Semazen Akademik sayfalar hakkında düşünceleriniz?
İdare eder, Güzel, Daha güzel olabilir, Çok güzel, Çok Kötü
REKLAM ALANI
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
M. Sait Karaçorlu
TEVAZU
28 Ocak 2009 Çarşamba

TEVAZU

 

SALHA TU SENG BUDİ DİL-HIRAŞ
AZÜMÜN KÜN YEK ZEMANİ HÂKBAŞ

Nice yıldır taş gibi katı gönlünle yaşadın, biraz toprak ol!

Allah'ın razı gelmeyeceği davranışlarınla içindeki kibri ve inadı besledin durdun. Davranışların duygu ve düşüncelerini etkiledi. Duygu ve düşüncelerin gönlünü katılaştırdı. Taşlaştın. Hem kendine zarar verdin. Hem etrafındaki insanlara eziyet ettin. Nice gönül kırdın, ne kadar insana zarar verdin, kendinden ne kadar nefret ettirdin, farkında mısın? Bunları terk etmelisin. Bunlardan kurtulmanın ilk adımı kendini beğenmekten vazgeçmek, hatalı, kusurlu olduğunu kabul etmek, yaptıklarından ettiklerinden pişman olmaktır. Kendi hatalarını görmeyi başarabilirsen tevazu kapısından girmiş olursun. Boynun yere eğilir. Bundan sonraki adım davranışlarını güzelleştirmek olacaktır. Ne kadar çok ibadet edersen, kalbindeki karanlık ve katılık azalacaktır. Aklın başka bir cihana doğru meyledecek, yüceleceksin.

HAK ŞEV MERDAN-I HAK RA ZİR-İ PA
HAK BER SER KÜN HASED RA HEMÇÜ MA

Allah dostlarının ayağının altına toprak ol, hasetçinin başına  bizim gibi toprak dök!

İşte sana iki temel öğüt ve uyarı. Birincisi mütevazı ol. Dik başlı olma. Büyüklerin ayağının tozu ol. İkincisi hasetçilerden sakın. Kötülüklerin çoğu hasetten doğar. İkinci öğüde uyabilmen, hasetçilerden ve onlardan doğan kötülüklerden sakınabilmen birinci uyarıyı dikkate almana bağlıdır. Mütevazı olamazsan, küstah ve böbürlenen birisi isen, hasetçilerin başına toprak saçamazsın. Bu iki öğüde uyabilirsin ortaya eserler koyabilirsin.


ÇÜN HUDA HÂNED Kİ MAN YARİ KÜNED
MEYL-İ MARA CÂNİB-İ ZARİ KÜNED

Meylimiz yalvarış ve tevazu tarafına dönerse, Allah'ın yardım fermanı gelmiş demektir.

İstihzadan istiğfara, kahkahadan zar ve ağlayışa, küstahlık ve kibirden tevazu tarafına dönen insan Allah'ın sevdiği kulları arasına girmiş demektir. Bunlar ayıpları gizleyen yüce Allah'ın merhametine sığınırlar. Başkalarının değil kendilerinin kusurlarını gözlerler. Dosdoğru yola düşer, ondan bir dem ayrılmazlar. Böylece iki cihanın esenliğine, saadetine ulaşan bahtiyarlar zümresine de girmiş olurlar.

ÇÜNKÜ MAL Ü MÜLK RA EZ DİL BİRAND
ZAN SÜLEYMAN HOŞ CÜZ MİSKİN NEHÂND

Hazreti Süleyman gönlünden mal ve mülkü sürdü çıkardı. Bu yüzden adına hep “miskin” dedi.

Dünya üzerinde Hazreti Süleyman kadar mal mülk ve saltanat sahibi olan bir başka kişi olmadı. Buna rağmen o hep “ben fakir ve miskin” biriyim derdi. Tevazu konusunda en ileri noktada bulunmaktaydı. Fakir ve miskinim diyerek dua eder, Cenab-ı Hakk'a böyle niyazda bulunurdu. Son derecede mütevazı idi. Çünkü elindeki mal ve mülkü kalbine sokmamıştı. Ne kadar zengin olursan ol, ne kadar fakir olursan ol, kalbine mal sevgisi sokmamayı başarabilirsen, tevazu konusunda da başarılı olabilirsin.

KUZE-İ SERBESTE ENDER AB ZEFT
EZ DİL-İ PÜR BAD FEVK-İ AB REFT

Bağla bir destinin başını at deryalar içine, dibe çökmeden gezer dolaşır.

Ama destiyi doldurur veya ağzına su girecek şekilde açık bırakırsan çok kısa bir zaman içinde dibi boylar. Dalar, boğulur gider. Bir desti gibi dalgalar arasında fırtınalar içinde batmadan zarar görmeden gezip dolaşmak ister misin? Hayatın fırtınaları dalgaları okyanuslardan çok da farklı değildir. Bazen bir kuvvetli dalga dibe vurdurur insanı. Tehlikelerden kurtulmak rotası ebedi âleme doğrulmuş yolculuğunda dibe vurmaktan kurtulmak ister misin? O halde önce ağzını kapa. Konuşma. Eskiden “beyhude-gû” derlermiş. Ne demek bilir misin? Dünyaya veya âhirete faydası olmayan boş konuşma demek. Sadece konuşmuş olmak için, konuşma açlığını veya şehvetini gidermeye yönelik konuşmaların hepsi bu kategoriye girer. Boş konuşmaktan kurtar kendini. Sonra dedikodu, yalan, iftira, nemime, böbürlenme, övünme gibi bizatihi günah olan konuşmalara kapa ağzını. Destinin ağzını kapatmak için bunlar yetmez. Haram yeme, çok yeme. Başkasının olanı yeme. İşte böylece destinin ağzını kapalı içini boş tutmaya bir adım daha yaklaşmış olursun.

Destinin içini boş tutman ise mütevazı olmanın ta kendisidir. Eğer mal, mülk, mevki, makam, uzun ve ebedi yaşamak, hırs, şehvet, riya, nifak gibi tortulardan temizlenirsen zaten mütevazı olabilmişsin demektir. Böylece seni dibe çekecek ağırlıklardan kurtulmuş olacaksın. Emniyet içinde şu hayat deryasında gezip dolaşabileceksin.

 

BAHR K'U AYİ BEHER CÜ Mİ DİHED
HER HASİRA BER SER Ü RÜ Mİ NİHED

Her ırmağa su veren denize bak, azametine rağmen üzerindeki çer çöpü başının üstünde taşıyor.

Ne kadar güçlü ve azametli olursan ol, çevren sana ne kadar muhtaç olursa olsun yine de sana yakışan mütevazı olmaktır. Kusurları, hataları arayan, eleştiren, değil alçakgönüllü bir tavır ile idare eden, hoş gören olmalısın.

Görevin imha değil, ihya olmalı.

Bak denizlerin hâline! O devasa yapılarıyla ne kadar azametlidirler. Güneş vurur, denizler buharlaşır, buharlar yağmur dolu bulutlara dönüşür. Bulutlar rahmet olarak yeryüzüne döndüğünde ırmaklar dolar, taşar. Irmakları besleyen denizler olmasa yeryüzünde içecek su bulamazdı insanoğlu. Denizler bu cesametlerine rağmen üzerlerine düşen çer çöpü yok etmez. Yüzünde gezdirir, sonra sahile bırakıverir. Kendini kirletmek üzere atılmış çer çöpü bile başının üzerinde gezdirecek derecede tevazu sahibi olabilmek için denizler kadar büyük, denizler gibi geniş yürekli olmak gerekir. Sen de öyle ol. Sana yapılmış kötülüklere karşı bile tevazu sahibi olmayı elden bırakma.


GER BE BUTLANEST DA'Vİ KERDENEM
MEN NİHADEM SER Bİ-BUR İN GERDENEM

İtirazım yalan ise koydum başımı, kesebilirsin.

Bu sözü atılan iftiraya itiraz eden Hüdhüd kuşu söylemektedir. Suçlamayı kabullenmemektedir. Ancak itirazını yaparken küstah ve saldırgan değildir. “Bu söyleneni kabul etmiyorum. Ama sözüm gerçek dışı ise verilecek her türlü cezaya razıyım. İşte boynum, kıldan ince, kesebilirsiniz” derken dengeyi kurma başarısını gösterdiğini anlamaktayız. Denge, tevazu ile hakkını savunmanın ince çizgisinde durabilmektir. Mütevazı olmanın her türlü saldırıya boyun eğme olmadığını görmekteyiz. Alçakgönüllü olmak ile “cebin” korkak ve miskin olmak arasında nasıl önemli bir ayrım var ise, hakkını aramak ile küstah ve saldırgan olmak arasında da önemli bir ayırım vardır.

Küstahlığın açacağı zarar kadar korkaklık ve miskinliğin yol açacağı vahim sonuçlar olduğunu unutmamalı, Hüdhüd kuşu gibi dengeyi kurabilmeliyiz.

M. Sait Karaçorlu

 

 

Bu yazı toplam 4809 defa okunmuştur

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI