Başından Büyük İş Görmeye Kalkışan...

Başından Büyük İş Görmeye Kalkışan...

 

Hz. Mevlana; mürşid kitap olan Mesnevi'sinde (2.cilt,3472. beyit vd.) fare ile devenin hikayesinden bahseder.

 

Burada fare; başından büyük işler görmeye kalkışan, kendini başkalarından üstün gören, böbürlenen bir kişiyi; deve ise sabırlı, tecrübeli, olgun bir insanı göstermektedir.

 

Ehlullah; Hz. Mevlana'nın hikayeyi anlattıktan sonra, hikayeden bir takım fikirler, duygular çıkarmakta olduğunu ve bu münasebetle söylenen mübarek beyitlerin herbirinin, bir irfan deryası olduğunu belirtir.

 

Bir fare bir devenin yularını eline alıp kibirlenerek “Durma yürü!” dedi.

Deve, uysal tabiatı üzre yürümeğe başladı. Fare de kendini pehlivan sandı.

Farenin bu düşüncesi deveye aksetti. “Sabret, şimdi ne olduğunu görürsün” dedi.

Nihayet ancak bir filin geçebileceği büyük bir nehre geldiler.

Fare orada durdu, sanki kurudu kaldı. Deve, “Ey şamatacı arkadaşım!”

“Neden durdun, neye şaşırdın? Himmet ayağını yiğitçesine nehre bas, yürü!”

“Sen kılavuzum, öncümsün. Yolda kalma, haydi hızlı hızlı yürü” dedi.

 Fare de “Ya nehrin suyu derinse, ey yoldaş! Batıp boğulmaktan korkarım” diye cevap verdi.

 Deve, “Ben suyu bir kontrol edeyim” diyerek hemen yürüdü, suya ayağını attı.

Ve “Su dize kadar; ey fare! Niçin şaşırdın? Aklın başından gitti” dedi.

Fare dedi ki, “Bana ejderha olan sana karınca gibi gelir. İki diz arasındaki fark açıkça belli.”

“Eğer su senin dizine kadarsa benim başımı yüz arşın geçer.”

Deve, “Öyleyse bir daha böyle küstahlık etme. Yoksa sonra çok sıkıntı çekersin.”

“Kendin gibi farelere karşı kibirlen. Deve ile fare arasında hiçbir alaka yoktur” dedi.

Fare, “Tevbe ettim. Allah için bu sudan geçmeye bana yol göster” deyince;

Deve acıyıp, “Haydi hörgücüme sıçra,”

“Suları geçmek bana aittir. Senin bin mislin de olsa endişe etmem” dedi.

 

Ve devamında Hz. Mevlana; irşad eden şu beyitleri buyuruyor:

Madem ki peygamber değilsin yola koyul, yürü, ta ki bir gün kuyudan kurtulup bir makama erişebilesin.

Padişah olmadığına göre tâbi ol, gemiciye kıyıdan bak.

Sanatında ustalaşmadan dükkân açma. Önce bir ustaya hizmet et, sıkılma.

Hür olmayan için kulluk iyidir. Atlas olmazsa da yamalı hırka giyin.

“Susun, dinleyin” emrini duy da sus. Tanrı'nın dili değilsin, öyle ise kulak ol.

Söyleyeceğin sözü suâl şeklinde söyle; padişahlarla acz ile konuş.

Kibir ve kin önce şehvetten oldu. Senin ise şehvet en sağlam tarafındır.

Kötü huy vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelirse, nasihat edene kızarsın.

Faraza toprak yemek âdetin olsa seni bundan vazgeçirmek isteyene düşman kesilirsin.

Putperest putları ta'ziz eder, onları kırana düşman olur.

Şeytan, kibir ve gururu huy edindiğinden Adem'i kendinden aşağı gördü de;

“Benden başka mesut, bahtı yüce kim var? Benim gibi birisi ona secde eder mi?” dedi.

Büyüklük ruha zehirdir. Meğer ki o ruhun, yokluk panzehirinden nasibi olsun.

Dağ yılanla dolu olsa da korkma, zehirlenmez, onun içinde panzehir yeri vardır.

Büyüklük beyninle arkadaş, ona musahib olursa, kafanı kıracak olan ezeli düşmanın olur.

Birisi senin tabiatına zıd olsa onun her işi sana ağır gelir ve kinlenirsin.

“Mizacımın aksini arzu ediyor, gönlü beni kendi tabiatına uydurmak istiyor” dersin.

O kötü huy içinde yerleşip kuvvetlenmiş olmasa zıddına ebediyen kızıp kinlenmez.

Kötü huyu kuvvetlenmemiş adamı tabiatının aksi olan şey kızdırmaz.

O tabiatına muhalif olanın yüzüne güler, onun kalbine girer.

Kötü huy onda kuvvetlenmiş değildir. Şehvet karıncası alışkanlıkla yılan haline gelir.

Şehvet yılanını öldür de kurtul. Yoksa yılanı ejderha olmuş görürsün.

Lakin herkes yılanını karınca zanneder. Git, onu bir gönül ehlinden sor.

Bakır, altın olmadan bakırlığını anlamaz. Fakir gönül müflisliğini nasıl bilsin.

Bakır gibi iksire hizmet et, ey gönül! Sevgilinin cevrini çek.

O sevgili kimdir? Gece ve gündüz gibi cihandan müteesir olan gönül ehli değil mi?

Tanrı kullarının aybını söyleme; padişahı hırsızlıkla itham etme.

                                                                                                                             

Hakikatın safasına ulaşabilme duasıyla...

 

 

Yazar: Filiz Konca
http://akademik.semazen.net/ sitesinden 21.11.2024 tarihinde yazdırılmıştır.