Ben kaç kişiyim?

Ben kaç kişiyim?

Başlığı okuyan iyi niyetli okuyucular, “Acaba bir tashih hatası mı olmuş, yoksa gözden mi kaçmış?” diye düşünenleriniz olacaktır. Daha insafsız olanlar da “Amma da saçmalamış ha!”deyip güleceklerdir. Bu tip tepkilerle karşılaşabileceğimi tahmin etmediğimi sanmayınız lütfen. Bu soruyu size bilinçli bir şekilde soruyorum. Belki şimdiye kadar hiç aklınıza gelmediğini sandığım bir konuda sizleri az da olsa düşündürmek için böyle bir başlık attım yazıma.

Evet, birçok kimseye saçma gelebilecek bu soruya cevap verenler çıkmış zaman içinde. Hallac-ı Mansur'un cevabı darağacına gönderilmek olmuş. Beyazıt Bistami “Kendimi tenzih ederim” dediğinde de çevresindekiler ciddiye almamışlar. Bu soruya cevap vermeye kalkışanların sonu ya darağacı olmuş ya da divânelik.

Çok severek dinlediğimiz Yunus Emre bir ilahisinde şöyle buyuruyor.

Beni bende demen, ben, ben değilim

Bir başka ben vardır benden içeri

Acaba Yunus Emre “Beni bende demen, ben, ben değilim” derken içinde gizlenmiş bir başka yaratık olduğunu mu kastediyordu? Yoksa, ey insanlar ben sizin gördüğünüz, hırka içindeki elli ayaklı Yunus değilim. Benim içimde bir başka Yunus daha var. Benden dinlediğiniz o güzel ilahileri söyleyen o. Beni diyar diyar gezdiren o. Beni benden geçiren o. Bende, benden eser bırakmayan da o. Beni bazen aranızdan alıp götüren ve maddeten aranızda olsam da manen aranızdan uzaklaştıran da o. Hâsılı beni sizlerden farklı kılan, beni ben yapan işte o içimdeki ben.

Peki kimdir içimizdeki ben? Hiç içimizde bir ben daha olabileceğini düşündünüz mü? Onunla tanışmayı, konuşmayı, dertleşmeyi, hesaplaşmayı ve savaşmayı, evet savaşıp ona mağlup olmayı becerebildiniz mi? Dışınızdaki beni ortadan kaldırmayı denediniz mi? İçinizdeki beni ortaya çıkarmak için dışınızdaki ben elbisesini çıkarmaya çalıştınız mı? Bu elbiseyi çıkarmayı küçük görmeyin. Savaşların en büyüğü içimizdeki “ben”i örten elbiseden kurtulmak için yapılan savaştır.

İçimizdeki beni ortaya çıkarmak ve dışımızdaki ben elbisesinden kurtulmak ve benlerimizi bire indirmek bu kadar önemli mi, diye soracak olanlarınız olabilir. Evet, önemli. Hem de çok önemli. Belki de dünyanın en önemli işi. İkilikten kurtulmak, bir olmak hayatın gayesi. İkilikte şirk var, birlikte ise tevhîd var. Eğer “ben” tek olursa dünyanız de tek olur, Tanrı'nız da tek olur. Yeryüzünün ve gökyüzünün bütün ordularıyla sonsuza değin barış içinde yaşarsınız. Ama “ben” çok olursa dünyanız da çok olur, Tanrı'nız da çok olur. Allah'ın sınırsız dünyasındaki bütün yaratıklarla sonsuza değin kavga içinde yaşarsınız. İçinizdeki “ben” ile birleşmediğiniz müddetçe konuştuklarınız hep anlaşılmaz olur ve hayatınız da hep kavga ile geçer.

Herkes görünen “ben”inden kurtulmaya ve görünmeyen “ben”ini tanımaya çalışmalı. Çünkü ben'ini tanıyan her şeyi tanır. İçinizdeki “ben”i tanıdığında Yunus'u söyleten “ben”i de tanımış olacaksınız, burada saymakla bitiremeyeceğimiz nice Allah dostunu da.

 

 igulec@sakarya.edu.tr

Yazar: İsmail GÜLEÇ
http://akademik.semazen.net/ sitesinden 21.11.2024 tarihinde yazdırılmıştır.