Semazen Akademik sayfalar hakkında düşünceleriniz?
İdare eder, Güzel, Daha güzel olabilir, Çok güzel, Çok Kötü
REKLAM ALANI
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mehmet DOĞRAMACI
Nasıl Çalışır ?.. (3)
27 Haziran 2008 Cuma

Nasıl Çalışır ?.. (3)

 

Evrende saat gibi yerli yerince işleyen bir sistem olduğunu bilmemize karşın, zaman zaman hakikatten perdelenip: ” Bu niçin başıma geldi ?” diye sormadan edemeyiz.

Hayatın içinden bazı misallerle işte o gaflet perdesini bir nebze açabilirsek, yeni farkındalıklara vesile olur ümidindeyiz.

Bu amaçla kaleme aldığımız “ Nasıl Çalışır ?” serisi ile yaşanmış, mütevazı örnekleri takdim etmeye devam ediyoruz.

 

İYİLİĞİN KARŞILIĞI NANKÖRLÜK VE KÖTÜLÜK, NİÇİN ?

 

“İyilik yaptığın kişiden gelecek darbeye karşı hazırlıklı ol” buyurmuş Hz.Ömer (r.a)… Adamın birine demişler ki; ”Filanca sana pusu kuruyor kötülük edecek !” Adam şöyle demiş: ”O bana kötülük edemez. Çünkü ben Ona iyilik yapmadım!” Sezar, kendini öldürmeye gelenler arasında üvey oğlunu da görünce o tarihi sözünü fısıldamış: ”Sen de mi Brütüs ? “

Evet, olumsuz bir bakıştır ama yerleşik kanaat budur; iyilik ettiğinden alırsın darbeyi. Sana acı verecek olan da Odur!.. Niçin?..

Bu konuda çok farklı tezler geliştirilebilir. Meselenin bizim gözlemlediğimiz bir yönünü açalım:

 

İyilik eden kişi her ne kadar söz ile “Yapan Allah'tı, biz sadece vesileyiz” dese de şuur altında kendi benliğinden kaynaklanan “Ben yaptım” inancı mevcuttur. Bu inanç; kişiyi hakikatten perdelediği gibi aynı zamanda buram buram şirk kokar !..  İnsan;iyilik yaptığı kişinin teşekküründen bazı egoist hazlar alır.

İşte kişiden şirkin düşmesi, nefsî hazların bitmesi, “Yapanın Allah olduğu” bilincinin yerleşmesi için iyilik yaptığı kimseden darbe alması ve nankörlük görmesi doğal bir oluşumdur. Yani daha da ileri giderek söyleyelim ki; iyilik ettiğinden gördüğün nankörlük senin lehinedir !.. Teklik Bilincine varman, Yapanın Allah olduğuna ikna olman, kamil imana ermen için !..

 

DUR DİYELİM Mİ ?..

 

Hakikat yolunda sistemin işleyişine dair gelişmeleri fark ettikten sonra içine düşeceğiniz bazı gerilimler olacak. Mesela, siz birtakım sebep- sonuç ilişkilerini görecek, bu nedenle de yakın çevrenizde gidişatı yanlış olanlara uyarıda bulunmak isteyeceksiniz. Adeta kendi elleri ile ateşe gidenleri, uçuruma tam gaz ilerleyenleri görecek, üzülecek, kurtulsunlar, yanmasınlar diye çırpınacaksınız. Ne var ki onlar sizin yaşadıklarınızı yaşamadıkları, sizin fark ettiklerinizi fark edemedikleri için hallerine devamda ısrar edecekler.

Bu durumda ne yapalım?... Konuya Rasulullah(s.a.v) penceresinden bakacak olursak Evrenin Kalbi olan O Yüce Zat bu durumu şöyle özetliyor: “Sizinle benim misalim; ateşe atlamak için dönüp duran kelebekler ile, onlar ateşe girmesin diye çırpınan adamın misaline benzer. Ben gayret ettikçe siz ateşe girmek için can atarsınız !..”

Hadisten anlıyoruz ki; göz göre göre yanlışta inat edenlere Rasülümüz fazlaca üzülmüş… Peki Onun bu üzüntü ve canhıraş çabasına karşı inzal olan ayet ne?... “Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin!..” (Şuara-3)

Sünnetullah bu konuda ne diyor?...“İçlerinden sana bakanlar da var; ama basiretleri de yokken sen mi hidayet edeceksin? (Yunus-43) “Sen o körleri sapıklıklarından kurtarıp hidayete erdirecek de değilsin. Sen, ancak ayetlerimize inanacaklara işittirirsin de onlar mümin olur kurtuluş bulurlar.” (Neml-81) “Şu da var: Allah dilemedikçe, siz hiçbir şey dileyemezsiniz; çünkü her şeyi bilen, hikmet sahibi ancak Allah' tır.” (İnsan-30)

Hakikatten perdeli olanları çocuk gibi düşünün. Çocuk “Soba yakar” dendikçe inatla sobaya koşuyorsa üzülmeyin, bırakın bir kere “cısss” olsun, acıyı tatsın !.. Büyükler boşuna dememiş: ”Bir musibet, bin nasihatten evladır.”

 

Nasihatle değil de musibetle öğrenmeye programlananlar için üzülmeye hiç değmez !.. Çünkü Hidayet sahibi sadece Allah'tır. Kimine bela ile kimine lütufla hidayet eder !..

Tebliğ edelim, bilgimizi, tecrübemizi paylaşalım ama sakın başkaları fark etmiyor diye kendimizi yıpratmayalım. Bırakın ukalalar, çok bilmişlikleri ile gidebildikleri yere kadar gitsinler. Durdurmaya hiç gerek yok.

 

ÖĞRENİLMİŞ GÜÇSÜZLÜK VE DUA:

 

Büyük bir akvaryuma köpek balıkları ve ufak balıklar koymuşlar. Köpek balıkları haliyle ufakları yutmuş. Biraz sonra iki türün arasını camla ayırmışlar. Tam yemeye niyet ettiklerinde cama çarpan köpek balıkları birkaç günde öteye geçemeyeceklerine şartlanıp gayretten vazgeçmiş. Düzeneği hazırlayanlar camı aradan kaldırdıklarında ilginç bir şey gözlenmiş:

Büyük balıklar küçükleri değil yemek, yanlarına dahi gitmiyor. Cam varmışçasına kendilerine engel vehmediyorlar!..

Psikologların “Öğrenilmiş Güçsüzlük” adını verdikleri bu durumun hayata bakışımızda önümüzü nasıl kestiğini hiç düşündünüz mü?..

Bunu en çok duada hissediyorum. Nedense bazı şeyleri Allah'tan isteyemiyoruz. Sanki vermeye gücü yetmezmiş gibi !..(Haaaşaa).. Oysa Onun hazinesi geniş, O Vasi', O Ganî…

Rasülullah(s.a.v):”Ayakkabılarınızın bağına varıncaya kadar Allah'tan isteyin” buyurmuşsa isteyememek niye ?..

 

Dua edin, isteyin, sebatla ısrar edin!..

Sahip olduklarınızın dar penceresinden bakarak değil GANİ ufuklarından seyrederek isteyin.

 

Göreceksiniz çok şey değişecek !..

 

 

Mehmet DOĞRAMACI

dogramacimehmet@gmail.com

Bu yazı toplam 5555 defa okunmuştur

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI