800. Doğum yıldönümünü kutladığımız Hz. Mevlana'nın, eşsiz eseri Mesnevi'yi okuma ve anlama zamanı...
Üç yılı aşan titiz bir çalışma...
Orijinal aslından direkt ve eksiksiz çeviri...
Herkesin anlayabileceği duru bir Türkçe...
Anlamayı kolaylaştıran özel açıklamalar ve dipnotlar...
Türkiye'nin Mevlana konusunda en yetkin iki ismi Ankara Üniversitesi Fars Dili Edebiyatı Öğretim üyeleri Doç. Dr. Hicabi Kırlangıç ve Doç. Dr. Derya Örs'ün enfes çevirisi ile...
Mesnevi, insanlığın inanç ufuklarının önüne her çağda örülmeye çalışılan kalın ve kirli madde duvarlarını yıkıp hakkı ve hakikati göstermek için insanüstü bir çaba gösteren, başımızı secdeye, gönül gözümüzü göklere dikmemiz gerektiğini haykıran, aşksız geçen her soluğun ölümün ta kendisi olduğunu hatırlatan Mevlânâ'nın ilahi sesidir.
Mesnevi, aşkın geniş kanatlarıyla kanatlanıp ötelere uçmak, kâmil bir insanın sözlerinden coşup taşan pınarlardan kana kana içmek, ruhunu ve gönlünü muhabbet rüzgârlarının esintisiyle serinletmek isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Sıradan insanların akıl ve gönül aynalarında kendini göstermeyen Rabbani tecellileri görmek ve bir nebze de olsa kokusunu almak isteyenler için hazırlanmış bir vahdet dükkânıdır. Kabuktan geçip öze ulaşmak, şekilden kurtulup manayı bulmak, hamken yanıp pişmek isteyenlerin fırınıdır. İçine daldıkça derinleşen, derinleştikçe güzelleşen, güzelleştikçe kendisine hayran bırakan dipsiz bucaksız bir denizdir.
Mesnevi denizine sahilden bakmak yerine içine girip yüzmeye başlayanlar, derinlerde ne olduğunu merak ederek aşağıya daldıklarında gözleri kamaştıran bir aşk incisiyle, "Dürr-i yetim-i Muhammedî" ile karşılaşırlar. Mesnevi, baştan sona kendisini Muhammed'in yolunun toprağı olarak gören bir Hak erinin çağlara ve sınırlara sığmayan aşkının macerasıdır.
Neden yeni bir çeviri?
"Piyasada bunca Mesnevi çevirisi varken, yeni bir çeviriye ihtiyaç var mıydı?" sorusu akla gelebilir. Bu önemli sorunun cevabı, Mesnevi'yi Türkçesi ile birlikte aynı zamanda aslından, yani Farsça metninden takip edebilen dikkatli okuyucunun mevcut çevirileri birbiriyle kıyaslayarak bizzat verebileceği bir cevaptır.
Daha da önemlisi, Mesnevi tasavvufî ve hikemî boyutu bir yana, her şeyden önce edebî bir eserdir. Edebî bir eser çevirisinin sadece anlaşılabilir ve okunabilir olması tek başına bir başarı ifade etmez. Mesnevi gibi muazzam ve muhteşem bir edebî eserdeki bediî zevk, güzel Türkçemizin olağanüstü yüksek imkân ve kabiliyetleri sonuna dek zorlanarak aktarılamadığı sürece ortaya konan çalışma, Mesnevi'nin kuru ve zevksiz bir meali olmaktan öte bir anlam ifade etmeyecektir.
Çeviri, bir metnin başka bir dilde yeniden canlandırılması demektir. Bu anlamda, diller arasındaki farklılıklardan dolayı hiçbir çevirinin aslı ile birebir aynı olması beklenemez. Çeviride önemli olan, herhangi bir eseri, kaynak dile olabildiğince sadık kalarak, hedef dilin ifade zenginliğini de göz ardı etmeden ortaya koyabilmektir.
Elinizdeki çeviri, kendimize şiar edindiğimiz bu ilkeler ışığında olabildiğince aslına uygun, gereksiz eklemelerden ve süslemelerden uzak bir şekilde yapılmıştır.