Mevlâna Celâleddin Rumî ve Hoşgörü Eğitimi
Mustafa AKYOL
Mevlâna Rebiülevvel 604 miladi 30 Eylül 1207 tarihinde Belh'te doğmuştur. Halkın ruhsal ve psikolojik ihtiyaçlarını iyi anlamış, eserlerinde insanların zor anlayacağı sözcüklere yer vermemiş, konulara atasözlerinden Kur'an'dan, bazen Tevrat'tan kıssalar alarak insanların rahatlıkla anlayabileceği açıklamalar getirmiş ve insanlara bir şeyler vermeyi onları ahlaki ve manevi yönden eğitmeyi amaçlamıştır. Mesnevisinde "Benim beytim beyit değil, iklimdir. Benim alay edişim alay ediş değil, bir şeyler öğretmektir." diyen Mevlâna başta bir ahlak öğreticisidir.
Mevlâna Siraceddin Konevî devrinin ileri gelenlerindendi ve Mevlâna Celâleddin ile arası açıktı. Ona Mevlâna'nın "Yetmiş üç mezheple beraberim" dediği nakledildi. Garazından dolayı Mevlâna'nın huzurunu kaçırmak ve ona saygısızlık etmek istedi. Güvendiği talebelerinden birini ona gönderdi ve topluluk içinde Mevlâna'dan böyle bir şey söyleyip söylemediğini sormasını istedi. Ayrıca ona: Eğer ikrar ederse hakaret et diye tenbih etti.
Talebe Mevlâna'ya gelerek:
- Siz yetmiş üç mezheple beraberim demişsiniz doğru mu? diye sordu.
- Her zaman söyleyip duruyorum deyince Mevlâna'ya ağzına geleni söylemeye, hakaret etmeye başlayınca
Mevlâna güldü ve şu söylediklerinle de beraberim dedi. Talebe utandı ve oradan uzaklaştı.
Bu kıssa gösteriyor ki Mevlâna aynı zamanda hoşgörü eğitiminin de öncülerinden biridir. Bu yüzden onu tanıyan herkes onu seviyordu. Mevlâna Allah'tan korkan herkes dindardır." diyerek tüm insanlara sahip çıkmış ve hoşgörüsünü bir kere daha ortaya koymuştur.
Mevlâna insanları ahlâken eğitirken insanda yüzde yüz iyilik aramanın imkansız olduğunu insanın güzellikleri karşısında yanlışlarının olabileceğini belirtmektedir. Bu konuda Mevlâna şöyle der. Birisinde yüzlerce faziletle beraber bir de hata bulunsa o hata, bir bitkinin sapı oranındadır. Terazide ikisini de beraber tartarlar. Çünkü bitki ve sap beden ve can gibi bağdaşmıştır.
Mevlâna insanda her şeyin iyiye ve olgunluğa (kemâle) doğru gittiğini, kötülüklerin insandaki eksikliklerden kaynaklandığını, bu eksikliklerin de hoşgörü eğitimi ile giderileceğini belirtir.
Mevlâna kendi hatalarını düzeltmeden başkasının ayıbını arayanları hoş karşılamaz. Bu konuda düşüncesini şöyle açıklar: "Karşısındakinde gördüğün suç, sendeki suçun cinsindendir" Bu konuda eğitimcilerin anne-babaların çok dikkatli olması gerekir. Çocuklarımızdan yapmasını istediğimiz bir davranışı çocuklarımıza iyi bir model iyi bir rehber olarak öncelikli olarak kendimizin yapması gerekir. Kendi hatalarımızı, davranışlarımızı düzeltmeden, başkasının ayıbını arayıp da yansıtma savunma mekanizmasını kullanmamamız gerekir.
Mevlâna "Bugünkü Ahmet benim, dünkü Ahmet ben değilim." diyerek insanın kendisini aşmasını, yeniliklere, doğruya, güzele, hoşgörüye açık olmasını, doğruyu bulduğunda yanlıştan dönebilmesini vurgulamaktadır.
Mevlâna, bir ahlak öğreticisi olmanın yanında bilgiye büyük önem veren bir gönül ve hoşgörü insanıdır. Mevlâna bilgiye olan inancını Mesnevi adlı eserinde şöyle dile getiriyor:
"Bilgili insanın uykusu ibadetten üstündür. Hele insanı gafletten kurtaran bilgi olursa, bilgi uçsuz bucaksız ve kıyısız bir denizdir.
Mevlâna kim olursa olsun yetmiş üç milletten tüm insanlara karşı tahammül ve hoşgörüde sınırsızdır." Bir gün kendisiyle sema etmeye kalkan bir sarhoş, sürekli Mevlâna'ya çarpıp onu rahatsız edince orada bulunan insanlardan bir kısmı, sarhoşa engel olup onu çıkarmak istediler. Mevlâna onlara şöyle söyleyerek engel oldu. "O içmiş ama siz sarhoşluk yapıyorsunuz" Işte bu kıssa onun hoşgörüsüne güzel bir örnektir.
Mevlâna'nın hoşgörüsü sadece insanlara yönelik değildir. Bütün canlıları kapsamaktadır. Yavrularından ayrılmış ve aç kalmış bir köpeği görünce ona ekmek götürüyor. Bir başka zamanda bir kadının gönderdiği iki tepsi yemeği silip süpüren köpeği görünce kimseyi dokundurtmuyor. O sizden daha muhtaç diyerek hayvanlara olan hoşgörüsünü de ortaya koymuş oluyor.
Dipnotlar:
-Lâmiî Çelebi, Nefahâtü'l-Üns, Marifet Yayınları, 1995.
-Gölpınarlı, Abdülbaki; Mesnevi Milli Eğitim Matbaası, İstanbul.,
Somuncu Baba Dergisi