ÜSTAT VELED ÇELEBİ TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞTİR :
(Konya Halkevi Kültür Dergisi-Mevlâna Özel Sayısı için yazılmış önsöz)
Mevlâna gecesi teşebbüsüne, o kapının kullarından olmaklığım hasebiyle cihan cihan sevindim. Allah Erenler destgiriniz olsun. Bu emektar ihtiyardan yazı istiyorsunuz, sin-nü-sâlim dolmuş, gözüm dimağım yorulmuş olması hasebiyle size istediğim gibi bir yazı takdim edebilmekliğim muhaldir. Kaldı ki şu inayetnamenizde Cenab-ı-Hüdavendigârımız vasfında yazılan cümleleri gençliğimde ve vaktı-neşatımda bile bilüp bulup yazabileceğimde mütereddidim. Meselâ : Mevlâna'nın tasavvufî sözleri derler; Mesnevîi şerif tasavvuftan bir kitaptır; diyenler var. Eğer tasavvuftan murad; meselâ: Şeyh-i-Ekber Hazretlerinin "Fütuhat-ı-Mekkiye”leri gibi âsar-ı-mebrûke ise fakıyr, Mesnevîi şerifi ve sair âsarı - aliyelerini hiç de onlara benzetemem.
Nasıl benzeteyim ki fakıyr, Fütuhat'ın çok yerlerini anlayamadım. Meselâ Baş tarafında: hurufu-hecânın iki kısım olup birbirleriyle muharebeleri var.. Erenler hakkıyçün aslâ muahaze ve sair terbiyesizlik hatırıma gelmez. Kemâli - ihlâsla zihnimi yordum, anlayamadım. Kitab-ı-şerifin ne tarafını karıştırdımsa - hiç anlamadım, demeyim - derin zevk alıp sahifelerce okuyamadım.
Şu sözlerden maksadım şudur ki: Benim anladığıma göre ne Mevlâna o zatlar gibidir, ne de âsarı-celileleri tamamiyle o vâdidedir. Yoksa bunlar ehlullahı-kiram oldukları cihetle bittabi' gittikleri yol birdir.
Bu günün âteşin zekâ ve dehasına anlatacak bir lisanı - beyan ile vasfı Mevlâna'da, zatı-ulyalarının (Türk'ün tefekkür ve Beşer âsarı dehasının sembolü) tarzında vasıflarını fakıyr, bu üslubla yazamazdım. Kezâlik (muztarib beşeriyete ferah ve sürur veren mütevekkil, müteşebbis, azimkâr felsefesinde) kelâmı-âlileri bast-ü-şerh edilince Mevlâna'nın Mesnevîi-şerifde tuttuğu mesleki-celil anlatılmış olur ki insan, bu ibareyi teemmül ettiği esnada hatırına “bu bir kitab-ı-sûz'dur, fehm-iden ebli-hâle” mısra' bercestesi gelir; hele esnayi-kelâmda (hiç olmazsa Garb'ın bildiği kadar tanıtmak) serzenişi, Türk erbabı-kalemini epeyce utandırsa gerektir.
Vâkı'â abdi nâçiz gençliğimde Cenabı-Mevlânâ'ya ve mevlevîliğe ait hayli yazılar yazdımsa da, ne diyeyim, tab'ımdaki fıtrî hamul'den mi: her nedense kendim meydana çıkaramadım ve bunları candan neşr-ü-işa'a edecek bir yâr-ı- vefadar bulamadım. (Vâkı'â... büyüklerimize yâranı-bâ- vefası nice eser yazdırıp neşreylemişlerse de bizim gibi kalender meşreblerin yazılarını hangi Dünya evlâdı yazacak, çizecek, neşreyleyecek...)
Şarkın tefekkür âleminde; değil bizim gibi zavallıları, beşeriyet âleminde ender zuhur etmiş olan Mevlâna gibi bir mütefekkiri bile Garb'ın mütefekkirleri kadar tanıyıpta tanıtamadığımıza zatı-âlileri izharı teessüf buyuruyorlar.
Bunu burada bırakalımda cenabı-Mevlâna'nın sûrî ve ma'nevî hayatları ve Maarif ve hakayıka müteallik âsarı aliyeleri hususunda fakıyrden yazı istemelerine gelelim. Vallahi aziz erenlerim, bugün Mevlâna'yı bir parçacık tanıtabilecek yazı yazmak için epeyce zaman dimağı yormak ve günlerce uğraşmak lâzımdır ki - inanmanızı çok rica ederim; erenler hakkıyçün; gözüm, dimağım buna müsait değildir. Bu bapta biraz yazılarım var ve mufassal, muhtasar menakıb-ı-Celileye müteallik eserlerim de mevcut ise de tek nusha oldukları cihetle diyar-ı-âhara gidip gelmesi ve elden ele gezmesi fakıyri düşündürür.
Eğer burada emin bir bildiğiniz bunları alır, bunlardan istediğini veya hepsini istinsah ederse veya emin bir elle oraya, zatı ulyalarına giderse inşaallah hem matlup hasıl olur, hem de kitaplardan emin bir şekilde istifade edilmiş olur.
Fakıyre erzan buyrulan şu inayetnamei aliyelerindeki Mevlâna hakkındaki vakkafane beyanatı aliyeleri bu bapta kâfi surette ilim ve vukufu-ârifanelerine delâlet eylediği cihetle doğrudan doğruya sizin kendinizin kâfi surette bir yazı yazmanızı fakıyr kâfî ve vâfî bulurum.
Eğer âsarı Mevlâna'dan bir nümune icab ederse, en meşhuru olan Mesnevîi-şeriften, niyet açar gibi, bir sahifeyi açıp yirmi otuz beyit-şerifi Türkçeye çevirivermek kâfîdir sanırım.
Böyle mebrûk bir vesiyle ile fakıyri-hakıyri yâd buyurduğunuzdan dolayı zatı ulyalarına ve ocağımızdaki bilcümle ihvanı-bâsafaya ihdayı tahiyat ve teslimat eylerim.
22 Teşrinievvel 1942
VELED ÇELEBİ
Konya Halkevi Kültür Dergisi-Mevlâna Özel Sayısı -1943 sh.10-11