Hz. Mevlana'nın mürşit kitap olan Mesnevi'sinde, içerisinde pek çok hikmetler içeren şöyle bir hikâye anlatır:
“Hakim-i Gaznevi buyurmuştur ki;
Tayla anası beraber su içerlerken, seyisler, onlar suya meyletsinler diye, ıslık çalarlardı. Tay, bu ıslığı duyunca ürküp su içmedi.
Anası, “Ey tay! Niçin sudan korkup içmiyorsun?” diye sorunca o,
“Bu güruh ıslık çalıyor, sesleri ürkmeme sebep oldu. Kendimden geçip kalbim titredi. Korkum onların hep birlikte bağırmalarındandır.” Dedi.
Anası da:
“Cihan bu karar üzredir. Yeryüzünde herkes bir iş yapar. Sen de ey akıllı yavrum! İşine bak. Sakalını yolunmadan önce bağla. Vakit dar, su akıp gidiyor. Ayrılıktan evvel canını doyur. Ab-ı hayatla dolu olan ırmaktan iç. O suyla senden bitkiler bitsin.”
Velilerin sözleri ab-ı hayattır. Ey gafil susuz! Haydi gel. Suyu görmüyorsan da bari körler gibi testini ırmağa daldır. Madem ırmakta suyun mevcut olduğunu işittin, köre, taklitle iş yapmak caizdir.
Testini ırmağa daldır, o zaman onun ağırlaştığını görürsün. Ağırlaştığını görünce inanırsın. Gönül de kuru taklitten kurtulur. Kör, ırmağın suyunu açıkça görmezse de testinin ağırlaşmasından onun su olduğunu anlar. Çünkü testi, ırmaktan suyla dolup hafifken ağırlaştı.
Önce her rüzgar, beni alıp götürdü, artık gönül cömert suya ulaştı, götüremez.
Sefih kimseler, heveslerine mağlup olurlar. Çünkü onlarının kuvvetlerinin temkini yoktur.
Şerli kimseler lengersiz (çapa) gemi gibidirler. Zararlı rüzgarlardan tehlikeye düşerler. İnsan, akıllılar lengeri ile emniyet bulur. Hemen bir akıl lengeri dilen!
Akıllılar, kerem denizinin inci hazinesinden aklın yardımını alırlar. Bu yardımlarla gönül, hünerler kazanır. Gönülden de gözler aydınlanır. Zira nur, göze gönülden gelir. Nursuz gönül, şer yuvasıdır. Akıl, gönlü nurlandırırsa, gözler de gönülden nurlanır. Gönle gelen vahyi, doğru sözlülüğü, gökten inen mübarek su bil!
Tay gibi bizde ırmaktan su içip kınayıcı vesveseciden yana bakmayız.
Enbiyanın izinde yol al. Halkın kınaması heva ve hevestir, aldırma!
Hak yolunun erleri, köpek havlamalarıyla yollarından geri kalmazlar.” (3.cilt, beyit:4333 vd.)
Ehlullah bu hikayeyi şöyle açıklar:
“Burada geçen “tay”dan maksat; Hakk yoluna yeni düşmüş derviştir. Ana kısrak da; mürşidi göstermektedir. Allah"ın kelamına, velilerin sözlerine itiraz edenler, aklı ermeyen kişilerdir. Mürşid dervişine diyor ki: “Gönlünün yeşermesi, orada iman ve aşk çiçeklerinin açması için, Allah"ın ve velilerin ab-ı hayat olan sözlerine kulak ver.”
Hz. Mevlana velilerin sözlerini ab-ı hayata, kendilerini de içinde ab-ı hayat akan dereye benzetmektedir. Burada buyuruyor ki; “Ey gafil, mademki velilerin deresinde su olduğunu işittin; göremezsen bile körler gibi testini getir, dereye daldır. Su bulunduğunu, testinin dolup ağırlaşmasından anlarsın.”