ALİ ÇINAR AĞABEY
Ali Çınar abi, Bakü'de yakalandığı Covid 19 hastalığı neticesi, 13 Kasım 2020 günü vefat etti.
Pek çok insan hüsn-ü şehadette bulundu onun hakkında. Oğlu Abdullah Selman Bey, babacığının vefatı dolayısıyla şu mesajı yazdı:
“Babacığım… Ali Çınar… 15 yıldır Azerbaycan'da Allah'ı ve Resül'ünü anlatıyordu. Bugün ömrünü adadığı Azerbaycan'da Rahmet-i Rahman'a kavuştu. Vefâtından sonraki halini gören dostlar yüzünde müthiş bir tebessüm olduğunu söylüyor. Hamdolsun tanıyan herkesin hüsn-ü şehadeti var.”
Adem Ergül Bey, Ali Çınar abinin vasiyetiyle alakalı şu sözleri sarf etti:
“Orada yakın bir çalışma arkadaşı anlattı: Ali Çınar abi en son Tükiye'den Azerbaycan'a gitmeden önce iki evladını çağırmış demiş ki: 'Evladım! Ölümlü dünyada yaşıyoruz. Şayet ecel gelir de bizi Azerbaycan'da bulursa bizi oraya gömsünler. Türkiye'ye getirmek için uğraşmayın.
Size iki vasiyetim, iki mirasım var yavrularım: Birincisi teheccüdüm, diğeri ise tesbihim evlatlar! Bu iki şeye sahip çıkarsanız beni memnun edersiniz.'”
Necdet Tosun Bey'in paylaştığı şu mesaj ise çok duygu yüklüydü. Çünkü Ali Çınar abinin on beş yıldır vazife yaptığı, tabir-i caizse hayatını adadığı Azerbaycan'da vefat ettiği gün Karabağ'ın işgalden kurtuluşu dolayısıyla sevinç haberleri geliyordu:
“Yavuz Sultan Selim: 'Mısır'ı aldık ama Sinan Paşa'yı kaybettik!' demişti…
Karabağ'ı aldık ama Ali Çınar abimizi kaybettik.”
Ali abiyle uzun yıllar yakınlığımız oldu, fakiri kardeş bildi, sürekli aradı sordu. Küçük vazifeler verdi. Vazifesine son derece düşkündü. Tasavvuf Dergisi'nde başından itibaren Ethem Hocamızın önderliğinde görev aldı. Ta ki Osman Efendi Azerbaycan için vazife verinceye kadar. Azerbaycan vazifesi dolayısıyla memuriyetten istifa etti. Hem kalbiyle hem kalıbıyla oradaydı ve kendini kardeş ülke Azerbaycan'a vakfetti.
Vefatı fakiri derinden sarstı. Öz abimi, babamı kaybetmiş gibi hüzünlendim.
Telafonuma bakıp gönderdiği mesajları tekrar tekrar okudum.
11 Nisan 2020'de şu mesajı göndermişim:
“Kıymetli Ali abiciğim mesajlarınız ferahlatıyor bizi, çok istifade ediyorum.”
Ali abinin cevabı şu şekildeydi:
“Yapma Vahid abi, mahcub etme bizi. Zaten haddimizi aşıp mesaj gönderiyoruz...”
Son derece kibar, nazik bir beyefendiydi Ali abi.
1 Kasım 2020'de gönderdiği son mesaj İbrahim bin Ethem (rh) Hazretleri'ndendi ve şu şekildeydi:
"Allah kâinatı yoktan var etti. Sen de yok ol ki senden bir şey meydana getirsin. Mülke sultan olmaya altın gümüş gerek; gönle sultan olmaya hiçlik gerek."
O günden sonra bir daha mesaj gelmedi, Covid 19 rahatsızlığı dolayısıyla şifa mesajları ilettim. Dualar ettik. Çok kıymetli oğlu Abdullah Selman Bey'den bilgiler aldık. Ümidimizi kaybetmedik ancak; takdir-i ilahi 13 Kasım 2020 Cuma günü selâların okunduğu bir vakitte, ömrünün önemli bir kısmını vakfettiği Azerbaycan Bakü'de rahmet-i Rahman'a kavuştu. Aynı gün orada sırlandı.
Büyüklerin hüsn-ü şehadeti vardı, kendisini tanıyan herkesin hüsn-ü şehadeti vardı…
Akşehir ve Doğanhisar'ın sevilen ismi Rasih Uslu Hocaefendi'nin hâtıralarını derlediği bir eser neşretti. Tasavvuf Klasikleri isimli çalışmaya editörlük yaptı. Tasavvuf akademisyenleriyle konuşmalar gerçekleştirdi. Bu konuşmalar da neşredildi. Tasavvuf Dergisi'nin uzun yıllar yükünü taşıdı. Yurt içi ve yurt dışında pek çok mecmua ve neşriyatta farklı görevler aldı. Ama onun asıl eserleri imar ettiği gönüllerdi…
Ali Çınar abi, 1 Eylül 1964'te Akşehir'de doğdu. Akşehir Yıldırım İlkokulu'nun bitirdikten sonra 1,5 yıl Akşehir İmam Hatip Lisesi'nde okudu daha sonra Bursa İmam Hatip Lisesi'nde yatılı olarak eğitimini tamamladı. Lisans eğitimini Ankara İlahiyat Fakültesi'nde tamamladı. Bir süre Muradiye Koleji'nde öğretmenlik yaptıktan sonra Milli Eğitim'e geçti. Milli Eğitim'de öğretmenliğin dışında, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nde çalıştı. Dini Terimler Sözlüğü komisyonunda görev aldı. 2004 yılında memuriyetten istifa ederek Azerbaycan'a gitti. Bundan sonraki hayatını orada geçirdi. Azerbaycan'da görev yaparken bir taraftan da Tanzanya'ya gidip Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı'nın oradaki hizmetlerini deruhte etti.
Ali ağabeyin vefatından sonra, çok sevdiğim ve değer verdiğim Abdülbaki amca aradı ve şunu söyledi:
-Bak şimdi muhterem hocam! Sana Ali Çınar Bey'le ilgili bir şey anlatacağım: Üstadımız Ali Çınar Bey'den daha önce de Azerbaycan'a hizmet için bazı kardeşleri göndermişti. Fakat o kardeşlerin içinden bazıları uzun süre orada hizmete devam edemedi.
Onlar bir yıl kalıp döndüklerinde Üstadımız soruyordu:
-Kardeş, Azerbaycanımızda hizmet nasıl gidiyor, ne durumda? Onlar:
-Efendim, oradaki emekler boşa gidiyor. Yapılan hizmetler verimsiz. Şöyle problem var, böyle problem var… diyerek şikayetlerini dile getiriyorlardı.
Üstadımız daha sonra Ali Çınar abiyi gönderdiler. O, Azerbaycan'da bir yıl hizmet edip döndükten sonra ise aynı suali ona da sordular:
-Ali Bey, hizmetimiz nasıl gidiyor? Onun cevabı şöyle oldu:
-Efendim, orada bulunan tüm kardeşler o kadar değerli ki hepsinin ellerini ayaklarını öpsem yine de vazifemi tam olarak yerine getirmiş olamam. Onlar her türlü iltifatın ve ikramın daha fazlasını hak ediyorlar.
Bu cevaptan ziyadesiyle memnun ve mesrur olan Üstadımız, Ali Çınar Bey'i Azerbaycan'a daimi vazifeli olarak gönderdiler.
Hâlinden de, kimseden de şikayetçi olmadı Ali abi.
Ali Çınar abi, bu hayat yolcuğunda 56 yıllık ömre çok bereketli hizmetler sığdırdı. Güzel yaşadı. Hiç incitmedi. Bazen kırıldı, üzüldü, hüzünlendi ama hiç kırmadı, üzmedi. Yük olmadı hep yük taşıdı.
Ali abi yazışmalarında 'muallimali' ismini kullandı. Muallimliği hayat boyu sürdürdü.
İslam tarihinde mektupla irşad geleneği Resûlullah (sav.) efendimize dayanır. Daha sonra bu metodu pek çok alim ve sûfi kullanmıştır. Ali abi de bu irşad metodunu telefon mesajları şeklinde çok güzel, seviyeli ve titiz bir şekilde kullandı.
Ali abinin geceleri gönderdiği kelâm-ı kibar şeklinde günlük ve haftalık mesajları eminim pek çok kişiye ulaşmıştır. Ancak titizlikle hazırlanan ve adeta 'yürek sözü' olan bu mesajları, kaybolmasın ve bir hatıra olsun diye belki kendisini tanıyamayan bir gönle daha bu vesileyle ulaşmış olur ümidiyle derledik.
Ali Çınar abimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Rabbim bizi sevdikleriyle cennette buluştursun inşallah!
Ali abinin ve tüm geçmişlerimizin ruhları için 1 Fatiha 3 İhlas…
Vahit GÖKTAŞ
15.11.2020
Seher İncileri Kitabından birkaç sayfa
"Hacca gidenler orada evin (yani beytin) sahibini arasınlar. O'nu bulduktan sonra Kâbe'yi her yerde bulabilirler.”
[Hz. Mevlâna rh]
֍
12.Haziran.2016
Aç gözün gafetten uyan
Nâdim olur nefse uyan
Bâtılı kor Hakk'ı duyan
Nic'olur hâlin ey gâfil!
[Azîz Mahmud Hüdâyî rh.]
֍
16.Haziran.2016
"Yaşadığımız şu vakit, elimizdeki tek nakdimizdir."
[Osman Nûri Topbaş]
֍
17.Haziran.2016
"Tut ki miras kaldı Ali'den sana Zülfikâr
Sende Alinin yüreği yoksa Zülfikâr neye yarar."
[Hz. Mevlâna rh]
֍
18.Haziran.2016
"Ey insan, dünyadan birbirine zıt iki ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almaya istîdatlı?
O seslerden biri Allâh'a yaklaşanların (takvâ sahiplerinin) hâli, diğeri ise aldananların (fısk u fücûra dalanların) hâlidir. Bu seslerden birini kabul ettin mi, öbürünü duymazsın bile! Çünkü seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı âdeta kör ve sağır olur.”
[Hz. Mevlâna rh]
֍
19.Haziran.2016
Taş gönülde ne biter? Dilinde ağu tüter
Nice yumşak söylese Sözü savaşa benzer!
[Yunus Emre rh]
֍
20.Haziran.2016
"Îmân gönülde kuvvetlenince, artık bütün hâdiseler âhiret ufkundan değerlendirilir. Uhrevî sıkıntılar hatıra geldikçe dünyevî hiçbir sıkıntı insanın gözünde büyümez."
[Osman Nûri Topbaş]
֍
21.Haziran.2016
"Âhiretteki ebedî saâdet düşünüldükçe fânî dünya hayatındaki zevk u safâların câzibesi gönülde sıfırlanır. İlâhî muhabbetle dolan gönüller müstesnâ bir huzur ve sükûna kavuşur."
[Osman Nûri Topbaş]
֍
22.Haziran.2016
"İmhaya çalışırlar yalnız olunca diken
Lâkin sulanır gülle beraber iken..."
֍
22.Haziran.2016
Sağı solu gözler idim
Dost yüzünü görsem deyü
Ben taşrada arar idim
Ol can içinde can imiş.
[Niyazi-i Mısrî rh]
֍
24.Haziran.2016
"Allah yolunda hizmetin yaşı yoktur. İlmi, irfânı ve kalbî kıvâmı ölçüsünde herkesin bu yolda yapabileceği farklı bir hizmet vardır."
[Osman Nûri Topbaş]
֍
25.Haziran.2016
Ömrü Allah yolunda geçmiş olan ihtiyar bir zâta:
“–Efendim, artık yaşlandınız! Ömrünüz hep Allah için hizmet gayretiyle geçti. Lütfen artık kendinizi fazla yormayınız, biraz istirahat ediniz!” denilince o ârif gönüllü zât bu suâle şu hikmetli cevapla mukâbelede bulunmuş:
“–Evlâdım! Bir düşün bakalım. Meselâ siz bir yarışa katılmış olsaydınız, hedefinize iyice yaklaştığınızda hiç yavaşlar mıydınız?”
֍
26.Haziran.2016
"Mal ile beden, kar gibi erir, gider. Fakat onlar, Allah yolunda harcanırsa, Allah onlara alıcı olur. Kur'ân'da; «Allah, cennet karşılığında mü'minler-den canlarını ve mallarını satın aldı...» (Tevbe, 111) buyrulmuştur.”
[Hz. Mevlâna rh]
֍
27.Haziran.2016
"Allah bütün iyilik ve güzellikleri bir evde toplamış ve Hz. Peygamber (s.)'e tâbi olmayı da o evin anahtarı yapmıştır."
[İbn Atâullah el-İskenderî rh]
֍
28.Haziran.2016
Bir misafirhanedir dünyayı dûn
Anda bir kâşanede, viranede
Bir onulmaz çaresiz sevdadayım
Hane yaptırdım misafirhanede!..
֍
29.Haziran.2016
"Kimsenin sahip olduğu günahtan daha fazla günaha ihtiyacı yoktur."
֍
30.Haziran.2016
"Allah'a yemin ederim ki, senin asıl ömrün; doğduğun günden beri olan süre değil; bilakis Allah'ı tanıyıp bildiğin günden beri geçen süredir."
[İbn-i Atâullah el-İskenderi rh]
֍
01.Temmuz.2016
"Selef-i sâlihîn, Cenâb-ı Hakk'a, altı ay kendilerini Ramazan'a ulaştırması için duâ ederlerdi. Geri kalan altı ayda da idrâk ettikleri Ramazân'ı kabul buyurması için duâ ederlerdi.”
[Muallâ bin Fadl rh]
֍
02.Temmuz.2016
"Allahım! Sen AFÜVV'sün, afı seversin. Bizleri de afet!"
AMİN!
Gecemiz mübarek olsun efendim. Muhabbetle
֍
03.Temmuz.2016
"Hakiki zenginlik mal çokluğu ile değil gönül tokluğu iledir."
[Osman Nûri Topbaş]
֍
04.Temmuz.2016
Bu dünya dediğin bir sınık yaydır
Evveli toy düğün, ahiri yaydır
Dört kapılı ulu hoş bir saraydır
Konan göçer imiş, kalan eylenmez
[Pir Sultan Abdal]
֍