhini içermektedir. Şârih, diğer birçok şerhten farklı olarak şerhini üçerli ve dörderli beyitler halinde gerçekleştirmiştir. Şerhine, Kur'an-ı Kerim'den aldığı âyetlere atıfta bulunarak başlayan şârih, dinî-tasavvufî kaynakların yanı sıra büyük oranda Mesnevî'den aldığı beyitlerle düşüncelerine açıklık getirmeye çalışmıştır.
12. Abdullah-ı Bosnavî "Abdullah-ı Bosnavî" (ö.1644), Şerh-i Manzûme-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
Bosna "Bosna" 'da doğan Bosnavî'nin asıl adı Abdullah Abdî "Abdullah Abdî" 'dir. Tahsîline Bosna'da başlayıp İstanbul "İstanbul" 'da tamamladıktan sonra Bursa'ya giden Bosnavî, burada Bursalı Hasan Kabaduz Efendi "Bursalı Hasan Kabaduz Efendi" 'ye intisap etmiş, bir müddet sonra Mısır "Mısır" 'a, sonra da Hicaz'a gitmiştir. Hac dönüşünde Şâm "Şâm" 'da Muhyiddîn-i Arabî "Arabî" 'nin türbesi yanında inzivâya çekilen Bosnavî, günlerce ibâdetle meşgûl olduktan sonra, Konya "Konya" 'ya gelmiş vefâtına (1644) kadar bu şehirde kalmıştır.[29]
Kaynaklarda Bosnavî'nin altmıştan fazla eserinin adı verilmektedir. Bunlardan en tanınmışı, Füsûsu'l-Hikem "Füsûsu'l-Hikem" şerhidir. Diğer eserlerinden bazıları şunlardır:
Mevâkibü'l-Fukarâ "Mevâkibü'l-Fukarâ" , Hakîkatü'l-Yakîn "Hakîkatü'l-Yakîn" , Risâle-i Hazerâti'l-Gayb "Risâle-i Hazerâti'l-Gayb" , Metâli'u'n-Nûri's-Senî an Tahâreti'n-Nebiyyi'l-Arabî "Metâli'u'n-Nûri's-Senî an Tahâreti'n-Nebiyyi'l-Arabî" , Risâletün fî Tafdîli'l-Beşer Ale'l-Melek "Risâletün fî Tafdîli'l-Beşer Alel Melek" , Tezyilün fî Münâzeat-i İblîs li-Sehl b. Abdullahu't-Tüsterî "Tezyilün fî Münâzeat-i İblîs li-Sehl bin Abdullah et-Tüsterî" , Mekâsıd-ı Envâr-ı Ayniyye ve Meskâıd-ı Ervâh-ı Tayyibe-i Gaybiyye "Mekâsıd-ı Envâr-ı Ayniyye ve Meskâıd-ı Ervâh-ı Tayyibe-i Gaybiyye" , Muhâdarâtü'l-Evâil "Muhâdarâtü'l-Evâil" . Bunlardan başka çeşitli âyet-i kerîme ve sûre-i şerîfelerin tefsirleri, çeşitli mevzûlarda manzûm ve mensûr Türkçe ve Arapça eserleri vardır.
Bosnavî'nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî adlı eseri, İlmî Dede'nin şerhi gibi Yûsuf "Yûsuf" -ı Sîne-çâk'ın Cezîre-i Mesnevî "Cezîre-i Mesnevî" adlı eserinin manzum Türkçe şerhidir. 8974 beyitten meydana gelen eser Mesnevî kalıbıyla, yani Fâilâtün Fâilâtün Fâilün vezniyle yazılmıştır.
Bosnavî, şerhinde bir kudsî hadis dışında hiçbir kaynağa atıfta bulunmamıştır. Eser, yukarıda bahsi geçen şerhlerden İlmî Dede'nin Mesnevî şerhinin nazma geçirilmiş hâlidir.
13. Pîr Mehmed Efendi (ö.XVII. yy) Hazînetü'l-Ebrâr.
Hazînetü'l-Ebrâr adlı eserinde verdiği bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla Pîr Mehmed Efendi, Balıkesir'de doğmuş; ancak ömrünün büyük bir dilimini İstanbul'da geçirmiştir. Kendisi aynı zamanda bir Mevlevî olup, Mevlevîliğin önde gelenlerinden biri olarak tanınmıştır. Bursalı Mehmet Tahir Osmanlı Müellifleri adlı eserinde faziletli ve ârif bir zat olarak tanımladığı Pîr Mehmed Efendi hakkında Hâfız Hüseyin Ayvansarayî'nin Mecmua-yı Vefeyât adlı eserinde ise Kirmasti'de doğduğu, adının Abdülkadir ve Bursa'da Eşrefzâde merhumun kızının oğlu Şeyh Mahdî Efendi'den hilâfet aldığını, Mesnevî'nin dördüncü cildini şerh ettiğini ve Üsküdar'da medfun olduğuna dair bilgiler verdiğini belirtir. Ancak Pîr Mehmed Efendi'nin Hazînetü'l-Ebrâr adlı eserinin sonunda verdiği “Pîr Muhammed Mevlevî eş-Şehir be-cân-ı âlem” şeklindeki kaydından adının Muhammed oldu ve Mevlevîlige intisap ettiği konusunda şüphe yoktur.[30]
Pîr Mehmed Efendi, Hazînetü'l-Ebrâr adlı Mesnevî'nin dördüncü cildinin şerhini içeren eserini 1617'de tamamlamıştır. Şerhinde yer yer Fenâî Sultan ile Üftade Hazretlerinin etkisi adlında kaldığını belirtmiştir.
14.Sabûhî "Sabûhî" Ahmed Dede "Sabûhî Ahmed Dede" (ö.1647) El-İhtiyârâtü Hazret-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" .
Sabûhî "Sabûhî" Dede, aslen Tokatlı olup, İstanbul "İstanbul" 'da doğmuştur. İstanbul'da tahsile başlamış, Kasım Dede'nin sohbet ve hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra Konya "Konya" 'da tahsiline devam etmiştir. Burada da Hamza Dede'nin hizmetine giren Sabûhî Dede "Sabûhî Dede" onunla birlikte Şâm "Şâm" 'a gitmiştir. İhtiyarât-ı Mesnevî "Mesnevî" isimli şerhini burada yazmıştır ki, bu eser daha sonra Şâm şeyhi olan İlmî Dede "İlmî Dede" 'nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevîyye'sine naziredir ve çoğunlukla onun etkisinde kalmıştır. 1630'de Şâm "Şâm" 'dan İstanbul "İstanbul" 'a gelip, Yenikapı Mevlevî-hânesi "Yenikapı Mevlevî-hânesi" şeyhi olmuştur. Burada 18 yıl şeyhlik yaptıktan sonra 1647 sonlarında vefat etmiş ve Toganî Ahmed Dede'nin kabri yanına defnedilmiştir.[31]
Sabûhî "Sabûhî" Ahmed Dede "Sabûhî Ahmed Dede" 'nin mesnevî şerhi dışında Türkçe ve Farsça dîvânları bulunmaktadır. Kısaca İhtiyârât "İhtiyârât" olarak da bilinen bu eserde şârih, Mesnevî'den seçtiği beyitlerin şerhini bir cilt halinde toplamış ve şerh etmiştir. Mevlevî geleneğinde önemli bir yere sahip olan Sabuhî Dede'nin bu şerhi XVII. yüzyılın önde gelen şerhlerinden biri olma özelliğini taşır. Bu şerhte dikkat çeken bir özellik, şerhi yapılacak olan beyitlerin mısralar hâlinde ele alınması ve daha sonra da genel bir açıklamaya tabi tutulmuş olmasıdır. Kur'an-ı Kerim, hadis-i şerif, tasavvufî ibareler, Mesnevî ve daha birçok eser şârihin atıfta bulunduğu kaynaklardandır.
15. Ağa-zâde Mehmed Efendi "Ağa-zâde Mehmed Efendi" , (ö. 1652-1653), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
Ağa-zâde, Gelibolu "Gelibolu" 'da doğmuştur. Babası Hasan, Yeniçeri Ağalığından mütekâid olduğu için “Ağa-zâde'likle” şöhret bulmuştur. İyi bir eğitimden sonra Konya "Konya" dergâhına giderek, Bostân Çelebi "Bostân Çelebi" 'nin dervişi olan Ağa-zâde, burada binbir günlük çileyi ikmâl etmiş ve daha sonra Çelebi'nin sefer iznini alarak Harameyn-i Muhteremeyn'i ziyaret etmiş, oradan Kudüs'e giderek Mescid-i Aksâ'da mutekif olmuştur. Bir süre İstanbul "İstanbul" 'da Beşiktaş Mevlevî-hânesi şeyhliği de yapan Ağa-zâde, daha sonra Gelibolu "Gelibolu" 'ya gitmiş ve ömrünün kalan kısmını Gelibolu Mevlevî-hânesi'nde Mesnevî "Mesnevî" dersleri vererek ve hâl erbabını terbiye ederek geçirmiştir. Ağa-zâde 1652-1653 senesinde vefat etmiş ve kurucusu olduğu Mevlevî-hâne Tekkesi'ne defnedilmiştir. [32]
Mesnevî şerhinin bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Pertev Paşa, No.619'da bulunan ve XVII. yüzyıl Mevlevîleri arasında önemli bir yere sahip olan Ağa-zâde Mehmed Dede, sadece Mesnevî "Mesnevî" 'nin ilk onsekiz beytini şerh etmiş ve bu şerhi yaparken de çok büyük oranda, İsmâîl-i Ankaravî "Ankaravî" 'nin Şerh-i Mesnevî adlı eserinden etkilenmiştir.
16. İbrahim Cevrî "İbrahim Cevrî" Efendi (ö.1654), Hall-i Tahkikat.
Asıl adı İbrahim olan Cevrî, İstanbul "İstanbul" 'da doğmuştur. Ailesi hakkında bilgi yoktur. Kaynaklarda iyi bir tahsil gördüğü, Ankaralı Rusûhî Dede'nin sohbetlerine ve Mevlevî tekkelerindeki semâlara devam ettiği, kendisine sanat olarak hattatlığı seçtiği kayıtlıdır. Hat sanatını Yenikapı Mevlevî-hânesi "Yenikapı Mevlevî-hânesi" 'nde ikâmet eden Abdî adlı bir Mevlevî hattattan öğrenen Cevrî, daha sonra Mevlevî tarikatine intisâb ederek, İsmâ'îl Rusûhî Dede ve Mesnevî "Mesnevî" şârihi Sarı Abdullah Efendi "Sarı Abdullah Efendi" 'lerin meclislerinde bulunmuştur. Cevrî, 1654 yılında İstanbul "İstanbul" 'da ölmüştür. [33]
İbrahim Cevrî'nin Dîvân, Selîm-nâme, Hilye-i Çihâr-yâr-ı Güzîn "Hilye-i Çihâr-yâr-ı Güzîn" , Aynü'l-Füyûz: Melhame, Nazm-ı Niyâz, Mu'ammâ Risâlesi "Mu'ammâ Risâlesi" , Müfredât-ı Tıb Manzûmesi "Müfredât-ı Tıb Manzûmesi" ve Beyân-ı A'dâd-ı Sıfathâ-yı Nefs-i İnsânî "Beyân-ı A'dâd-ı Sıfathâ-yı Nefs-i İnsanî" adlarında birkaç eseri bulunmaktadır.
Hall-i Tahkikat, Mesnevî'nin manzum şerhlerinden biridir ve Mesnevî "Mesnevî" 'den seçilen 56 beyte aynı vezinde beşer beyit hâlinde yapılan bir şerhten meydana gelmektedir. Ancak, ilk onsekiz beyitten sonra şerhi yapılan beyitlerin ne amaçla seçildiklerine dair açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır.
17. Sarı Abdullah Efendi "Sarı Abdullah Efendi" (ö.1661), Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî
"Mesnevî"
Asıl adı Abdullah olup İstanbul "İstanbul" 'da doğmuştur. Babası Kuzey Afrika "Afrika" Müslümanlarından olup, sonradan İstanbul'a yerleşen Seyyid Muhammed "Seyyid Muhammed" 'dir. Anne tarafından dedesinin kardeşi olan Sadrazam Halil Paşa "Sadrazam Halil Paşa" onu küçük yaşında yanına alarak eğitimi ile ilgilenmiştir. Abdullah Efendi "Abdullah Efendi" , medrese eğitimini aldıktan sonra tasavvuf ile ilgilenmiş ve 15-16 yaşlarında Melâmiliğe girerek İdrîs-i Muhtefî "İdrîs-i Muhtefî" 'ye intisap etmiştir. Ayrıca büyük mutasavvıf, Azîz Mahmûd Hüdâî "Azîz Mahmûd Hüdâî" başta olmak üzere birçok tarikat büyüğünden ders almıştır. Halil Paşanın tezkireciliğini ve Reisü'l-Küttâblığını yaptıktan ve çeşitli devlet görevlerinde çalıştıktan sonra emekli olmuştur. Aynı zamanda iyi bir hattat ve yedi yeni zerrin türü lâle yetiştirmekle ünlü bir çiçekçidir.[34]
Abdullah Efendi "Sarı Abdullah Efendi" 'nin mesnevî Şerhi dışında başta tasavvuf olmak üzere, çeşitli konularda birçok kitap ve risalesi vardır. Bunlar: Semerâtü'ü'l-Fuad Fi'l-Mebde-i ve'l-Ma'âd "Semerâtü'ül-Fuad Fi'l-Mebde-i ve'l-Meâd" , Nasîhatü'l-Mülk "Nasîhatü'l-Mülk" , Tergibân li-Hüsnü's-Sülûk "Tergibân Li Hüsnü's-Sülûk" , Mir'âtü'l-Esfiyâ fi Sıfat-ı Melâmiyet'l-Ahfiyâ "Mir'âtü'l-Esfiyâ fi Sıfat-ı Melâmiyet'l-Ahfiyâ" , Ricâlü'l-Gayb "Ricâlü'l-Gayb" , Tevkiât-ı Selâtin-i Osmâniyye "Tevkiât-ı Selâtin-i Osmâniyye" , Mesleki'l-Uşşâk "Mesleki'l-Uşşâk" , (Cevherü'l-Bidâye ve Dürretü'n Nihaye), Tercüme-i Makasıdi'l-Ayniyye "Tercüme-i Makasıdi'l-Ayniyye" , Tedbiru'n-Neşeteyn ve İslahü'n-Nüshateyn "Tedbiru'n-Neşeteyn ve İslahü'n-Nüshateyn" ve Düstûru'l-İnşâ "Düstûru'l-İnşâ" 'dır.
Sarı Abdullah Efendi'nin Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî adlı eseri, Mesnevî'nin birinci cildinin şerhidir ve 1870-1871'de İstanbul "İstanbul" 'da beş cilt olarak basılmıştır (Gölpınarlı, 1988:T). Mesnevi şerhinde çok geniş bir dinî-tasavvufî bilgi ve kültür birikiminin varlığı kendini gösterir. Ayrıca Arapça ve Farsça'ya olan hakimiyeti de dikkat çeken özelliklerinden biridir.
Hacı Pîrî şerhinden izlerin görüldüğü eserde, Sarı Abdullah Efendi de Hacı Pirî gibi şerhini üçerli veya dörderli beyitler hâlinde ele almış; ancak Hacı Pîrî'den farklı olarak bir arada açıklamaya çalıştığı üçlü ve dörderli guruplardan olaşan beyitleri önce mısra mısra tercüme etmiş, daha sonra da söz konusu beyitleri toplu bir açıklama yoluna gitmiştir. Şerh sırasında âyetlerden çeşitli tefsirlere, hadis-i kudsîden hadislere, Mevlânâ'dan Mahmud-ı Şebüsterî'ye ve Cüneyd-i Bağdadî'den İbn-i Arabî'ye kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan atıf kaynakları da dikkat çeken bir başka husustur.
18. Şifâî Derviş "Şifâî Derviş" (ö.1660-1661); Şerhü'l-Kitâbü'l-Mesnevî "Mesnevî" .
Esrâr Dede Tezkîresi' "Esrâr Dede Tezkîresi" ndeki bilgilere göre Kastamonu "Kastamonu" 'da doğan Şifâî Derviş "Şifâî Derviş" 'in asıl adı Muhammed "Muhammed" olup, Hasan Efendi'nin oğludur. Medine payesi, İzmir, Sultân Selîm Medresesi "Sultân Selîm Medresesi" müderrisi, Bursa ve Eyüp kadılıklarında bulunmuştur. Bahâyî Efendi'nin şeyhülislâmlığı zamanında Şâm "Şâm" ve Mısır "Mısır" 'da müderrislik yapmış, 1655-56'da Anadolu kazaskeri ve buradan ayrıldıktan sonra Medine'ye giderken Konya "Konya" 'da Mevlevî, 1660-61'de de Mısır "Mısır" 'da şeyh olmuştur. Şifâî Derviş 68 yaşında Mısır'da ölmüş ve Mevlevî-hânesinde gömülmüştür. [35]
Bilinen tek eseri Mesnevî'nin tamamının "Mesnevî" şerhi olan Şifâî Derviş, şerhinde kendinden önceki şerhlerin etkisinde kalarak klasik şerh yöntemine uymuş; önce şerhini yapacağı Farsça beyti vermiş, daha sonra da tercüme ve çeşitli kaynaklardan yaptığı iktibaslarla şerhini gerçekleştirmiştir.
19. Adnî Receb Dede "Adnî Receb Dede" ; (ö.1683) Nahl-i Tecellî "Nahl-i Tecellî" .
Adnî Receb Dede, Siroz'da doğmuş ve âlim bir kişinin oğludur. O civarda bulunan Mevlevî şeyhi Ramazan Dede'ye intisab etmiş ve bir müddet adı geçen şeyhin hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra Bağdat'a gitmiş, orada yapılan bir dergâhın şeyhi olmuş bir müddet irşâd görevinde bulunduktan sonra tekrar memleketine dönmüştür. Bu arada XVII. Yüzyılın önemli simalarından Neşâtî Dede ve Şeyh Mehmed Ağazâde ile sohbet etme imkânı bulmuştur. Kaynaklarda bir süre Konya'da inzivaya çekildiği konusunda da bilgiler mevcuttur.[36]
Adnî Receb Dede'nin Divan ve Nahl-i Tecellî adlı iki eseri vardır.
Adnî "Adnî" , Nahl-i Tecellî adlı bu eserinde Mevlânâ'nın "Mevlânâ'nın" Mesnevî'sinde “aşk” kelimesinin geçtiği 333 beyti seçerek, her birini beş Türkçe beyitle şerh etmiştir. Eserde önce şerh beyitleri, sonra Mesnevî "Mesnevî" 'den alınan beyitler yer alır. Şerh beyitlerinin beşincisinde genellikle “Dinle Mevlânâ cenâbından ne der; Öyle remz etmemiş o sultân-ı bekâ; Bak ne buyrur Mesnevî'yi al ele; Böyle takrir eyler ol sultân-ı dîn, Al haber pîr-i bülend elkâbdan…” gibi söyleyişler yer alır. Böylece sözlerinin dayanağının Mevlânâ ve Mesnevî olduğuna işaret etmek ister. [37]
Adnî Receb Dede, şerhinde, “aşk” hakkındaki sözlerini desteklemek amacıyla Mesnevî "Mesnevî" beyitlerini delil olarak iktibas ettiği için Nahl-i Tecellî "Nahl-i Tecellî" 'ye şerhten çok bir tefsir gözüyle bakmak gerekir.
20. Ali Derviş (ö.XVII) "Ali Derviş" , Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
Doğum ve ölüm tarihleri hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan Ali Derviş "Ali Derviş" , Şeyh Hamdullah "Şeyh Hamdullah" okulunun en ünlü hattatıdır ve Osmanlı hattatlarının pîri sayılan Şeyh Hamdullah "Şeyh Hamdullah" 'ın izleyicilerinden Halid-i Erzurumî'nin öğrencisidir. Gençliğinde Yeniçeri Ocağı'nda çavuşluk yapmışsa da, daha sonraları ocaktan ayrılmış ve yalnızca hattatlıkla uğraşmıştır. Hat tarihi ile ilgili kaynaklar 1716'da ölen öbür Derviş Ali (Ambarcı-zâde "Ambarcı-zâde" ) den ayırmak için ondan Büyük Derviş Ali olarak söz eder. Ayrıca Şeyh Hamdullah kadar usta bir hattat olduğundan “Şeyh-i Sânî” unvanıyla anılır. Hâfız Osman'a hocalık etmiş olan Derviş Ali, kırkı aşkın Kur'ân "Kur'ân" , sayısız en'am, dua kitabı, kıta ve murakka yazmıştır.[38] Eserleri içinde Yûsuf-ı Sîne-çâk "Yûsuf-ı Sîne-çâk" 'ın Cezîre-i Mesnevî "Cezîre-i Mesnevî" adlı eserinin şerhi de bulunmaktadır.
Ali Dervîş Efendi'nin eserine şerhten ziyade bir intihal olarak bakmak gerekir. Çünkü XVI. yüzyılın önde gelen Mevlevî şair ve Mesnevî şârihlerinden biri olan Mehmed İlmî Dede "Mehmed İlmî Dede" 'nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî adlı eserinden intihal derecesinde alıntılar vardır ve söz konusu eserin basit bir kopyası olarak değerlendirmek mümkündür. Bu nedenle şerh hakkında hem konu hem de dil ve üslup açısından herhangi bir tespit ve değerlendirmede bulunmanın önemi olmasa gerek.
21. Mehmed el-Mevlevî (ö.XVII.yy), Mesnevî-i Ma'nevî.
Hakkında herhangi bir bilginin bulunamadığı Mehmed el-Mevlevî, kütüphane kayıtlarındaki bilgilerden anlaşılacağı üzere Mevlevî'dir. Eseri Mesnevî'nin birinci cildinin mensur şerhini ihtiva etmektedir. Eserin yazılış tarihi hakkında bir kayıt da bulunmamaktadır. Ancak eserin 1691-2 yıllarında Şeyh Ahmed el Tacir tarafından talik hatla istinsah edildiğine dair bir bilgi bulunmaktadır.[39]
22. Ambarcı-zâde "Ambarcı-zâde" Derviş "Ambarcı-zâde Derviş" (Küçük Ali) (ö. 1715), Esrârü'l-Ârifîn ve Sirâcü't-Tâlibîn.
Ambarcızâde Derviş "Ambarcı-zâde" , İstanbul "İstanbul" 'da doğmuştur. Hâfız Osman okuluna bağlı hattattır. Hayatı ile ilgili çok az bilgi vardır. Mevlevî tarikatinden olan babası ambarcılıkla uğraştığından oğlu Ali daha çok Ambarîzâde olarak tanınmıştır. Kaynakların Çelebioğlu (Alaca) Mescidi'nin imamı olduğunu bildirdikleri Ali, Aklam-ı Sitte'yi Ağakapılı İsmâ'îl b. Alî "Ağakapılı İsmâ'îl b. Alî" 'den öğrenmiştir. Hat tarihi ile ilgili kitaplarda Büyük Derviş Ali'den ayırmak için Küçük Derviş Ali, Derviş Aliyy-i Sâni, bazen de İmam Derviş Ali lâkabı ile anılmıştır. Günümüze kalan eserlerinin çoğu kıta ve murakka türündedir. Esrârü'l-Ârifîn ve Sirâcü't-Tâlibîn "Esrârü'l-Ârifîn ve Sirâcü't-Tâlibîn" adlı Mesnevî "Mesnevî" şerhi en tanınmış eserleri arasındadır. [40]
Yer yer Sürûrî ve Ankaravî şerhlerinin izleri görülen Ambarcızâde şerhi, bütün Mesnevî şerhleri içinde gerçekten dikkate alınması gereken şerhlerden biridir. Sürûrî, Sudî, Ankaravî, Sarı Abdullah Efendi ve İsmail-i Bursevî gibi tanınmış şârihlerin gölgesinde kalarak fazla tanınmayan şârihin eserinde izlediği yol, ortaya koyduğu açıklamalar ve bu açıklamaları desteklemek amacıyla yaptığı iktibaslar, yukarıda adları geçen şârihlerden çok da geride kalır nitelikte olmadığını göstermektedir. Şerhine Farsça beyitteki kelime edatların hem sözlük hem de beyitteki anlamları üzerinde uzun uzun durarak başlayan şârih, daha sonra beyitte yer alan anahtar/kelimelerden neyin murat edildiği üzerinde ayrıntılı bir şekilde durur. Bu arada başta âyet ve hadisler olmak üzere Mollâ Câmî'den Mevlânâ'ya, Ahmed-i Hemâdânî'den Şeyh Sadi'ye kadar çok sayıda şairin şiirlerinden iktibaslar yaparak şerhini gerçekleştirmiştir.
23. Tâlibî Hasan Efendi (ö.1717-8), Yetîmü'ş-Şürûh/ Şerh-i Mu'dalât-ı Mesnevî
Tâlibî Hasan Efendi, Rumeli'nde İştib adı kasabada doğmuş, daha sonra Selânik şeyhî Vecdî Dede'nin hizmetinde ve şeyhin vefatından sonra da onun yerinde görev yapmış, taassub sahiplerinin tezviretindan dolayı görevinden alınmıştır. Ancak tekrar görevine dönmüş ve önce Selanik daha sonra da Mısır Mevlevîhanelerine şeyh olmuştur. Yüz yaşına yakın bir zamanda H.1130/M.1717-8'de vefat etmiştir.[41]
Tâlibî Hasan Dede aynı zamanda şairdir ve şiirlerinde çağdaşı Vecdî etkisi dikkat çeker. Şerh-i Mu'dalât-ı Mesnevî adlı eseri Mesnevî'nin üçüncü cildinin şerhini içermektedir.[42] Yazar eserinin mukaddemesinde 1691'de Selanik Mevlevîhanesi'ne tayin edildiği zaman Mevlevî kitaplığında Sürûrî ve Şem'î'nin Mesnevî şerhlerinin ve Ankaralı Rusûhî Dede'nin Mesnevî şerhinin üçüncü cildinin olmadığını görünce bu eseri yazdığını açıklar. Eserde Ankaravî şerhinin izlerin görmek mümkündür.
24. İsmâîl-i Bursevî "İsmâ'îl-i Bursevî" (Bursalı İsmâ'îl Hakkı)(d. 1653- ö.1725), Ruhu'l-Mesnevî.
1653'te bugünkü Bulgaristan "Bulgaristan" 'ın Aydos kasabasında doğmasına karşılık uzun süre Bursa'da yaşadığı ve orada vefat ettiği için “Bursevî” diye tanınan İsmail Hakkı küçük yaştan itibaren tasavvufa merak sarmış ve bu çerçevede Edirne "Edirne" 'de Abdulbaki Efendi "Abdulbaki Efendi" 'den İstanbul'da ise Osmân Fazlı Efendi "Osmân Fazlı Efendi" 'den ders almıştır. Bursevî'nin tasavvufta ve diğer ilimlerdeki olgunlaşması bu devrede olmuştur. 1675'te halifelik alan ve Üsküp "Üsküp" 'e vaaz ve irşad için gönderilen Bursevî, 1681'de Köprülü'ye oradan da 1682'de Usturumca'ya gitmiştir. 1685'te tekrar Edirne'ye gelmiş ve bu esnada Bursa halifesi Şeyh Sun'ullâh el-Amâsevî "Şeyh Sun'ullâh el-Amâsevî" 'nin vefatı üzerine, yerine Bursa halifesi tayin edilmiştir. Meşhur tefsir kitabı Rûhu'l-Beyân fî Tefsîri'l-Kur'ân "Kur'ân" 'ı burada kaleme almıştır. Oldukça hareketli bir hayat süren Bursevî, 20 Temmuz 1725'te Bursa'da vefat etmiştir. [43]
Bursevî'nin çoğu şerh niteliğinde olan çok sayıda eseri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Tefsîr-i Rûhu'l-Beyân "Tefsîr-i Rûh-ul-Beyân" , Şerh-i Muhammediyye "Şerh-i Muhammediyye" (iki cilt), Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" (iki cilt), Şerh-i Pend-i Attâr "Şerh-i Pend-i Attâr" , Şerh-i Bostân "Şerh-i Bostân" , Şerh-i Hadîs-i Erba'în "Şerh-i Hadîs-i Erba'în" , Kitâbü'l-Kebîr "Kitâbü'l-Kebîr" , Kitâbü'n-Netîce "Kitâbü'n-Netîce" , Hüccetü'l-Bülegâ "Hüccetü'l-Bülegâ" , Kenz-i Mahfî "Kenz-i Mahfî" , Silsile-i Nâme-i Celvetî, Kitâbü'l-Mir'ât "Kitâbü'l-Mir'ât" , Risâle-i Vahdet-i Vücûd "Risâle-i Vahdet-i Vücûd" , Şerhu Salâti'ş-Şifâ "Şerhu Salâti'ş-Şifâ" , Esrâru'l-Hâc "Esrâru'l-Hâc" , Şerhu Dibâce-i Kasîde-i İbn Fârid "Şerhu Dibâce-i Kasîde-i İbn Fârid" , Risâletü'n-Nesâyih "Risâletü'n-Nesâyih" , Dîvân.
Rûhu'l-Mesnevî "Rûhu'l-Mesnevî" , Mesnevî'nin birinci cildinin ilk 738 beytinin şerhini ihtiva etmektedir.[44]
Şerhler içinde en ayrıntılı açıklamalara sahip şerhlerin başında Bursevî'nin şerhi gelmektedir. Oldukça zengin bir atıf kaynağı ile dikkat çeken şerhte başta âyet ve hadisler olmak üzere tefsirler, kendisine, Mevlânâ'nın Mesnevî'sine ve başka şairlere ait şiirler söz konusu atıflar içinde yer alanlardandır.
Bursevî'nin özellikle Mesnevî'nin birinci beyti ve bu beyitteki “bişnev” kelimesinin ilk harfi olan “b” harfi ile ilgili olarak ortaya koyduğu birbirinden farklı tespit ve değerlendirmeler, şerhinin en dikkate değer yönlerinden biridir. Şerhine önce Farsça beyti vererek başlayan Bursevî, daha sonra, Lügat-ı Hüsamî ve Lügat-ı Arabî gibi değişik sözlükler yardımıyla beyitteki kelimelerin anlamlarını vermiş, en sonda da birbirinden farklı kaynaklardan iktibaslarla şerhi gerçekleştirmiştir. Bursevî şerhi tıpkı Ankaravî ve Sarı Abdullah şerhleri gibi tasavvufî açıklamalarla da dikkat çekmektedir.
25. Meknî Efendi (XVII.yy), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî.
Yûsuf-ı Sine-çâk'ın Cezîre-i Mesnevî adlı Mesnevî'den intihab 366 beyti ihtiva eden eserinin şerhidir. Şarih, III. Ahmed devrinde İstanbul'da yaşamıştır. Meknî Efendi aynı zamanda bir Mevlevi şeyhidir. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî adlı eserini Sultan III. Ahmed'in emri ile yazmıştır.[45]
26. Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" (ö.1799), Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" .
Asıl adı Mehmed olan Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" , Mevlevî tarikatının önde gelenlerinden biri olup 1757 senesinde İstanbul "İstanbul" 'da doğmuştur. Babası Mevlevî yolunda yetişmiş ârif ve şâir bir zât olan Mustafa Reşîd Efendi "Mustafa Reşîd Efendi" , annesi ise Emine Hanım "Emine Hanım" 'dır. Gâlib, ilk derslerini babasından ders almış, daha sonra Süleymân Neşet Efendi "Süleymân Neşet Efendi" den Farsça öğrenmiştir. Arapçayı da öğrenip küçük yaşta tasavvufa yönelen Gâlib, bir müddet Dîvân-ı Hümâyûn kaleminde çalışmıştır. 1784 senesinde Konya "Konya" 'da bir müddet Mevlânâ "Mevlânâ" Dergâhında kalmış, Seyyid Ebû Bekir Dede "Seyyid Ebû Bekir Dede" 'ye talebe olup, Mevlevî yolunda yetişmek için büyük gayret göstermiştir. Seyyid Alî Nutkî Dede Efendi "Seyyid Alî Nutkî Dede Efendi" den hilâfet alıp, Galata Mevlevî-hânesinde şeyh olarak vazîfelendirilmiş ve ömrünün sonuna kadar bu hizmeti yürütmüştür. 1799 senesinde İstanbul'da vefât eden Gâlib'in türbesi, Galata Mevlevî-hânesi "Galata Mevlevî-hânesi" 'ndedir.
Şeyh Gâlib'in Şerh-i Cezîre-i Mesnevî dışında Divan, Hüsn ü Aşk, es-Sohbetü'l-Sâfiyye, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye "Er-Risâletü'l-Behriyye fî Tarîkati'l-Mevlevîyye" adlı eserleri daha vardır.
Şerh-i Cezîre-i Mesnevî'de klâsik şerh metoduna sadık kalan Şeyh Gâlib, Mesnevî beyitlerini verdikten sonra, söz konusu beyitlerdeki kelime ve tamlamaların anlamlarını vererek tercüme etmiş ve en sonda da beytin şerhini yapmıştır. Şerh sırasında başta âyet-i kerime ve hadis-i şerifler olmak üzere değişik kaynaklardan iktibaslar yapmıştır. Farsça bilmeyen sâliklere Mesnevî hakkında bilgi vermek, tasavvufun bazı inceliklerini anlatmak ve benimsetmek amacıyla kaleme alınan bu eser, yazarın geniş bilgi ve kültür seviyesi yanında, nesir sahasındaki kabiliyetini göstermesi bakımından da oldukça önemlidir.[46]
27. Erzurumlu Ahmed Naim (ö.XIX..) "Erzurumlu Ahmed Naim" ; Mesnevî Şerhi.
Erzurumlu olan Ahmed Naim'in ne zaman doğduğuna dair bir bilgi yoktur. Babasının vefatı üzerine ticarete başlamış ancak; malını çaldırması üzerine ticaretten vazgeçerek ilim öğrenmeye karar vermiştir. Bu amaçla önce Mısır'a gitmiş, burada altı-yedi sene kalmış yöre halkının kendisini istememesi üzerine önce Konya'ya daha sonra da İstanbul'a gelmiştir. Ankara mutasarrıfı Abdurrahman Paşa'nın divan kâtipliği görevinde de bulunan Ahmed Naim, bu arada adını vermediği bir Mevlevî dergâhında halkı irşad görevinde bulunmuştur. Erzurumlu Ahmed Naim19. yüzyılın başlarında vefat etmiştir.
Ahmed Naim'in bilinen tek eseri olan Mesnevî şerhi, Mesnevî'nin dördüncü defterinin şerhini içermektedir. Şârih kendisinden önce Derviş Ganem adında birinin ömrünün vefa etmemesinden dolayı Mesnevî'nin ancak ilk üç cildinin şerhini yapabildiğini, şerhi yarıda bırakmamak amacıyla dördüncü defterin şerhine başladığını belirtir.
Ahmed Naim, eserin başında, Cenab-ı Hakk'a dua ve tazarru ile Hz. Peygamber'e salât ve selâmı (hamdele ve salveleyi) müteakib eser hakkında malumat verir. Bu kısımda Mesnevîyi över ve daha sonra da kendi hayatı hakkında bilgiler verir. Bundan sonra ise Mesnevî'nin şerhine geçer ve her beyti ayrı ayrı ele alarak (bazen iki-üç beyti bir arada şerh etmiştir), kelime kelime gramer bilgilerini de vererek tercüme ve şerh ederek Hz. Mevlânâ'nın muradını anlatmaya çalışır.[47]
28. Bağdâtlı Âsım "Bağdâtlı Âsım" (ö.XVIII.yy), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
Bağdât A'zamiye Medresesi "Bağdât A'zamiye Medresesi" müderrislerinden Seyyid Mehmed Efendi'ninin oğlu olan Âsım, Bağdât'ta doğmuştur. Babasından, onun vefatı üzerine Mehmed Kâsım-ı Şarzûrî "Mehmed Kâsım-ı Şarzûrî" 'den ders alarak Mevlevî-hâne Câmiînde ders vermeye ve tercümanlık yapmaya başlamış, daha sonra oğlu ile İstanbul "İstanbul" 'a gelmiştir. Zayıf olan Türkçe şiirlerinin yanında Arapça ve Farsça şiirleri de bulunan Âsım, çeşitli şairlere nazireler yazmıştır. Büyük mutasavvıflara yazdığı methiyelerin yanında tarihleri ve kasideleri de vardır. Şiirlerinde görülen önemli özellik devri hakkında verdiği bilgilerdir. [48]
Bağdatlı Âsım'ın bilinen iki dîvânı vardır Söz konusu yazma dîvânlardan birinin sonuna Mesnevî "Mesnevî" 'nin Mukaddimesi ile ilk onsekiz beytin şerhinin yer aldığı küçük bir risale eklemiştir.
Bâğdatlı Âsım'ın Mesnevî'nin ilk onsekiz beytinin şerhi diğer şerhlerle kıyaslandığında oldukça kısa ve İsmail-i Ankaravî şerhinin etkisinde kalmış, bir başka ifadeyle İsmail-i Ankaravî şerhinin kısa bir özeti niteliğinde bir şerhtir. Diğer şerhlerde olduğu gibi bu şerhte de âyet ve hadisler başta olmak üzere değişik kaynaklardan iktibasların varlığı dikkat çekmektedir.
29. Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ "Es-Seyyid el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ" , (ö.XIX yy), Müntehâbât-ı Mesnevî "Müntehâbât-ı Mesnevî" .
XVII. yüzyılın önde gelen ilim adamlarından İsmail-i Gelenbevî'nin damadı olan Muhammed Şükrî'nin hayatı hakkında herhangi bir bilgiye rastlanılmamıştır. Yazar eserinin dibâcesinde Mesnevî'nin Farsça ve Türkçe birçok şerhi olduğuna işaret ederek, söz konusu şerhlerin ve şârihlerinin adlarını vermiş, sonra Bâyezid kütüphanesinde İbrahim Cevrî'nin yazma ve manzum mesnevî şerhi olan Müntehâb-ı Mesnevî adlı eserini gördüğünü bunun üzerine bir de mensur bir Müntehâb-ı Mesnevî yazarak hem ihvanlarının bundan faydalanmasını hem de Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin duasına nail olmak istediğini belirtmiştir. Şârih, bu eserinde Mesnevî'den seçtiği 270 beytin şerhini yapmıştır. Muhammed Şükrî'nin Mesnevî şerhi dışında Tuhfet-ul-Fevâid alâ Cevâhir-il-Akâid adlı bir eseri daha vardır. [49]
Şârih, şerhte önce şerhini yapacağı Farsça metni vermiş, daha sonra da “medûl-ı beyt, ma'nâ-yı beyt, mazmûn-ı beyt, me'âl-ı beyt, mefâd-ı beyt ve mefhûm-ı beyt” gibi ibarelerle şerhi gerçekleştirmiştir. Şerh sırasında âyet, hadis ve Arapça Farsça ibarelerden de faydalanmıştır.
30. Muhammed "Muhammed" Murâd Mollâ "Murad Mollâ" , (ö.1848), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
1788 senesinde İstanbul "İstanbul" 'da doğan Murâd Mollâ'nın babası Şeyh Abdu'l-halîm el-Ahıskavî en-Nakşîbendî'dir. Muhammed "Muhammed" Murâd babası sayesinde devrin önde gelen âlimlerinden ders almış, zahirî ilimleri tahsil ederken tasavvufa da meyletmiş ve tasavvufla ilgili önemli eserleri okumuş, kendini yetiştirmiş ve uzun yıllar İstanbul Çarşamba'da kendi adına yaptırdığı Murâd Mollâ dergâhında irşâd ve Mesnevî "Mesnevî" dersi vermekle meşgul olmuştur. Adı geçen dergâhın yanında Darü'l-Mesnevî yapılmasını sağlamıştır. 1847 senesinde vefat eden Murâd Mollâ'nın kabri, İstanbul'da Çarşamba semtinde tekkesi yanında kurduğu Dârü'l-Mesnevî bahçesindedir. [50]
Murâd Mollâ'nın Mesnevî "Mesnevî" şerhi dışındaki diğer eserleri şunlardır: Hülâsatü'ş-Şürûh "Hülâsatü'ş-Şürûh" , Şerh-i Tuhfe-i Şâhidî "Şerh-i Tuhfe-i Şâhidî" , Risâletü's-Sakaleyn "Risâletü's-Sakaleyn" , Muînü'l-Vâizîn "Muînü'l-Vâizîn" , Mâhadâr(Ferîdü'd-dîn-i Attâr'ın Pend-nâme "Pend-nâme" 'sinin şerhi), Kavâid-i Fârisî "Kavâid-i Fârisî" ve Dîvân.
Muhammed "Muhammed" Murâd Mollâ'nın eseri Mesnevî'nin tamamının şerhini ihtiva etmektedir. Gölpınarlı'ya göre, gayet kısa ve veciz bir tarzda bir şerhtir.[51]
Murad Mollâ, şerhine önce Farsça metni, sonra beyitte geçen, özellikle anahtar kelime durumundaki kelimelerin anlamlarını vermiş en sonda da âyet, hadis ve mutasavvıfların (Niyazî Mısrî, Yazıcıoğlu Ahmed, Şemseddin-i Sivasî gibi) şiirlerinden iktibaslar yaparak şerhini gerçekleştirmiştir. Şerhlerin uzunluğu ve kısalığı genellikle beyitte geçen ve açıklanması gereken kelimelere bağlı olarak değişmektedir.
31. Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" (d.1843/ö.1908), Tercüme ve Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" .
24 Mart 1843'te Preveze'de doğan Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" , Prevezeli Ahmed Dino Bey "Prevezeli Ahmed Dino Bey" in oğludur. İyi bir tahsil hayatından sonra, doğum yeri olan Preveze'de Mutasarrıf muavinliği ve Merkez Kaymakamlığı yapmıştır. Devletin çeşitli görevlerinde başarılı çalışmaları ile tanınan Abidin Paşa Sivas, Selanik ve Ankara gibi illerin valiliğini de yapmıştır. Ayrıca emir üzerine mebusların halk tarafından birinci ve ikinci dereceden seçimine dair yapılacak tüzüğün taslağını hazırlamış ve üç ay bu vazifede kaldıktan sonra, Mecidî nişanıyla Adana valiliğine tayin edilmiştir. Âbidin Paşa, 1894 senesinde Cezayir-i Bahrisefid (Akdeniz adaları) valiliklerine atanmış, Yemen işlerini ıslahla ilgili komisyonda görevli iken 1908 yılında İstanbul "İstanbul" 'da vefat etmiştir. Kabri, Fatih Camii bahçesindedir. [52]
Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" 'nın Mesnevî tercüme ve şerhi dışında birkaç eseri daha vardır. Âlem-i İslâm'ı Müdafaa "Âlem-i İslâm'ı Müdafaa" , Meâl-i İslâmiyye, Sa'âdet-i Dünya "Sa'âdet-i Dünya" ve Kasîde-i Bürde Tercümesi "Kaside-i Bürde Tercümesi" 'dir.
Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" tercüme ve şerhi, Âbidin Paşa'nın en tanınmış eseri olup Mesnevî'nin birinci cildinin beş cilt halinde tercüme ve şerhini ihtiva etmektedir. Eserin iki baskısı bulunmaktadır. İlk baskısı Sivas "Sivas" 'ta Vilâyet Matbaası (1886)'nda, ikinci baskısı ise İstanbul "İstanbul" Mahmud Bey Matbası'nda (1908)'de yaptırılmıştır.
Mesnevî'nin Türkçe şerhleri içinde şerhte izlediği yöntem itibariyle en dikkat çekici şerhi kaleme alan Abidin Paşa, örneğin birinci beytin şerhini yaparken (22.-48. sayfalar arası) yaratılış hakkında batılı düşünürlerin (Aristo, Eflatun gibi) görüşlerine yer vermiş ve özellikle Aristo'nun yaratılış konusundaki görüşlerine cevap niteliğinde kendi düşüncelerini dile getirmiştir. Abidin Paşa, şerh esnasında önce Farsça beyti vermiş, sonra “Tercüme” diyerek beytin tercümesini “Şerh” diyerek de beytin şerhini gerçekleştirmiştir. Bu arada diğer şerhlerde olduğu gibi, şerh sırasında Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerif başta olmak üzere birçok kaynaktan iktibas etmiştir.
32. Mehmed Es'ad Dede "Mehmed Es'ad Dede" (ö.13 Şaban 1913), Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" .
Aynı zamanda Mesnevî şârihlerinden Tâhirü'l-Mevlevî'nin hocası olan Mehmed Es'ad Dede XIX sonları ile XX. yüzyıl başlarında yaşamış âlim bir kişidir. Ömrünün sonlarında Kasımpaşa Mevlevîhanesi Mesnevîhanlığı vazifesini yürüten Mehmed Esad Dede, Selanik'te doğmuş, babası Receb Efendi, annesi Ayşe Hanımdır. Onaltı yaşında iken Selanik muhasebe kaleminde görev alan Mehmed Es'ad Dede, daha sonra 23 yaşında İstanbul'a gelerek Fatih civarındaki Çayırlı medresesinde tedrisata başlamış Davutpaşa ve Mahmudiye Rüşdiye Mekteplerinde Farsça, Fatih Camiinde ise Mesnevî dersleri vermiştir. Bu arada Yenikapı Mevlevîhanesi şeyhi Osman Selahaddin Dede'ye intisab ederek Mevlevîlik ile tanışmıştır. 1913 yılında vefat etmiştir.
Mehmed Es'ad Dede'nin defter hâlinde olan ve Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi "Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi" , No.5792, 5793'daki kayıtlarda “Mesnevî'nin İlk 360 Beytinin Tercüme ve Şerhi”, diye bir not düşülmüşse de, temin ettiğimiz evrakta sadece ilk iki beytin şerhi bulunmaktadır. Söz konusu şerhte klasik şerh metoduna uygun bir şerh gerçekleştirdiğini söylemek yerinde olur.
33. Rızâeddîn Remzî er-Rifâî "Rızâe'd-dîn Remzî er-Rifâî" (XX. yüzyıl başları), Lübb-i Mesnevî "Mesnevî" .
Rızâeddîn Remzî "Rızâe'd-dîn Remzî" er-Rifâî hakkında ne yazık ki bir bilgiye ulaşılamamıştır. Ancak Lübb-i Mesnevî "Mesnevî" adlı şerhi 1911'de yayımlandığına göre 1800'lü yılların son çeyreği ile 1900'lü yılların başlarında yaşadığını söyleyebiliriz.
Mesnevî'nin Mukaddime ve ilk onsekiz beytini içeren bu şerh, Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" 1327/1911 27, 28, 29, 30, 31. sayılarda eski harflerle yayımlanmıştır.[53] Şerhte klasik şerh geleneği dışında farklı bir söylemin ve üslûbun bulunmadığını belirtmek gerekir.
34. Ahmed Avni Konuk "Ahmed Avni Konuk" (ö.1938), Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Şerhi.
1868 İstanbul "İstanbul" 'da doğan Ahmed Avni konuk İbtidâî mektebini bitirdikten sonra Galata Rüşdiyesi'ne girmiş, buradan Darüşşafaka'ya geçmiştir. On yaşlarında iken önce babasını, sonra annesini kaybeden Konuk, Darüşşafaka'dan mezun olduktan sonra câmi derslerine devam ederek icâzet almıştır. Bu arada Mevlevî tarikatına intisâb ederek mürşidi Mesnevî-hân Selanikli Mehmed Esad Dede "Mesnevî-hân Selanikli Mehmed Es'ad Dede" 'den (ö.1913) Mesnevî okuyup icâzet almıştır. 1890 tarihinde posta memurluğuna tayin olmuş daha sonra da Mekteb-i Hukûk-i Şâhâne'ye girmiştir. Arapça, Farsça ve Fransızcayı kendi imkânlarıya öğrenen Konuk, Posta Umum Müdür Muavinliği ve Hukuk Müşavirliği vazifelerinde bulunup, Mayıs 1933'te emekliye ayrılmış, 20 Mart 1938'de de vefat etmiştir. Kabri Merkez Efendi Kabristanı'ndadır.
Musîkî ile de yakından ilgilenen ve birçok makamda besteleri bulunan Ahmed Avni Konuk'un Mesnevî-i Şerîf Şerhi dışındaki eserlerinden bazıları şunlardır:, "Mesnevî-i Şerîf Şerhi," Fî-hi Mâ-Fîh "Fîhi Mâ-Fîh" Tercemesi "Fîhi Mâ-Fîh Tercemesi" , Füsûsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi "Fusûsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi" , Tedbirât-ı İlâhiye Tercüme ve Şerhi "Tedbirât-ı İlâhiye Tercüme ve Şerhi" .[54]
Ahmed Avni Konuk'un şerhi Mesnevî'nin tamamının şerhidir. Eser Konya "Konya" Mevlânâ "Mevlânâ" Mü "Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi" zesi Kütüphanesi No.4740-4773 numarada kayıtlıdır. İlk üç cildi yeni harflerle yayımlanmıştır.[55]
Ahmet Avni Konuk, Ahmet Ateş'in ifadesiyle Mevlânâ'yı ve Mesnevî'yi iyi anlayanlardan biridir; ancak o da bir çok şârih gibi Ankaravî'nin etkisinden kendini kurtaramamıştır. Bu çerçevede şerhinde sırasıyla,
a. Metin/beyit verilmiş. Şârih şerhinin başından sonuna kadar bu düzende gitmemiş; özellikle şerhin ileri kısımlarında birden fazla beyti bir arada şerh ederek, kendisinden sonraki kimi şârihlere, Ahmet Ateş ve Abdülbaki Gölpınarlı gibi, örnek olmuştur.
b. Metnin/beytin tercümesi yapılmış.
c. Sözlük ve gramer bilgileri verilmiş.
d. “İzâh” başlığı altında da metnin şerhi yapılmıştır.
Konuk kendinden önceki şârihlerden farklı olarak Mesnevî'deki beyitleri numaralandırmış ve şerhini bu düzen içinde vermiştir. Kendinden önceki şerhlerin tamamında görüldüğü üzere Konuk da şerhinde başta ayet ve hadisler olmak üzere çok sayıda kaynağa atıfta bulunmuş, şerhini söz konusu atıflarla kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda başta Mesnevî olmak üzere, Mevlânâ'nın diğer eserlerine ve Muhyiddin-i İbn Arabî'nin eserlerine sık sık atıfta bulunarak şerhini gerçekleştirmiştir.
35. Kenan Rifâî "Kenan Rifâî" (ö.1950), Şerhli Mesnevî-i Şerîf.
1867 tarihinde Selanik "Selanik" 'te dünyaya gelen Rifâî, İstanbul "İstanbul" 'da, Galatasaray Lisesi bitirdikten sonra Babıâli Hariciye Kaleminde vazife almış, Acem Mektebi'nde tabiat muallimliği yaparken bir yandan da Posta-Telgraf Nezareti'nde çalışmış ve daha sonra sırası ile Balıkesir İdâdîsi, Adana, Manastır, Üsküp "Üsküp" , Trabzon Maarif Müdürlükleri yapmıştır. Bir ara Medîne-i Münevvere İdâdî-i Hamidi Müdürlüğü görevinde de bulunduktan sonra İstanbul'a dönmüş ve Erkek Muallim Mektebi Fransızca hocalığı, Tedkikat-i İlmiye Encümen Azalığı, Darüşşafaka Müdürlüğü ve Meclisi Maarif Azalığı görevlerinde bulunmuştur. Emekliliğinden sonra da onüç sene Fener Rum Lisesi'nde Türkçe hocalığı yapan Kenan Rifâî "Kenan Rifâî" , 7 Temmuz 1950 Cuma günü vefat etmiştir. [56]
Kenan Rifâî "Kenan Rifâî" 'nin birkaç eseri bulunmaktadır Bunlar: Muktezâ-yı Hayat "Muktezâ-yı Hayat" , Camile Flammarion'dan Tercüme Dünyanın İnkılâbı "Camile Flammarion'dan Tercüme Dünyanın İnkılabı" , Rehber-i Salâkin "Rehber-i Salâkin" , Tuhfe-i Kenan "Tuhfe-i Kenan" , Ahmede'r-Rifâî "Ahmede'r-Rifâî" , İlâhiyât-ı Kenan "İlâhiyât-ı Kenan" , (ilâhileri ve besteleri).
Kenan Rifaî'nin Mesnevî şerhi, Mesnevî'nin birinci cildini ihtiva etmektedir ve Şerhli Mesnevî-i Şerîf "Şerhli Mesnevî-i Şerîf" adıyla 1973 senesinde Ankara'da yayımlanmıştır.[57]
Kenan Rifaî'nin Mesnevî şerhi kendinden önceki şerhlerle kıyaslandığı zaman şerh kurgusu açısından dikkat çekici bir farklılık arz eder. Şöyle ki: Daha önceki şerhlerde şerhi yapılacak beyitler çoğunlukla beyitler hâlinde, bir iki şerhte ise üçer ve dörder beyitler halinde şerhe tabi tutulmuştu. Kenan Rifâî ise özellikle ilk onsekiz beytin şerhini yaparken, beyitler halinde değil de ilk onsekiz beytin tamamını ele almış; önce tercümesini yapmış daha sonra da beyit numaralarını belirtmeden; ancak sırasıyla şerhini gerçekleştirmiştir. Şerhin geri kalanında normal şerh yolunu izlemiş, klasik şerh yöntemine bağlı kalmıştır.
"Şerhli Mesnevî-i Şerîf"
36. Tâhirü'l-Mevlevî (Olgun) (d.1877/ö.1951), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" (Olgun), 1877 yılında İstanbul "İstanbul" 'da doğmuş, daha sonra Gülhane Askerî Rüştiyesinde Menşe-i Kütâb-ı Askeriyye'de okumuştur. Bu arada bir taraftan da Fatih Câmiî'nde Mesnevî derslerine devam ederek icazet-nâme almıştır. Çeşitli devlet görevlerinde bulunan Tahirü'l-Mevlevî, aynı zamanda değişik okullarda da hocalık yapmıştır. 21.6.1951'de vefat eden yazarın çok sayıda basılı ve halen basılmamış durumda eseri vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Mir'ât-ı Hazret-i Mevlânâ "Mir'ât-ı Hazret-i Mevlânâ" , Mesnevî Şerhi "Mesnevî Şerhi" , Dîvânçe-i Tahir "Dîvânçe-i Tahir" , Teşebbüs-i Şahsî "Teşebbüs-i Şahsî" (Roman), Şeyh Şâmilin Gazâvâtı "Şeyh Şâmilin Gazâvâtı" , Hint İhtilâli "Hint İhtilâli" , Hazret-i Peygamber ve Zamanı "Hazret-i Peygamber ve Zamanı" , Edebiyât Tarihimize Dâir Manzum Bir Muhtıra "Edebiyât Tarihimize Dâir Manzum Bir Muhtıra" , Matbuât Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri "Matbuât Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri" , Fuzûlîye Dâir "Fuzûlîye Dâir" ve Edebiyât Lugati "Edebiyât Lugati" . Bunların dışında çeşitli dergilerde çok sayıda makalesi de bulunmaktadır. [58]
Tahirü'l-Mevlevî Mesnevî'nin ancak ilk dört cildinin şerhini tamamlamıştır. Hatta beşinci ciltten de bin kadar beyti içine alan bu şerh, tamamı 18 cilt olan şerhin ilk 14 cildini içermektedir. Geri kalan ciltler ise öğrencisi Şefik Can tarafından şerh edilmiş ve değişik tarihlerde birkaç kez basılmıştır.[59]
Mevlevî'nin şerhinde, kendisi de eserinin birkaç yerinde adını zikrettiği Mehmed Esad Dede'nin etkisinde kalmış, yer yer onun görüşlerine atıfta bulunmuştur.
Mevlevî, şerhinde klasik şerhlerde izlenen yolu izlemiş, bu bağlamda önce metni/beyti, sonra beytin Türkçe okunuşunu, sonra beytin tercümesini ve beyitte geçen bazı kelimelerin sözlük ve gramer bilgilerini vermiş, en sonda da âyet, hadis başta olmak üzere dinî, tasavvufî ve edebî çok sayıda kaynağa atıfta bulunarak şerhini gerçekleştirmiştir.
37. İbrahim Aczi Kendi (1883-1965), Mevlana Ruh-ı Mesnevî.
Konya'nın yetiştirdiği önemli kültür adamlarından biri olan gazeteci, araştırmacı-yazar İbrahim Aczî Kendi 1883 yılında Konya'da doğmuş ilk ve orta öğrenimini Konya'da yüksek öğrenimini ise 1900 yılında Mülkiye mektebine girer ; ancak Mithat Paşa taraftarı olduğu ithamıyla Konya'ya sürgün edilir. Bu sırada Konya'da sürgünde bulunan Ebu'z-ziya Tevfik ve Ziya Gökalp ile görüşmelerde bulunmuştur. İbrahim Aczi faaliyetleri ve fikirleri yüzünden şehirden uzak tutulması düşüncesiyle1907 yılında Karaman Maliye Kâtipliğine getirilir ve 1936 yılında 35 yıllık devlet hizmetinden sonra emekli olur.[60]
İbrahim Aczi 1965 yılında vefat edinceye kadar kendisini sanat ve kültür konularındaki araştırmalara adamış, çok sayıda eseri kaleme alarak hem ülke hem de Konya kültür ve sanatına önemli hizmetlerde bulunmuştur.
Eserlerini bastıramamaktan şikâyet eden İbrahim Aczi'nin basılmış eserleri yanında basılmamış eserleri de bulunmaktadır. Yayımlanmış eserlerinden birkaçı şunlardır: Mevlana ve Ruhu Mesnevi, Mevlana Aşk ve Rubaileri, Hikâyelerim, Âşıklar- Divan Şairleri, Divan-ı Şem-i Baba, Mevlana ve Vahdet Sırrı, Farsça Rubailerim, Türk Şairleri ve Âşıkları.
Mevlânâ ve Ruhu Mesnevi adlı eserinde önce Mevlânâ hakkında bilgi veren yazar daha sonra ilk 18 beytin de yer aldığı Mesnevî'nin baş taraflarının şerhini gerçekleştirmiştir. Şerhinde oldukça basit denilebilecek nitelikte açıklamalarda bulunan İbrahim Aczi Kendi, şerhi sırasında Âbidin Paşa ve Ahmet Avni Konuk'un şerhlerine de sık sık atıfta bulunmuş, söz konusu şerhler ve şârihleri hakkında yer yer afakî eleştirilerde bulunmuştur.[61]
38. M. Muhlis Koner (ö.1957), Mesnevî'nin Özü "Mesnevî'nin Özü" .
17 Mayıs 1886'da Konya "Konya" 'da doğan Muhlis Koner, Konya'nın çok değerli yazar ve fikir adamlarından biridir.[62] 1917-1918, 1921 ve 1946-1950'li yıllarda üç kez Konya Belediye Başkanlığı yapmış; Babalık "Babalık" , Yeni Ses, Selçuk "Selçuk" , Yeni Konya "Yeni Konya" ve Yeni Meram "Yeni Meram" adlarında gazeteler çıkarmış ve Kara Kuvvet ve Taassub "Kara Kuvvet ve Taassub" , Memuriyet Ibtilâsı "Memuriyet Ibtilâsı" , Hayat-ı Iktisadiye "Hayat-ı Iktisadiye" , Usûl-i Muaşeret "Usûl-i Muaşeret" , Gençliğin Vazifesi "Gençliğin Vazifesi" , İsraf ve Sefahet "İsraf ve Sefahet" , Seyâhat Hatıraları "Seyâhat Hatıraları" , Bizde Kadınlık "Bizde Kadınlık" , Görücüler "Görücüler" , Vatanın Istikbâli adlarında da çok sayıda kitap kaleme almıştır.
Muhlis Koner'in yukarıda belirtilen eserleri dışında önemli uğraşı alanlarından birini de Mevlânâ "Mevlânâ" ve eserleri oluşturmaktadır. 1950'de belediye başkanlığı görevinden ayrıldıktan sonra vefatına kadar bütün mesaisini Mesnevî "Mesnevî" 'ye harcamış ve Mesnevî'nin Özü "Mesnevî'nin Özü" adlı eserini bu zaman diliminde hazırlamıştır. Yazarın ömrünün son yıllarında kaleme aldığı, ancak ölümünden sonra basılan bu eseri Mesnevî'nin altı cildindeki bütün konuların özeti niteliğindedir.[63]
Koner'in eseri bu haliyle Mesnevî'nin altı cildinin tam bir şerhi olmaktan çok, söz konusu altı ciltten konu bütünlüğü dikkate alınarak yapılan bir seçki mahiyetindedir. Muhlis Koner, kendinden önceki şerhlerde izlenen şerh yöntemine uygun bir şekilde şerhini gerçekleştirmiştir: Önce şerhi yapılacak Farsça metin, sonra tercüme ve en sonda da değişik kaynaklardan yapılan iktibaslarla “İzahı” başlığı altında şerhi gerçekleştirmiştir.
39. Ahmed Ateş "Ahmed Ateş" (ö.1966), “Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası "Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası" ”.
Arap, Fars ve Türk filolojileriyle meşgul olmuş son devir bilim adamlarından biri olan Ahmed Ateş "Ahmed Ateş" , 1913 yılında Gaziantep "Gaziantep" 'in Nizip "Nizip" kasabasında doğmuştur.[64] Babasının görevi nedeniyle öğrenimini yurdun değişik yerlerinde yapmıştır. 1935'te İstanbul "İstanbul" Yüksek Öğretmen Okulu'na giren Ateş, yüksek tahsilini Yüksek Öğretmen Okulu talebesi olarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde yapmıştır. Fakülteden mezun olunca o sırada Arap-Fars Filolojisi'nde hocalık yapan Prof. Dr. Helmut Ritter'in yanına asistan olmuş, bu tarihten sonra da bölümün öğretim ve ilmi araştırmalarına en yetkili şahsiyet olarak yön vermiştir. 1953'te profesör olan Ateş, gayri resmi bir müessese halinde kalmış bulunan Şarkiyat Enstitüsü'nü hukukî hüviyetine kavuşturmuştur. Ahmed Ateş, 20 Ekim 1966'da vefat etmiştir.
Yazar “Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası "Mesnevî'nin Onsekiz Beytinin Manası" ” adlı bu makalesinde Mesnevî'nin ilk onsekiz beytiyle ilgili olarak daha önceki şerhlerde dile getirilen görüşleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmiş ve kendi görüşlerini dile getirmiştir. [65] Klasik şerhlerden farklı olarak ilk onsekiz beytin ne demek istediğini, Mevlânâ'nın neyi anlatmak istediğini örneklerle ispatlamaya çalışmıştır.
40. Abdulbaki Gölpınarlı "Abdulbaki Gölpınarlı" (ö.1983), Mesnevî "Mesnevî" Şerhi.
12 Ocak 1900 yılında İstanbul "İstanbul" 'un Kadırga semtinde dünyaya gelen Abdulbaki Gölpınarlı, "Abdulbaki Gölpınarlı" kültürlü bir aile çevresinde yetişmiş, küçük yaştan itibaren tasavvuf ve tarikat kültürü ile tanışmıştır. 1916'da babasının ölümü üzerine öğrenimine ara vermiş, dostlarından birinin davetine uyarak 1920'de Çorum'un Alaca ilçesinde başmuallim olmuştur. Bir yandan öğretmenlik yaparken, bir yandan da devam ettiği Edebiyat Fakültesi'nde yüksek tahsilini tamamlamıştır. Gölpınarlı, özellikle Yunus Emre "Yunus Emre" , Mevlânâ "Mevlânâ" ve Mevlevîlik araştırmalarında önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Kendisine gelene kadar Yunus Emre'nin güvenilirlikten uzak şiirlerinin sağlam metinlerine ilk defa onun sabırlı çalışmaları ile kavuşulmuştur. Gölpınarlı'nın zengin ve işlek Türkçe'si yaptığı bütün tercümeleri asıllarına yakın bir zevkle okunur kılmıştır. Gölpınarlı 1982 yılında vefat etmiştir.
Abdulbâkî Gölpınarlı'nın büyüklü küçüklü sayısı 114'e varan kitabı ve 400'ün üstünde bilimsel makalesi vardır. Eserlerinden bazıları şunlardır: Melâmîlik ve Melâmîler "Melâmîlik ve Melâmîler" ; Bâkî, Edebî Şahsiyeti; Fuzûlî "Fuzûlî" ; Yunus Emre Hayatı "Yunus Emre Hayatı" ; Pîr Sultân Abdal "Pîr Sultân Abdal" ; Dîvân Edebiyatı Beyânındadır; "Dîvân Edebiyatı Beyânındadır" Mevlânâ Celâleddin: Hayatı, Felsefesi, Eserleri, Eserlerinden Seçmeler "Mevlânâ Celâleddin\: Hayatı, Felsefesi, Eserleri, Eserlerinden Seçmeler" ; Yunus Emre: Hayatı, Sanatı, Şiirleri "Yunus Emre\: Hayatı, Sanatı, Şiirleri" ; Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik "Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik" ; Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" ; Alevî-Bektaşî Nefesleri "Alevî-Bektaşî Nefesleri" ; Mevlevî Âdâb ve Erkânı "Mevlevî Âdâb ve Erkânı" ; Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu "Mevlânâ Müzesi Yazmalar Kataloğu" ; Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi "Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi" ; Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri "Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri" .
Abdulbaki Gölpınarlı'nın Mesnevî şerhi Mesnevî'nin en son ve tam şerhidir. Altı cilt olarak hazırlanmıştır. Mensurdur. Eser Millî Eğitim Bakanlığı Şark İslâm Klasikleri serisinde yayımlanmıştır.[66] Gölpınarlı, şerhinde klasik şerh yöntemine ve yer yer kendinden önceki kimi şerhlere atıfta bulunmuş ise de şerh sırasında güncel bilgileri de şerhin içine katmıştır.
41. Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" (ö. 1995) Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk 18 Beytinin Şerhi.
Son dönem tasavvuf tarihi ve edebiyatı ile ilgili ciddî çalışmalarda bulunan bilim adamlarındandır. 30 Kasım 1995'te trafik kazasında vefat etmiştir. Eraydın'ın Tasavvuf ve Tarikatlar adlı alanının başucu niteliğindeki kitabının yanı sıra birçok önemli çalışması daha bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Tasavvuf ve Tarikatlar; Fîhi Mâ-Fîh "Fîhi Mâ-Fîh" Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Tercüme Ahmed Avni Konuk, İstanbul, Füsûsü'l-Hikem Tercüme ve Şerhi; Ahmed Avni Konuk, İnsan-ı Kâmil, Abdu'l-Kerîm el- Cilî, Mesnevî-i Şerîf, Mevlânâ,
Şerh, yazarın Tasavvuf ve Tarikatlar kitabının sonunda yer almaktadır.[67] Selçuk Eraydın, çok kısa ve fazla ayrıntıya girmeden, herhangi bir kaynağa atıfta bulunmadan sade bir dil ile ilk onsekiz beyitle ilgili düşüncelerini dile getirmiştir.
Genel Değerlendirme
“Mesnevî "Mesnevî" 'nin Türkçe Şerhleri Üzerine Bir Literatür Çalışması” adlı yazı sonunda, elde edilen bilgiler ışığında şu değerlendirmeler yapılabilir:
1. Türk edebiyatındaki şerh geleneği içinde Mesnevî "Mesnevî" şerhlerinin ayrı bir yeri olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. Yaklaşık beş yüz yıllık süreç içinde tespit edilebilen otuzdan fazla Türkçe şerhin varlığı çok gibi görülse de hem Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın şahsiyetine duyulan saygının göstergesi olarak hem de dünyaya mal olmuş bir eser olmasından dolayı, Mesnevî üzerinde daha fazla şerhin yapılması gerekirdi. Mesnevî "Mesnevî" 'nin başta Türkçeden Urducaya, Farsçadan Almancaya kadar çok çeşitli dillerdeki tercüme ve şerhleri dikkate alındığında, gerçekten dünyaya mal olmuş bir eser olarak değerlendirilmesinin yerinde olduğu görülecektir. Ancak; zamanı geri almak mümkün olmadığına göre, bundan sonrası için daha ciddî düzeyde adımların atılması gerekmektedir. Özellikle günümüzde çeşitli sosyal disiplinlerin katkısıyla Mesnevî'nin bilimsel açıklamalarının yapılması artık kaçınılmaz bir hâl almıştır.
2. Çalışmaya konu olan hemen bütün şerhler İslâmî kültür dairesi içinde şerh edilmiş, sadece Âbidin Paşa şerhinin giriş kısmında yaratılış ile ilgili olarak Eflatun ve Aristo gibi batılı düşünürlerin görüşlerine atıfta bulunulmuştur.
3. Çalışmaya konu olan Mesnevî "Mesnevî" şerhlerinin genellikle belli bir düzen etrafında gerçekleştiği görülmüştür. Şârihlerin büyük çoğunluğunun şerh düzenine uyduğu; ancak şerh düzeninin bazı bölümlerini (kelimelerin gramer özellikleri ve anlamları, kaynaklara atıfta bulunma ve dua gibi) yapmakta serbest davrandıkları tespit edilmiştir.
4. Şârihlerin neredeyse tamamı klâsik şerh geleneğine sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır. Yaklaşık beş yüz sene boyunca sürekli aynı çerçevede kalıp şerh yapmaya çalışmak, şârihlerin bir kısır döngü içinde sıkışıp kalmalarına, konuya farklı bakış açıları getirememelerine neden olmuştur. Dahası bu konuda Ali Derviş gibi şârihlerin hiçbir gayret içine girmedikleri, kendilerinden yüz, iki yüz sene önce yapılmış şerhleri neredeyse kopya ettikleri dahi görülmüştür.
5. Şerhler gerçekleştirilirken, ortaya konulan görüşlerin desteklenmesi amacıyla başta dinî, tasavvufî ve edebî alanlarda olmak üzere değişik alanlardan eserlere atıfta bulunulduğu tespit edilmiştir. Hemen bütün şerhlerde birinci derecede kaynak Kur'ân-ı Kerîm'dir. Kur'ân-ı Kerîm "Kur'ân-ı Kerîm" 'in yanı sıra hadisler, tefsirler ve özellikle çok geniş yelpazeye yayılan çok sayıda şâire ait şiirler ilk akla gelen kaynaklardır. Şârihlerin büyük bir çoğunluğu âyetleri sûre adı ve âyet numarasını vermeden kullanmışlardır. Ancak; Âbidin Paşa'dan itibaren Ahmed Avni Konuk, Tahirü'l-Mevlevî gibi şârihlerin sûre adı ve âyet numarasını verdikleri görülmüştür. Şârihlerin âyetlerden sonra atıfta bulundukları bir diğer dinî kaynak olan hadislerin birçoğu sahih değildir. “Ölmeden önce ölünüz”, “ben bir gizli hazine idim”…”Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanınız” gibi hadîsler, şârihler tarafından ya hadîs-i kudsî ya da hadîs-i şerîf olarak, çok genel ifadelerle kullanılmışlardır.
6. Dinî-tasavvufî kaynaklardan sonra şârihlerin en çok atıfta bulundukları alan edebî eserlerdir. Edebî eserler içinde de birinci derecede kaynak Mesnevî'dir. Şerhlerin büyük bir çoğunluğunda Mesnevî'den yapılan alıntılarla şerhin gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülmüştür.
7. Şerhlerin dil ve üslûpları hakkında bilgi verilmesi başlı başına bir çalışmayı gerektirdiği için bu konuda herhangi bir tespit ve değerlendirmede bulunulmamıştır. Ancak yine de, dil ve üslupları açısından en sanatkârane üslûbun Abdullah Efendi "Abdullah Efendi" şerhinde kullanıldığı rahatlıkla söylenebilir. Bunun yanı sıra Ankaravî "Ankaravî" , Sivasî, Bursevî ve Ambarcı-zâde "Ambarcı-zâde" şerhlerinde de süslü nesrin güzel örneklerini görmek mümkündür, diyebiliriz.
8. Mesnevî'nin tamamını içeren şerhler yanında, sadece birinci ya da dördüncü cildin şerhini, Mesnevî'nin tamamından ya da birinci ciltten intihâb/seçkinin şerhini, ilk onsekiz beytin şerhini ve Mesnevî'den bazı hikâyelerin şerhini içeren şerhlerin gerçekleştirildiği de görülmüştür. Bu bağlamda ileriki zamanlarda yapılacak araştırma ve çalışmalarla Mesnevî'nin daha başka Türkçe şerh ve tercümelerinin ortaya çıkacağına olan inancımı burada belirtmekte fayda vardır.
9. Mesnevî şerhleri içinde Yûsuf-ı Sîne-çâk'ın Cezîre-i Mesnevî adlı Mesnevî'den 366 beyti seçerek meydana getirdiği eserine yapılan şerhlerin önemli bir yeri vardır. Mehmed İlmî Dede'den itibaren çok sayıda şârihin Yûsuf-ı Sîne-çâk'ın Cezire-i Mesnevî adlı eserini Şerh-i Cezire-i Mesnevî adı altında şerh ettikleri görülmüştür.
10. Özellikle edebiyat, din, tasavvuf, sosyoloji, psikoloji ve tarih gibi birbirinden farklı disiplinlere mensup bilim adamlarının birlikte çalışmalarıyla hem Mevlânâ'nın hem de eserlerinin, özellikle Mesnevî'nin daha iyi bir şekilde anlaşılması sağlanacaktır.
BİBLİYOGRAFYA
Abdulmecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" ; Şerh-i Cezîre-i Mesnevi-Abdulmecid b. Muharrem b. Muhammed "Muhammed" b. Arif Şeyhi es-Sivasî, Ebü'l-Berekât. Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" A-Tekelioğlu No. 391.
Abdullah-ı Bosnavî "Abdullah-ı Bosnavî" ; Şerh-i Cezîre-i Mesnevî, Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Nafiz Paşa, No. 528.
Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" , Tercüme ve Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" , III. Baskı İstanbul "İstanbul" , 1305.
Ağa-zâde Mehmed Efendi "Ağa-zâde Mehmed Efendi" , Mesnevî Şerhi, Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Pertev Paşa, No. 619.
Ahmed Eflâkî "Eflâkî" , Menakıbu'l-Ârifin, Terc. Tahsin Yazıcı, İstanbul "İstanbul" , 1980.
Ali Derviş "Ali Derviş" ; Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" , Milli Kütüphane Mikrofilm Kataloğu, No. MF1994 A 3782.
Ambarcı-zâde "Ambarcı-zâde" Derviş "Ambarcı-zâde Derviş" ; Mesnevî "Mesnevî" Şerhi, Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Hekim Ali Paşa No. 711.
Arpaguş, Safi; “Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddin Rûmî'nin Eserleri Üzerine Yapılan İngilizce Çalışmalar” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.14, Ankara, 2004
Âsım Efendi; Kâmûs Tercümesi, I-IV, İstanbul "İstanbul" , 1300-1305.
Âşık Çelebi; Meşâirü'ş-Şu'arâ, Yayına Haz.G. Meredith Owens, London, 1971.
Ateş, Ahmed "Ahmed Ateş" ; “Mesnevi'nin Onsekiz Beytinin Manası”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul "İstanbul" , 1953.
Ayan, Hüseyin; Cevrî, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri ve Divanının Tenkitli Metni, Atatürk Üniversitesi Yay. Erzurum 1981.
Aytekin, Ülker; Sarı Abdullah Efendi "Sarı Abdullah Efendi" ve Mesnevî "Mesnevî" -i Şerif Şerhi, (Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul "İstanbul" 2002 ).
Bağdatlı Âsım; Mesnevi Şerhi, Ali Emiri Kütüphanesi "Ali Emiri Kütüphanesi" , Manzum No. 267.
Baryaman, Saliha; İsmâîl Hakkı Bursevî, Ruhu'l-Mesnevî "Mesnevî" (Birinci Cilt) İnceleme-Metin, (UÜSBE., Bursa 1999).
Baştürk, Orhan; Surûrî "Surûrî" 'nin Mesnevî "Mesnevî" Şerhi (Tanıtım-İndeks-Tenkitli Metin v.1b-40a) (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi Selçuk "Selçuk" Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı Fars Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı, Konya "Konya" , 1997).
Bektaş, Ömer; Rusûhî İsmâîl Efendi ve Mesnevî "Mesnevî" -i Şerif Şerhi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi Selçuk "Selçuk" Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı Fars Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı Konya "Konya" , 1993).
Beyânî Mustafa b. Carullah; Tezkiretü'ş-Şu'arâ, Haz. İbrahim Kutluk, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1997.
Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" , Cilt 1, Meral Yayınları, İstanbul "İstanbul" , 1972.
Büyük Türk Klasikleri , Ötüken- Söğüt Yayınları, Cilt 5. İstanbul "İstanbul" , 1987.
Can, Şefik; Dîvân-ı Kebir'den Seçmeler, C.3. Ötüken Yay. İstanbul "İstanbul" , 2000.
Ceyhan, Semih; “Mesnevî "Mesnevî" ” mad. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C.29, Ankara, 2004.
Çelebioğlu, Âmil "Âmil Çelebioğlu" ; “Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk Onsekiz Beytinin "Mesnevî'nin İlk Onsekiz Beytinin Manzum Tercümesi" Manzum Tercümesi”, Türk Edebiyatı, 1990, S.195
Çelebioğlu, Âmil; “Muhtelif Şerhlere Göre Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk Beytiyle İlgili Düşünceler”, Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları, Millî Eğitim Bakanlığı Yay. İstanbul "İstanbul" 1998.
Çelik, İsa; “Klasiklerimiz/XIII, Mesnevî "Mesnevî" -i Ma'nevî” (Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn-i Rûmî, 604/1207, 672/1273), Mevlânâ Özel Sayısı, Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" C.14, Ocak-Haziran Ankara 2005;
http://www.semazen.net/tez2.htm, 04.04.2005.
Çelik, İsa; “Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın Mesnevî "Mesnevî" 'sinin Tercüme ve Şerhleri” Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları, Entitüsü Dergisi, S.19, Erzurum, 2002.
Çelik, İsa; “Âbidin Paşa "Âbidin Paşa" 'nın Mesnevî "Mesnevî" Şerhi ve Tasavvufî Düşünceleri”, (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum, 2001, Basılmamış Doktora Tezi).
Çetin, M. Nihat; “Ahmed Ateş” "Ahmed Ateş" mad. Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul "İstanbul" , 1997.
Demirel, Şener; “Rızâeddîn Remzî er-Rifâî "Rızâe'd-dîn Remzî er-Rifâî" 'nin Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" 'ndeki Mesnevî "Mesnevî" Şerhi”, Tasavvuf Dergisi, S.14., Ocak-Haziran 2005.
Devellioğlu, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Yayına Haz. Aydın Sami Günayçal, Ankara, 1982.
Dilçin, Cem; Yeni Tarama Sözlüğü, Türk Dil Kurumu, Ankara, 1983.
Durgun, Selahattin; Sarı Abdullah ve Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" (Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî "Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî" ), (Selçuk "Selçuk" Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı Fars Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı Konya "Konya" 1993).
Duru, Necip Fazıl; “Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk On sekiz Beytinin Şerhi”, Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.11, Temmuz-Aralık 2003.
Ebu's-Su'ûd b. Sadullah, Mesnevî Şerhi, Süleymaniye Kütüphanesi, Serez, Nr. 1463
Eraydın, Selçuk "Selçuk" ; Tasavvuf ve Tarikatlar, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yay. İstanbul "İstanbul" , 1994.
Esrâr Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye, Haz. İlhan Genç, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000.
es-Seyyîd el-Hâc Muhammed "Muhammed" Şükrî İbn Ahmed 'Atâ, "es-Seyyîd el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ" Müntehâbât-ı Mesnevî "Mesnevî" (İstanbul "İstanbul" , H. 1328)
Fürûzanfer, Bedîüzzaman; Ehâdîs-i Mesnevî "Mesnevî" , Müessesât-i İntişârât-ı Emîr-i Kebîr, Tahran, 1370.
Fürûzanfer, Bedîüzzaman; Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn, Çev. F. Nafiz Uzluk, Milli Eğitim Bakanlığı Yay.İstanbul "İstanbul" , 2004.
Gholam Hosein Yousofi; “Bir Hikâyeci Olarak Mevlânâ "Mevlânâ" ” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , C.14. Ankara, 2005.
Gölpınarlı, Abdulbaki "Abdulbaki Gölpınarlı" ; Mesnevi ve Şerhi, C.1, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul "İstanbul" 1985.
Gölpınarlı, Abdulbaki; Mevlânâ "Mevlânâ" 'dan "Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik" Sonra Mevlevîlik, İstanbul "İstanbul" , 1983.
Gölpınarlı, Abdulbaki; Fîhi Mâ-Fîh, Remzi Kitabevi "Remzi Kitabevi" , İstanbul "İstanbul" , 1959.
Gölpınarlı, Abdulbaki; Hâfız Dîvânı, Millî Eğitim Bakanlığı, Şark İslâm Klasikleri, Ankara, 1985.
Göre, Zehra; Adnî Receb Dede, Hayatı, Sanatı ve Eserleri, (Selçuk "Selçuk" Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya "Konya" , 2004).
Gündoğdu, Cengiz; Bir Türk Mutasavvıfı, Abdulmecîd Sivasî, Kültür Bakanlığı. Yay. Ankara, 2000.
Gündoğdu, Cengiz; “Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın Mesnevî "Mesnevî" 'sinde “Manâ Dili” Mesnevî'nin Türkçeye Şerh Geleneği ve Bu Bağlamda Halvetî Şeyhi Abdu'l-mecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" 'nin Mesnevî Üzerine Çalışmaları” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.14, Ocak-Haziran Ankara, 2005.
Hacı İlyas-zâde "İlyas-zâde" Ömer "Hacı İlyas-zâde Ömer" (Sivaslı); Mesnevî "Mesnevî" Şerhi, İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Merkez Kütüphanesi Ty.196.
Hacıtahiroğlu, Abdullah Öztemiz; Mesnevî "Mesnevî" -Mevlânâ "Mevlânâ" , Kendi Vezni İle Manzum Tercüme, Ötüken Yay. İstanbul "İstanbul" , 1972.
Halıcı, Feyzi; Mesnevi, Terc., I.C., Arı Basımevi, Konya, 1986,
http://cemalnur.org/içerik.php?modul=Kenan. 04.04.2005
İbnü's-Seyyid Gâlib "İbnü's-Seyyid Gâlib" ; Mesnevî "Mesnevî" -i "Mesnevî-i Şerîf Tercümesi" Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Tercümesi, Asır Matbaası, İstanbul "İstanbul" , 1315.
İbrahim Cevrî "İbrahim Cevrî" Efendi "İbrahim Cevrî Efendi" ; Hall-i Tahkikat, Konya "Konya" Koyunoğlu Kütüphnesi, No: 819.1.
İnönü Ansiklopedisi, Ankaravî "Ankaravî" İsmâ'îl Rusûhî” mad., C.3, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1949.
İpekten, Halûk ve Diğerleri; Tezkirelere Göre Dîvân Edebiyatı İsimler Sözlüğü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara, 1988.
İskender Pala "İskender Pala" ; “Âbidin Paşa” "Âbidin Paşa" mad., Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 1, İstanbul "İstanbul" , 1988.
İslâm Ansiklopedisi; Ankaravî "Ankaravî" İsmâîl Rusuhî” mad., C.3, Türk Diyanet Vakfı Yay. İstanbul "İstanbul" , 1991.
İsmâîl Hakkı Bursevî; Ruhu'l-Mesnevî "Mesnevî" I-II, Matba-i Âmîre İstanbul "İstanbul" , H.1287/M.1870.
İsmâîl Hakkı Bursevi; Ruhu'l-Mesnevî "Mesnevî" , Haz. İsmail Güleç "İsmail Güleç" , İnsan Yay. İstanbul "İstanbul" , 2004.
İsmâîl-i Ankaravî "Ankaravî" ; Mecmu'atü'l-Letâif ve Metmûrâtü'l-Me'ârif: Şerhü'l-Mesnevî "Mesnevî" , İstanbul "İstanbul" , H.1289/M.1872.
İzbudak, Veled Çelebi; "Veled Çelebi İzbudak" Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi, I-VI, Maarif Vekaleti Yay. İstanbul "İstanbul" , 1942.
Kaf-zâde Fâizî; Zübdetü'l-Eş'âr, Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Şehid Ali Paşa, No. 1877.
Karaismailoğlu, Adnan; Mevlânâ "Mevlânâ" ve Mesnevî "Mesnevî" , C.I-II, Akçağ Yay. Ankara, 2001.
Kenan Rifaî; Şerhli Mesnevî "Mesnevî" -i Şerif, Hülbe Yay. Ankara, 1973.
Kendi, İbrahim Aczi Mevlana ve Ruh-u Mesnevi [Cilt: 1], 1953, 84 S., Yeni Kitap Basımevi, Konya.
Konuk, Ahmed Avni; Mesnevi Şerhi, Konya "Konya" Mevlânâ "Mevlânâ" Mü "Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi" zesi Kütüphanesi, Nr. 4740.
Konuk, Ahmed Avni; Fîhi Mâ-Fîh, Haz. Dr. Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" , İz Yay. İstanbul "İstanbul" , 1994.
Köksal, M. Asım; Peygamberler Tarihi I-II, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. Ankara 2004.
Latîfî; Tezkiretü'ş-Şu'arâ, Haz. Rıdvan Canım, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000.
Çetin, Nihad M.; “Ahmed Ateş” "Ahmed Ateş" mad. Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul "İstanbul" , 1997.
M. Muhlis Koner "M. Muhlis Koner" 'den Seçme Yazılar, Haz. Mustafa Özcan, Konya "Konya" Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay. Konya, 2003.
Mehmed İlmî Dede "İlmî Dede" , Bağdadî; Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" , Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" Hüsrev Paşa, No.156.
Mehmed el-Mevlevî, Mesnevî-i Ma'nevî, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma bağışlar, Nr. 2780
Meknî Efendi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kütüphanesi, Osman Ergin Kitaplığı, Nr. 380
Meliha, Ambarcıoğlu; Fîhi Mâ-Fîh, Milli Eğitim Bakanlığı Yay. İstanbul "İstanbul" , 1954.
Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Şerhi, Tercüme ve Şerhi I, A. Avni Konuk, I.Cildi Yayına Hazırlayanlar, Dr. Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" -Prof.Dr. Mustafa Tahralı "Mustafa Tahralı" , Gelenek Yay. İstanbul "İstanbul" , 2004.
Muhammed "Muhammed" Murâd b. Abdu'l-halim, el-Buharî en-Nakşibendî (Murâd Mollâ "Murad Mollâ" ); Mesnevi Şerhi, Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" –M. Murâd-M Arif. No.112.
Muini'd-dîn b. Mustafa "Muini'd-dîn b. Mustafa" ; Mesnevî "Mesnevî" -i Murâdiye. Haz. Kemal Yavuz, Kültür Bakanlığı Yay.Ankara, 1982.
Mustafa Şem'î Şem'ullah Efendi, Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" , Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Halet Efendi No.334.
Necip Fazıl Duru "Necip Fazıl Duru" ; Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk On sekiz Beytinin Şerhi, Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.11, Temmuz-Aralık 2003.
Ömer Faruk Akün; “Abdulbaki Gölpınarlı, "Abdulbaki Gölpınarlı" mad., Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi, C. 1 İstanbul "İstanbul" , 19.
Önder, Mehmet; Yüzyıllar Boyunca Mevlevîlik "Yüzyıllar Boyunca Mevlevîlik" , Dönmez yayınları. Konya "Konya" , 1992.
Önder, Mehmet; Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddin-i Rûmî, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara, 1986.
Öngören, Reşat, “Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn-i Rûmî” mad., Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C.29, Ankara, 2004.
Öztuna Yılmaz, “Mesnevî "Mesnevî" ”, mad. Türk Ansiklopedisi "Türk Ansiklopedisi" , C. XXIV, Millî Eğitim Bakanlığı Yay. Ankara, 1983.
Öztuna, Yılmaz; Türk Musîkîsi Kavram ve Terimleri Ansiklopedisi "Türk Musîkîsi Kavram ve Terimleri Ansiklopedisi" , Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000.
Pala, İskender "İskender" ; “Âbidin Paşa” mad., Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C.1, İstanbul "İstanbul" , 1988.
Pala, İskender "İskender" ; Ansiklopedik Dîvân Edebiyatı Sözlüğü, Kültür Bakanlığı Yay. Ankara, 1986.
Redhouse, James W.; A Turkish and English Lexicon, Beyrut, 1987.
Sabûhî "Sabûhî" Ahmed b. Muhammed "Muhammed" ; El-İhtiyârâtu Hazret-i Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" , Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" Esad Efendi, No.1310.
Safi, Arpaguş; “Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddin Rûmî'nin Eserleri Üzerine Yapılan İngilizce Çalışmalar” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.14. Ocak-Haziran Ankara, 2005.
Sarı Abdullah b. Mehmed; Cevâhir-i Bevâhir-i Mesnevî "Mesnevî" , Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Damat İbrahim Paşa No.743.
Sehî Bey; Heşt-Behişt, Ayasofya Kütüphanesi, No. 3544.
Sivaslı Hacı İlyas-zâde Ömer, Şerh–i Mesnevî "Mesnevî" –i Şerîf, H: 1047, M: 1625, İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Kütüphanesi, Ty. 196.
Şefik Can "Şefik Can" , Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi, Ötüken Yay. İstanbul "İstanbul" , 1997.
Şems-i Tebrîzî, Konuşmalar (Makâlât), C. 1-2. Çev., Mehmed Nuri Genç Osman, Hürriyet Yay. İstanbul, 1974.
Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" ; Şerh-i Cezîre-i Mesnevî "Mesnevî" , Haz. Turgut Karabey "Turgut Karabey" , Mehmet Vanlıoğlu "Mehmet Vanlıoğlu" , Mehmet Atalay "Mehmet Atalay" , Atatürk Ünv. Fen-Edebiyat Fakültesi Yay. Erzurum 1996.
Şeyh Rızaeddîn Remzî er-Rifâî; Lübb-i Mesnevî "Mesnevî" , Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" 27, 28, 29, 30, 31. sayılar İstanbul "İstanbul" , H.1327/M. 1911.
Şifaî Derviş; Muhammed "Muhammed" Mevlevî, Şerhü'l-Kitabü'l-Mesnevî "Mesnevî" Süleymaniye Kütüphanesi "Süleymaniye Kütüphanesi" , Dârü'l-Mesnevî, No. 209.
Şimşekler, Nuri; Konya "Konya" 'dan Dünya'ya Mevlâna ve Mevlevîlik, Karatay Belediyesi Yayınları, 2002.
Tahir Olgun, Çilehâne Mektupları, Haz. Cemal Kurnaz- Gülgün Erişen, Akçağ Yay. Ankara, 1995.
Tahir Olgun, Divan Edebiyatının Bazı Beyitlerinin İzahına Dair Edebî Mektuplar, Haz. Cemal Kurnaz, Akçağ Yay. Ankara, 1995.
Tahir Olgun, Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri, Haz. Ahmet Atilla Şentürk, Nehir yay. İstanbul, 1990;
Tahirü'l-Mevlevî Hayatı ve Eserleri, Haz. Ahmet Atilla Şentürk, Nehir Yayınları, İstanbul 1991.
Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" , Edebiyat Lügati, Haz. Kemal Edip Kürkçüoğlu, İstanbul "İstanbul" , 1971;
Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" ; Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" , Selâm Yay. Ahmed Said Matbası, İstanbul "İstanbul" , 1963.
Tâlibî Hasan Efendi Yetîmü'ş-Şürûh/ Şerh-i Mu'dalât-ı Mesnevî, Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi, İhtisas, Nr. 2080.
Tunç, Semra; “Dede Ömer Rûşenî”, S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 4, Konya, 1997.
Türk Ansiklopedisi "Türk Ansiklopedisi" , “Celâleddîn-i Rûmî” mad., C. X, Millî Eğitim Bakanlığı Yay. Ankara, 1960.
Türk Ansiklopedisi "Türk Ansiklopedisi" , İsmâ'îl Dede, Ankaravî” "Ankaravî" mad., C.20, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1972.
Türk Ansiklopedisi, Nev'î (asıl adı Yahya) mad., C.XXV., m.E.B. Yay. Ankara, 1975.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Devirler/İsimler/Eserler/Terimler, “Rusûhî İsmâ'îl Ankaravî” "Ankaravî" mad., C.7, Dergâh Yay. İstanbul "İstanbul" , 1990.
Uludağ, Süleyman; Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Kabalcı yay. İstanbul "İstanbul" , 2002
Ülkü, Feyzullah Sacid "Feyzullah Sacid Ülkü" ; Mesnevî "Mesnevî" , I.C. Türkiye Basımevi, İstanbul "İstanbul" , 1945, s.260
Ünver, İsmail; “Mesnevî "Mesnevî" ”, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı II (Dîvân Şiiri) S.415-416-417, Temmuz Ağustos-Eylül, 1986.
Yavuz, Kemâl; Mesnevî "Mesnevî" -i Murâdiyye Muinî'nin Çevirisinden, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara 1982.
Yavuz, Kemal, “Erzurumlu Ahmed Naim'in Mesnevî Şerhi”; Birinci Millî Türkoloji Kongresi (İstanbul, 6-9 Şubat 1978) Tebliğler, Kervan Yayınları, İstanbul 1980.
Yazıcı, Tahsin; Dîvân-ı Kebîr "Dîvân-ı Kebîr" ” mad. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 9, Ankara, 1994.
MEVLÂNÂ'NIN MESNEVÎ'SİNİN TÜRKÇE ŞERHLERİ ÜZERİNE BİR LİTERATÜR ÇALIŞMASI
ÖZET
Mevlânâ'nın adıyla özdeşleşmiş ünlü eseri Mesnevî, yüzyıllar içinde birçok dile tercüme ve şerh edilerek, Mevlânâ'nın dile getirmek istediği duygu ve düşüncelerin milyonlarca insan tarafından paylaşılmasına vesile olunmuştur. Söz konusu dillerin başında hiç kuşkusuz Türkçe gelmektedir. İlk şerh örneğini XV. yüzyılda Muinî'nin Mesnevî-i Muradiye adlı eseriyle gördüğümüz şerh sürecinin son örneğini, yakın tarihte vefat eden ve şerhi sadece ilk onsekiz beyti içerse de Selçuk Eraydın'ın yaptığı şerhte görmekteyiz. Tespit edebildiğimiz kadarıyla yaklaşık altı yüzyıllık süreç içinde 41 Türkçe şerh yapılmıştır. Bu şerhlerin büyük bir çoğunluğunun Cumhuriyet öncesi dönemde gerçekleştirildiği, hem Cumhuriyet öncesi hem de sonrası dönemdeki şerhlerin yöntem ve içerik açısından birbirlerinden farklı olmadıkları dikkat çeken bir husustur.
Bu çalışmada Mesnevî'nin tespit edilebilen 41 Türkçe şerhleri üzerine bir literatür çalışması yapılacaktır. Bu çerçevede önce mesnevi terimi ve Mevlânâ'nın Mesnevî'si hakkında bilgi verilecek, sonra başta Türkçe olmak üzere diğer dillerdeki tercüme ve şerhler kısa bir şekilde ve en sonda da 41 Türkçe şerh, şârih ve eserlerini de kapsayacak şekilde biraz daha ayrıntılı bir biçimde tanıtılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Mevlânâ, Mesnevî, şerh, şârih, literatür.
A Literature Study On The Turkish Annotations of Mavlana's Masnavi
ABSTRACT
The Mesnevi, Mavlana's famous work identified with his name, has afforded the senses and thoughts, of that Mavlana desired to express, to be shared by millions of people by being translated and annotated to many languages within centuries. The Turkish language is surely coming at the head of the said languages. We see the last example of annotation process, of which we see the first annotation example at the work named Muini's Masnavî-i Muradiye in XV.century, at the annotation of Selçuk Eraydın, who has died on recent date, and that although contains just the first 18 verses. As we could determined, there have been made 41 Turkish annotations within the nearly six centuries. It is an attention-attracting matter that the most of these annotations were realized in the pre-republic period, and both the pre-republic and post-republic period annotations are not different from each other as their methods and contents.
In this study, a literature study will be done on 41 Turkish annotations of Masnavi, which could be determined . In this context, at first there will be provided information on masnavi term and Mavlana's Masnavi and then the translations and annotations ahead in Turkish and in other languages will be briefly introduced and finally a little more detailed information involving the 41 Turkish annotations, annotators and their works, will be presented.
Key Words: Mavlana, Masnavi, annotations, annotators, literatüre.
* Doç. Dr. Şener DEMİREL, Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, Elazığ, sdemirel@firat.edu.tr demirel63@hotmail.com
[1] Ahmed Eflâkî "Eflâkî" , Menakıbu'l-Ârifin, Terc. Tahsin Yazıcı, İstanbul "İstanbul" , 1980.
[2] Fürüzanfer, R. A. Nicolson'dan aktararak verdiği sayılarla (çeviri hatası da olabilir), toplam sayı arasında çelişki bulunmaktadır. Şöyleki:
Birinci defter 4003
İkinci defter 3810
Üçüncü defter 3810
Dördüncü defter 3810
Beşinci defter 3810
Altıncı defter 3810 beyit. Böylece bütün beyitlerin mecmu'u 25632 ediyor. Halbuki yukarıdaki sayıların toplamı 23053 etmektedir. (R. A. Nicholson'dan akt. Fürûzanfer, 2004:396)
[3] Feyzullah Sacid Ülkü "Feyzullah Sacid Ülkü" ; Mesnevî "Mesnevî" , I.C. Türkiye Basımevi, İstanbul "İstanbul" , 1945.
[4] Veled Çelebi İzbudak, "Veled Çelebi İzbudak" Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi, I-VI, Maarif Vekaleti Yay. İstanbul "İstanbul" , 1942.
[5] Abdulbaki Gölpınarlı, Mesnevî, MEB. Şark İslâm Klasikleri, İstanbul, 1988.
[6] Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu "Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu" Mesnevî "Mesnevî" -Mevlânâ "Mevlânâ" , Kendi Vezni ile Manzum Tercüme, Ötüken Yay. İstanbul "İstanbul" , 1972
[7] Âmil Çelebioğlu "Âmil Çelebioğlu" ; “Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk Onsekiz Beytinin "Mesnevî'nin İlk Onsekiz Beytinin Manzum Tercümesi" Manzum Tercümesi”, Türk Edebiyatı, 1990, S.195, s.7
[8] Şefik Can "Şefik Can" , Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî "Mesnevî" Tercümesi, Ötüken Yay. İstanbul "İstanbul" , 1997.
[9] Adnan Karaismailoğlu "Adnan Karaismailoğlu" , Mevlânâ "Mevlânâ" ve Mesnevî "Mesnevî" , C. I-II Akçağ Yay. Ankara 2001.
[10] Feyzi Halıcı; Mesnevi, Terc., I.C., Arı Basımevi, Konya, 1986.
[11] Bu eser hakkında es-Seyyîd el-Hâc Muhammed "Muhammed" Şükrî İbn Ahmed 'Atâ "es-Seyyîd el-Hâc Muhammed Şükrî İbn Ahmed 'Atâ" Müntehâbât-ı Mesnevî "Mesnevî" (İstanbul "İstanbul" , H. 1328)adlı eserinde şu bilgileri vermektedir “….Mezkûr Şâm 'ulemâ-ı kirâmından eş-şeyh Yûsuf "Yûsuf" İbn Ahmedü'l-Mevlevî hazretlerinin el-Minhacü'l-Kavî, 'Alâ Kitâbu Mesnevî ismiyle müsemmâ olup 'Arabîyyü'l-'ibâre ve şâyân-ı nazar u mütâladır.” (İstanbul, 1328, s.4)
[12] Eser, Şahidî İbrahim b. Hudaî, Gülşen "Gülşen" -i tevhid, Mekteb-i Tıbbıyye Matbası, İstanbul "İstanbul" , 1298; Gülşen-i Tevhid be-Tashih-i Hüseyn Husrevân Rızâ Eşref-zâde, Meşhed 1372. yayımlanan eseri Midhat Bahari Beytur Türkçeye tercüme etmiştir. Şahidî İbrahim Gülşen-i Tevhid, Hicrî 8. yüzyıl, Terc. Midhat Bahari Beytur, İstanbul, 1967
[13] Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Safi Arpaguş "Safi Arpaguş" , “Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddin Rûmî'nin Eserleri Üzerine Yapılan İngilizce Çalışmalar” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.14, Ankara, 2005, s.775-804
[14] Mesnevî "Mesnevî" -i Murâdiyye Muinî'nin Çevirisinden Hazırlayan Dr. Kemâl Yavuz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara 1982.
Âmil Çelebioğlu "Âmil Çelebioğlu" , “Muhtelif Şerhlere Göre Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk Beytiyle İlgili Düşünceler”, Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları, MEB:, İstanbul "İstanbul" 1998, s.525-545; adlı çalışmasında “Mesnevî'nin ilk beytiyle ilgili olarak istifade ettiğimiz veya gözden geçirdiğimiz tam, nâ-tamam veya müntehâb şeklindeki şerhler şunlardır.” dedikten sonra Mesnevî şerhleri arasında ilk olarak Muinî'nin eserini zikretmiştir. (s.544)
[15] Semra Tunç, “Dede Ömer Rûşenî”, S.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 4, 1997, s. 237-249.
[16] Ebu's-Su'ûd b. Sadullah, Mesnevî Şerhi, Süleymaniye Kütüphanesi, Serez, Nr. 1463
[17] Türk Ansiklopedisi, Nevî (asıl adı Yahya) maddesi, C.XXV., m.E.B. Yay. Ankara, 1975, s.214-215
[18] Kaynakların birçoğu Şem'î Şem'ullah'ı, Prizrenli Şem'î ile karıştırıp Şem'î'nin çoğu şerh olan eserlerini de Prizrenli Şem'î'ye ait gibi göstermişlerdir. Bu konuda Doç. Dr. İsmail Ünver, “Şem'î Şem'ullah” Türk Dili, S.397, 39-43, 1985 adlı makaleye bakılabilir.
[19] Esrâr Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye, Haz İlhan Genç, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000, s.347-350
[20] Cezîre-i Mesnevî, XVI. yüzyılın ünlü Mevlevî şairlerinden Yenicevardarlı Sinanüddin Yusuf-ı Sîne-çâk'ın (ö.1546) Mevlânâ'nın Mesnevî'sinden anlam bakımından münasebet bulunan 366 beyti bir araya getirdiği eserin adıdır. Eser adını Mesnevî'nin “Eğer mana denizine susamışsan, Cezîre-i Mesnevî (Mesnevî adası)'den (o denize) bir ark aç” c.6, b.925) mealindeki beytinden almıştır. Eser yazıldığı tarihten itibaren Mevlevîler arasında çok beğenilmiş, ona çeşitli şerhler yazılmıştır. İlki Şam Mevlevîhanesi Şeyhi Mehmed İlmî Dede tarafından gerçekleştirilen şerh daha sonraki dönemlerde Abdullah-ı Bosnavî "Abdullah-ı Bosnavî" ve İbrahim Cevrî "İbrahim Cevrî" tarafından manzum, Şeyh Gâlib "Şeyh Gâlib" ve Ali Derviş "Ali Derviş" tarafından da mensur olarak şerh edilmiştir.
[21] Sivaslı Hacı İlyas-zâde Ömer, Şerh–i Mesnevî "Mesnevî" –i Şerîf, H: 1047, M: 1625, İstanbul "İstanbul" Üniversitesi Kütüphanesi, Ty. 196'da kayıtlı. Daha çok Abdu'l-mecîd-i Şirvânî, Şemse'd-dîn-i Sivasî ve Abdu'l-mecîd-i Sivasî gibi şahsiyetler hakkında bilgiler içeren Şeyh Lütfi Efendi tarafından yazılan ve Süleymaniye Kütüphanesi No. 4587'de kayıtlı olan Hediyyetü'l-İhvân adlı eserde Abdulmecîd-i Sivasî'nin müridi olduğunu düşündüğümüz Hacı İlyas-zâde hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.
[22] İsmail-i Ankaravî'nin hayatı ve eserlmeri hakkında aşağıdaki kaynaklardan faydalanılmıştır:
İnönü Ansiklopedisi, Ankaravî "Ankaravî" İsmâ'îl Rusûhî maddesi, C.3, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1949 s. 66
İslâm Ansiklopedisi, Ankaravî "Ankaravî" İsmâ'îl Rusûhî maddesi, C.3, Türk Diyanet Vakfı Yay. İstanbul "İstanbul" , 1991 s. 212-213
Türk Ansiklopedisi "Türk Ansiklopedisi" , İsmâ'îl Dede, Ankaravî "Ankaravî" maddesi, C.20, Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1972 c.20, s.304
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Devirler/İsimler/Eserler/Terimler, Rusûhî İsmâ'îl Ankaravî "Ankaravî" maddesi, C.7, Dergâh Yay. İstanbul "İstanbul" , 1990. s.359-360
[23] Cengiz Gündoğdu; Bir Türk Mutasavvıfı, Abdulmecîd Sivasî, Kültür Bakanlığı. Yay. Ankara, 2000.
[24] Bu konuda daha ayrıntılı bilgi içini bkz. Cengiz Gündoğdu, Mevlânâ "Mevlânâ" 'nın Mesnevî "Mesnevî" 'sinde “Manâ Dili” Mesnevî'nin Türkçeye Şerh Geleneği ve Bu Bağlamda Halvetî Şeyhi Abdulmecîd-i Sivasî "Abdu'l-mecîd-i Sivasî" 'nin Mesnevî Üzerine Çalışmaları” Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.14, Ocak-Haziran Ankara 2005, s.121-157.
[25] 16. ve 17. yüzyıl tezkirecilerinden Latifî s.276-277-278; Âşık Çelebî 289a; Sehî Bey 25a-26a ve Kaf-zâde Faizî 46a Karamanlı Pirî Paşa adlı ve Remzî mahlaslı bir şairden bahsetmektedirler. Ancak söz konusu şairin eserlerine ait herhangi bir bilgiden bahsetmemektedirler. Bursalı Mehmet Tahir'in Pîrî Paşa "Pîrî Paşa" 'nın Mesnevî "Mesnevî" Şerhi ve Şerh-i Tuhfe-i Şahidî adlı eserleri olduğu bilgisini hangi kaynağa dayanarak verdiği belli değildir.
[26] Millî Kütüphane SYSNO: 0504996: Hacı Pirî, İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" , Mf1994, A3299
[27] Bursalı Mehmed Tahir "Bursalı Mehmed Tahir" , Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" , C.2, Meral Yayınları, İstanbul "İstanbul" , 1972. s.295
[28] Millî Kütüphane, SYSNO 0494500, Mf 1994 A 3209'da kayıtlı Tuhfe-i Mîr-Şerh-i Tuhfe-i Şahidî, Pîrî Paşa "Pîrî Paşa" -zâde Abdulbaki el-Cemalî adına kayıtlı eserin Osmanlı Müelliflerindeki bilgilerle örtüşmediği söz konusudur. Osmanlı Müelliflerinde adı geçen eserlerin Pîrî Paşa değil de onun oğlu Abdulbaki el-Cemalî'ye ait olduğu düşünülürse, çalışmamıza aldığımız eserin yazarının (ö. H.1050/M.1640)'da vefat eden Hacı Pîrî "Hacı Pîrî" olması kuvvetle ihtimaldir. Aynı şekilde Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" 'nde adından bahsedilen Mesnevî "Mesnevî" şerhinin de Abdulbaki el-Cemalî'ye ait olması da ihtimal dahilindedir. Bu nedenle Millî Kütüphâne kataloğu'ndaki bilgilere istinaden İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî "İntihâb-ı Şerh-i Mesnevî" adlı eserin sahibinin Hacı Pîrî olabileceği ihtimali ileri sürülebilir. Bu konu daha ayrıntılı bir çalışmayla değerlendirilebilir. Ancak çalışmamızın amacından uzaklaşmamak için Hacı Pîrî hakkındaki bilgileri burada bitiriyoruz.
[29] Mustafa Kara, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Abdullah Bosnavî maddesi, İstanbul, 1988, s.87
[30] Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri C.I, Meral Yayınları, İstanbul, 1975, s.175
[31] Esrâr Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye, Haz İlhan Genç, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000 s.274-280
Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" , C. II 1299-1915, Meral Yay. İstanbul "İstanbul" , 1972. s. 379-380
[32] Necip Fazıl Duru "Necip Fazıl Duru" ; Mevlevî Şeyhi Ağa-zâde Mehmed Dede ve Mesnevî "Mesnevî" 'nin İlk On sekiz Beytinin Şerhi, Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" , S.11, Temmuz-Aralık 2003, s.151-176
Bursalı Mehmed Tahir "Bursalı Mehmed Tahir" , Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" , C.2, Meral Yayınları, İstanbul "İstanbul" , 1972. s.7.
[33] Hüseyin Ayan, Cevrî, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri ve Divanının Tenkitli Metni, Atatürk Üniversitesi Yay. Erzurum 1981.
[34]Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" , Cilt 1, Meral Yayınları, İstanbul "İstanbul" , 1972, s. 192-194
Büyük Türk Klasikleri, Türk Dünyası, Ötüken- Söğüt Yayınları, Cilt 5. İstanbul "İstanbul" , 1987. s.385
Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü "Tezkirelere Göre Divan Edebiyatı İsimler Sözlüğü" , Haz. Halûk İpekten "Halûk İpekten" ve Diğerleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1988. s. 378
[35] Esrâr Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye, Haz. İlhan Genç, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay. Ankara, 2000 s.254-256
[36] Esrâr Dede, a.g.e. s.350-351
[37] Zehra Göre "Zehra Göre" , Adnî Receb Dede, Hayatı, Sanatı ve Eserleri, (Selçuk "Selçuk" Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya "Konya" , 2004).
[38] Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, C. 1. Ana Yayıncılık A.Ş. ve Encyclopaedıa Brıtannıca, Inc. İşbirliği Yay., İstanbul "İstanbul" 1993. s.382 ,
[39] Mehmed el-Mevlevî, Mesnevî-i Ma'nevî, Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma bağışlar, Nr. 2780
[40] Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, C.1, Ana Yayıncılık A.Ş. ve Encyclopaedıa Brıtannıca, Inc. İşbirliği Yay. , İstanbul "İstanbul" 1993. s.382.
[41] İlhan Genç, Esrâr Dede, Tezkire-i Şu'arâ-yı Mevleviyye, AKM Yay. Ankara, 2000. s.321-322
[42] Tâlibî Hasan Efendi Yetîmü'ş-Şürûh/ Şerh-i Mu'dalât-ı Mesnevî, Konya Mevlânâ Müzesi Kütüphanesi, İhtisas, Nr. 2080.
[43] Rûhu'l-Mesnevî "Rûhu'l-Mesnevî" , İsmâ'îl Hakkı Bursevî, Haz. Dr. İsmail Güleç "İsmail Güleç" , İnsan Yay. İstanbul "İstanbul" , 2004.
[44] İsmail Güleç, a.g.y.
[45] Meknî Efendi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kütüphanesi, Osman Ergin Kitaplığı, Nr. 380
[46] Şeyh Gâlib, a.g.y.s.9
[47] Erzurumlu Ahmed Naim'in Mesnevî Şerhi; Birinci Millî Türkoloji Kong-resi (İstanbul, 6-9 Şubat 1978) Tebliğler, Kervan Yayınları, İstanbul 1980. s.177-181
[48] Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Devirler / İsimler / Eserler / Terimler, Cilt-1, Dergah Yay. , İstanbul "İstanbul" 1977.s.
[49] Müntehâb-ı Mesnevî, İstanbu'da 1328'de Şems Matbasında bastırılmıştır ve bir nüshası Konya "Konya" Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi No. 4661'de bulunmaktadır.
[50] Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri "Osmanlı Müellifleri" ; c.1, Meral Yay. İstanbul "İstanbul" , 1972. s.159
[51] Gölpınarlı, Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik "Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik" adlı eserinde Murâd Mollâ'nın şerhi hakkında şunları söylemektedir: “Şarih birinci cildin Dibâce'sinde 1839'da şerhe başladığını, altıncı cildin dibâcesinde de beşinci cildi 1261 rebiülâhırının onsekizinci Cuma gecesi 1845'de bitirdiğini, son cildin şerhine rebiülâhırın yirmialtıncı Pazar gecesi başladığını kaydetmişti.” (Gölpınarlı; 1983:144-145).
[52] İskender Pala "İskender Pala" ; “Âbidin Paşa” "Âbidin Paşa" maddesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, C. 1, İstanbul "İstanbul" , 1988, s.310
[53] Şener Demirel "Şener Demirel" ; “Rızâe'd-dîn Remzî er-Rifâî "Rızâe'd-dîn Remzî er-Rifâî" 'nin Tasavvuf Dergisi "Tasavvuf Dergisi" 'ndeki Mesnevî "Mesnevî" Şerhi, Tasavvuf Dergisi, S.14., Ocak-Haziran 2005, s.591-630.
[54] Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddin-i Rûmî, Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Şerhi, Tercüme ve Şerh, Ahmed Avni Konuk "Ahmed Avni Konuk" , Yayına Hazırlayanlar. Selçuk "Selçuk" Eraydın-Mustafa Tahralı "Mustafa Tahralı" , Gelenek yay. İstanbul "İstanbul" , 2004
[55] Mevlânâ "Mevlânâ" Celâleddîn-i Rûmî, Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" Şerhi, Tercüme ve Şerhi I-II, A.Avni Konuk, I. ve II. Cildi Yayına Hazırlayanlar, Dr. Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" -Prof.Dr. Mustafa Tahralı "Mustafa Tahralı" , Gelenek Yay. İstanbul "İstanbul" , 2004.
[56] http://cemalnur.org/içerik.php?modul=Kenan. 04.04.2005
[57] Kenan Rifaî, Şerhli Mesnevî "Mesnevî" -i Şerîf "Mesnevî-i Şerîf" , Hülbe Yay. Ankara, 1973.
[58]Tahirü'l-Mevlevî hakkındaki bilgiler aşağıdaki kaynaklardan derlenmiştir:
Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" , Edebiyat Lügati, Haz. Kemal Edip Kürkçüoğlu, İstanbul "İstanbul" , 1971; Tahir Olgun, Matbuat Âlemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri, Haz. Ahmet Atilla Şentürk, Nehir yay. İstanbul, 1990; Tahirü'l-Mevlevî Hayatı ve Eserleri, Haz. Ahmet Atilla Şentürk, Nehir Yayınları, İstanbul 1991,Tahir Olgun, Divan Edebiyatının Bazı Beyitlerinin İzahına Dair Edebî Mektuplar, Haz Cemal Kurnaz, Akçağ Yay. Ankara, 1995. Tahir Olgun, Çilehâne Mektupları, haz Cemal Kurnaz,Gülgün Erişen, Akçağ Yay. Ankara, 1995
[59] Tahirü'l-Mevlevî "Tahirü'l-Mevlevî" , Şerh-i Mesnevî "Mesnevî" , Selâm Yay. Ahmed Said Matbası, İstanbul "İstanbul" , 1963.
[60] İbrahim Aczi Kendi hakkındaki bilgiler Mehmet Ali Uz'un “Konya Kültürüne Hizmet Edenler”, Konya Büyükşehir Belediyesi Yay. Konya, 2003, adlı çalışmasından alınmıştır.
[61] İbrahim Aczi Kendi Mevlana ve Ruh-u Mesnevi [Cilt: 1], 1953, 84 S., Yeni Kitap Basımevi, Konya.
[62] M. Muhlis Koner "M. Muhlis Koner" 'den Seçme Yazılar, Haz. Mustafa Özcan, Konya "Konya" Valiliği İl Kültür Müdürlüğü Yay. Konya, 2003.
[63] M.Muhlis Koner, Mesnevî "Mesnevî" 'nin Özü, Yenikapı Basımevi, Konya "Konya" , 1961. Yazar, eserin önsözünde şu bilgileri vermektedir: “Sonra okuyuculara malumdur ki, Mesnevî hikâyeleri birbirinin içinde mündemiçtir. Bir hikâye bitmeden bir diğeri başlar ve başlayan hikâyenin neticesi birçok bahislerden sonra alınır. Onları da bir sıraya koydum. Bu şekliyle kitabım, Mesnevî'nin tam özü hâline geldi.”
[64] M. Çetin Çetin; “Ahmed Ateş "Ahmed Ateş" Maddesi” Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm Ansiklopedisi, C. 4, İstanbul "İstanbul" , 1997. s.55-57
[65] Ahmed Ateş "Ahmed Ateş" ; “Mesnevi'nin Onsekiz Beytinin Manası”, 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı, İstanbul "İstanbul" , 1953, s.37-50
[66] Abdulbaki Gölpınarlı "Abdulbaki Gölpınarlı" ; Mesnevi ve Şerhi, C.1, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul "İstanbul" 1985.
[67] Selçuk "Selçuk" Eraydın "Selçuk Eraydın" ; Tasavvuf ve Tarikatlar, Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yay. İstanbul "İstanbul" , 1994. s.495-500