Mevlana"nın Eserlerinde Bir “İnsan-ı Kâmil” Örneği Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)
Mevlana Celaleddin"in hayat hikayesi ve eserleri, onun Hz. Muhammet"e, bütün romantik özlemlerin ve övgülerin ötesinde büyük bir aşk ve bağlılıkla bağlı olduğunu açıkça göstermektedir. Mevlana"ya göre Hz. Muhammet adı İslâm inancının temel taşıdır. Gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin varlığı gerçekte onun adında ve varlığında gizlenmiştir.
نام احمد نام جمله انبیاست چونکه صد آمد نود هم پیش ماست
“Ahmed"in adı bütün Peygamberlerin adıdır. Yüz elimizde olunca doksan da bizde demektir(1).”
Onun adı insanlığın en büyük yardımcısıdır. Onun nuru insanlığın en büyük koruyucusudur.
نامِ احمد این چنین یاری کند تا که نورش چون نگهداری کند
نامِ احمد چون حصاری شد حصین تا چه باشد ذاتِ آن روحُالامین
“Ahmed"in adı böyle yardım ederse acaba nuru nasıl korur?
Ahmed"in adı sağlam bir kale olunca o emin ruhun zatı, ne olur?(2)”
Bir olan Allah"ın adına sarılmakla Ahmed"e sarılmak aynı şeydir. Çünkü Ahad"a ancak Ahmed vasıtasıyla gidilebilir.
دست را اندر احد و احمد بزن ای برادر وا ره از بُوجَهلِ تن
“Ahad ve Ahmed"e yapış, ey kardeş, ten Ebu Cehl"inden kurtul(3).”
Muhammetsiz bir İslâm düşünülemeyeceği gibi Muhammetsiz bir Mevlana da düşünülemez. Nitekim zaman zaman çeşitli mahfillerde takdim edilmek istenilenin aksine böyle bir Mevlana yoktur. İslam inancının, medeniyetinin ve kültürünün en yüksek ürünlerinden birisi olan Mevlana, kendi çağında nebevî sünnetin en önemli temsilcilerinden birisi olmuştur. Eserlerindeki üslup ve tebliğ yöntemi, tıpkı Hz. Muhammet"in yaptığı gibi insanları yumuşaklık ve hikmetle hakka ve hakikate çağırma esasına dayalıdır.
Çağımızda Peygamber"e bir posta güvercini gözüyle bakan kimi sakat anlayışların aksine, yaygın İslam inancına, özellikle de tasavvufî görüşe göre Hz. Muhammet “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” sırrının mutlak mazharı ve tecellisidir. Kuran-ı Kerim"de âlemlere rahmet olarak övülen, uyarıcı ve müjdeci olarak vasıflandırılan Hz. Muhammet, dünyaya geliş sebebi kemale ermek olan insanoğlunun tek ve gerçek önderi, örneği ve modelidir. Tasavvufî tabirle insan-ı kâmil, bugünün diliyle ideal insandır.
O öyle kâmil bir insandır ki meleklerin akıl kanatlarının yandığı yere, sidre-i müntehaya dek gitmiştir.
احمد ار بگْشاید آن پرِّ جلیل تا ابد بیهوش مانَد جبرئیل
“Hazret-i Ahmed, eğer o ulu ve yüce kanadını açarsa Cebrail, ebedî olarak kendisinden geçip gider.(4)”
İşte sıradan insanların anlayamadığı şey budur: Hz. Muhammet"in cismani hayatı ile manevi hayatı arasındaki fark. Birisi ne denli yoksulsa öteki o denli zengindir.
Mevlana eserlerinde, ayağı yere basan yoksul Muhammet ile göklere ağan ve yücelerde seyreden manalar zengini Muhammet"i fevkalade güzel anlatmıştır(5). Ona göre peygamberi seven Allah" ı sever; peygamberi bilen Allah"ı bilir; peygambere gelen Allah"a gelir. Onun kâmil nazarı ve nuru varlık âlemindeki en güçlü nurdur.
Hz. Muhammet"i varlık âlemindeki yegâne kâmil insan olarak takdim eden Mevlâna, başka çağlarda ortaya çıkan kâmil insan veya insanların, peygamberin sahip olduğu sıfatlardan sadece bir kısmına mazhar olmuş kişiler olduğunu bildirir. Genel olarak mutasavvıflar her devirde Muhammedî nuru temsil eden kâmil insan veya insanlar bulunduğunu kabul ederler. Tasavvuf dilinde “Nur-i Muhammedî, hakikat-i Muhammediyye, mir"at-ı Hak, hakikatü"l-hakayık, sırr-ı a"zam, bahr-i muhit” gibi isimlerle adlandırılan bu nur, yeryüzünde Allah"ın halifesi olan Ademoğluna, onlar arasında da hususi olarak Hz. Muhammet"e bahşedilmiştir.
Hz. Muhammet beşerî özelliklerinin yanı sıra, günahlardan ve suçlardan arındırılmış, Rabbinin koruması altına alınmıştır. Kuran"daki ifadeyle sinesi genişletilmiş, sırtındaki yük alınmış ve adı âlemlerde yüceltilmiştir(6). “Ey inananlar Allah ve melekleri Peygamber"e salat ve selam ederler, öyleyse siz de ona salat ve selam edin(7)” ihsanına erişmiştir.
Hz. Muhammet insanlığı kemale erdirmek maksadıyla gönderilmiş son peygamberdir. O, bu kemal yolunun önderi, imamı, örneği, modeli, kılavuzu, kısacası her şeyidir. Allah"ın insanlığa gönderdiği bütün nebilerin ruhu son tecellisini onda bulmuştur. Dolayısıyla insanî bilginin ve irfanî hikmetin ana kaynağı peygamberdir. Çünkü o Kuran"ın tabiriyle hevâ ve hevesinden konuşmaz(8) ve müminler için en güzel örnektir. Bu bakımdan her Müslüman"ın aslî görevi bu insan-ı kâmili, yani peygamberi kendisine örmek alarak mutlak hakikate yani Allah"a doğru ilerlemek ve kemal mertebesine ermektir.
Allah"ın adıyla birlikte başka hiçbir varlığın adının anılması caiz değilken, Muhammet"in adı İslam inancının temeli olan kelime-i şehadette Allah"ın adıyla yan yana anılır. Bundan ötürü “Muhammet Allah"ın kulu ve elçisidir” demeden “Allah"tan başka ilah yoktur” sözünü tasdik etmek imkânsızdır. Çünkü peygambere inanmayan vahye, vahye inanmayan meleklere, öte dünyaya ve Allah"a inanamaz. Bu yüzden Allah"a iman hususunda peygamberlik müessesi son derece önemlidir ve Hz. Muhammet peygamberler zincirinin son halkasıdır. Hz. Muhammet"in adı kıyamete dek anılacak ve mana âlemindeki hükümranlığı ebediyete dek sürecektir.
از درم ها نام شاهان بر کنند نام احمد تا ابد بر می زنند
“Paraların üstünden padişahların adını kazırlar, ama Ahmed"in adını sonsuza dek dile getirirler(9).”
سکّۀ شاهان همی گردد دگر سکّۀ احمد ببین تا مستقر
“Padişahların paraları değişir durur, fakat Ahmed"in parası kıyamete dek sürer gider(10).” Gerçekten de tarih boyunca bütün padişahların, sultanların, hükümdarların, yöneticilerin, mal mülk sahiplerinin adları gelip geçmiş Muhammet"in adı ise günde beş vakit okunan ezanlarla ölümsüzleşmiştir.
Mevlana"nın Hz. Muhammet"i anlamadaki ve anlatmadaki derinliği gerçekten hayret vericidir. Onun önümüze açtığı pencereler pek çok noktada peygamberle ilgili algılarımıza ve anlayışlarımıza yeni yönler verir. O, Peygamber"i anlatırken, her zaman yaptığı gibi, suretlerden manalara ulaşmayı başarmış, kabukları kırıp özlerin tadına varmayı bilmiştir. Tek başına giriştiği mücadeleyi milyonlarca insanı Müslüman ederek başarıyla tamamlayan Hz. Muhammet"in Allah"ı bilmek, tanımak ve sevmek konusundaki hadislerini tam bir vukufiyetle açıklamıştır
Mevlana, bu büyük ihsana ermiş olan Peygamber"i meşhur rubaisinde şöyle över.
من بندۀ قرآنم اگر جان دارم من خاک ره محمد مختارم
اگر نقل کند جزین کس از گفتارم بیزارم ازو وزان سخن بیزارم(11)
“Bu canım var oldukça ben Kuran"a tutsağım, seçilmiş Muhammed"in yolundaki toprağım.
Kim bu sözden başkasını naklederse benden, hem onu söyleyenden hem o sözden uzağım.”
Peygambere ve onun yoluna bağlılığını bu sözlerle ifade eden Mevlana"ya göre insanın dünya ve ahiret saadetine ermesi için hesapçı aklı Muhammed"in önünde kurban etmesi gerekir. Çünkü nebilerin ve resullerin işleri göklerin ve yıldızların ötesinde bir yerlerden kendilerine yaptırılmaktadır.
عقل قربان کن به پیش مصطفی حسبی الله گو که الله ام کفی
“Aklı Mustafa"nın önünde kurban et. Hasbiyallah de yani Tanrım bana yeter(12).”
عقلِ احمد از کسی پنهان نشد روحِ وحیش مُدْرَکِ هر جان نشد
“Ahmed"in aklı kimseden gizli değildir; fakat vahiy ruhunu her can anlayamadı(13)”
کار و بار انبیا و مرسلون هست از افلاک و اختران برون
“Peygamberle Tanrı resullerinin işleri güçleri, göklerden de dışarıdır, yıldızlardan da(14).”
Sonuç olarak diyebiliriz ki Mevlana"yı doğru anlamak ve anlatmak için Hz. Muhammet"in suretini ve siretini doğru anlamak kaçınılmazdır. Çünkü Mevlana"nın evrensel mesajı ve öğretisi, aslında Hz. Muhammed"in evrensel mesajının ve öğretisinin 13. yüzyıldaki anlatımından ibarettir. Bu bakımdan, son zamanlarda kimilerinin yapmağa çalıştığı gibi Muhammetsiz bir Mevlana tasavvur etmek sadece boş bir çabadan ibarettir. Muhammetsiz, İslamsız, dinler üstü bir Mevlana yaratma ve yaşatma çabaları olsa olsa oryantal bir yaklaşımın ürünüdür.
Çünkü Mevlana"ya göre Hz. Muhammet:
1. Yeryüzünde Allah"ın aynasıdır. O"ndan tecelli eden bütün nurlar ve hakikatler Hz. Muhammet"in hamurunda kâmil bir surette bulunmaktadır.
2. Hz. Muhammet âlemin ruhudur (can-i cihan).
3. Hz. Muhammet âlemin nurudur.
4. Hz. Muhammet Allah"ın bütün isim ve sıfatlarının mazharıdır.
5. Hz. Muhammet yaratılışın sırrıdır.
6. Hz. Muhammet Allah ahlakının yeryüzündeki mücessem şeklidir.
7. Hz. Muhammet sureti ve manası itibarıyla âlemdeki yegane kâmil insandır. Sadece suret olarak insan olmak yetmez; öyle olsaydı Ahmed ile Ebu Cehil bir olurdu.
گر به صورت آدمی انسان بُدی احمد و بُوجَهل خود یکسان بُدی
“Eğer insan suretle olsaydı, Ahmed ile Ebu Cehil müsavi olurdu(15).”
* Doç. Dr. Derya Örs: Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
1 Mevlana, Mesnevi, çev. Veled Çelebi İzbudak, İstanbul 1988, C. 1, s. 89.
2 Mesnevi, C. 1, s. 58.
3 Mesnevi, C. 1, s. 62.
4 Mesnevi, C. 4, s. 304.
5 Mesnevi"de geçen Hz. Peygamber"le ilgili bütün hikayelerin ve konuların ayrıntılı değerlendirmesi için şu çalışmaya bkz. Kâdir-i Fâzılî, Peyâmber-i Ekrem der Mesnevi-yi Mevlevî, Tahran 1385/2006.
6 İnşirah suresi, 94/1-4.
7 Ahzab suresi, 33/56.
8 Necm suresi, 53/3.
9 Mesnevi, C. 1, s. 89.
10 Mesnevi, C. 4, s. 230.
11 Mevlana, Kulliyyât-i Divan-i Şems, nşr. Bediuzzamân-i Furûzânfer, İntişarat-i Rebi, Tahran 1374/1995, s. 1387.
12 Mesnevi, C. 4, s. 115.
13 Mesnevi, C. 2, s. 250.
14 Mesnevi, C. 6, s. 273.
15 Mesnevi, C. 1, s. 82.