GÜMÜŞ ŞEBEKE
Dr. Erdoğan EROL*
Sizlere önce, kısa olarak çizimler ve fotoğraflar eşliğinde anlatacağım, sonra da transkripsiyonunu ve Türkçe açıklamalarını beyit beyit vereceğim, üzerinde Kıt"a-i Kebîre"nin de yer aldığı Gümüş Şebeke (Resim 1), literatürde Gümüş Kapı, Gümüş Eşik, Sim Pâye, Gümüş Eşik ve Şebeke ve Gümüş Şebeke olarak geçmektedir. Biz bu tanımlardan Gümüş Şebeke"yi yazımıza başlık olarak seçtik. Zira, aşağıda detaylarını okuyacağınız yazımızın, Gümüş Eşik"le alakası yoktur. Gümüş Kapı denilince de, müzede Tilâvet Odası ile Huzur-ı Pîr bölümleri arasında yer alan, Sokullu Mehmet Paşa"nın oğlu Hasan Paşa tarafından hediye edilen Gümüş Kapı akla geldiğinden, karışıklığa fırsat vermemek için biz bu bölümde yer alan eşik, kapı ve kafesten oluşan bütüne şebeke demeyi daha uygun bulduk. Şebekenin içinde aynı zamanda kapı görevini yapan bir bölüm de vardır. Ancak kapı yalnız değil, şebeke içerisinde yer alan bir bölümdür.
Resim 1: Gümüş Şebeke"nin genel görünümü.
Gümüş Şebeke üç panodan oluşmaktadır. Panolar birbirine üç adet baba ile bağlanmaktadır. Babaların üst kısımları palmet şeklindedir (Resim 2). Pano-lar babalara iki taraflarından, üzerlerinde başları kabara şekilli sekizer adet sarı pirinçten çivileri olan, ikişer adet pirinç levhayla bağlanmışlardır. Yalnızca üçüncü pano –ki bu aynı zamanda kapıdır- bir tarafından palmet şekilli panoya, üzerinde yine kabara şekilli sarı pirinç çivileri bulunan, aynı zamanda kapının açılıp kapanmasını sağlayan üç adet menteşeyle bağlanmıştır. Kapının bir tarafında yine palmet şekilli mermer şebekenin babası vardır (Resim3).
Çizim 1: Gümüş Şebeke"nin ölçekli çizimi.
Resim 2: Gümüş Şebeke"nin palmet şekilli babası.
Resim 3: Mermer Şebeke"nin palmet şekilli babası.
Kapının hemen yanındaki mermer şebekenin de benzer babası vardır. Gümüş Şebeke"nin babalarının örneği de bu mermer şebekenin babası olmalıdır. Eğer bu mermer şebeke daha önceden burada olmasaydı, buraya yani kapı-nın karşısına da bir adet gümüş palmet şekilli baba yapılması gerekirdi. Zaten, Gümüş Şebeke"nin babalarının modeli ile mermer şebekenin babalarının modeli ve ölçüleri hemen hemen aynıdır.
1. Panoda yüksekliği 70 cm, eni 50 cm, kalınlığı 3 cm olan ve etrafı 5 cm eninde gümüş dikmelerle çerçevelenmiş bir adet kafes modelli pano vardır. Panoların içinde yer alan kafes şekillerini oluşturan çubuklar gümüştendir. Çubuklar, 1cm çapındaki gümüş çubukların dikine ortadan ikiye ayrılmasıyla elde edilmiştir. Bu çubukların kavisli kısımları dışa, düzgün kısımları ise birbirinin üzerine getirilerek, yine gümüş çivilerle perçinlenmiş ve kafes modeli oluşturulmuştur.
2. panoda yine 1. panodaki ölçülerde üç adet kafes modelli pano vardır.
3. panonun eni ve yüksekliği de aynıdır. Şebekede yer alan kapı da buradadır. Panonun yüksekliği 112 cm, eni 89 cm, kalınlığı ise 3 cm"dir. Panonun üst kısmında, eni 89 cm, yüksekliği 39,5 cm olan bir üçgen alınlık yer almaktadır. Bu panonun alt kısmı, yani kapısı, yine diğer kafes modelli panolarda oldu-ğu gibidir. Bu bölüm 72,5 cm yüksekliğinde ve 89 cm eninde olup, iki kafes modelli panodan oluşmaktadır.
Kapının üstünde yer alan üçgen alınlık ise önce, 11 dikey sütuna bölünmüş, sonra birincisi bir adet, ikincisi iki adet, üçüncüsü beş adet, dördüncüsü yedi adet, beşincisi dokuz adet, altıncısı on adet, yedincisi on adet, sekizincisi dokuz adet, dokuzuncusu yedi adet, onuncusu beş adet, onbirincisi iki adet olmak üzere enine çizgilerle bölünmüştür. Kalın dikey ve ince yatay çizgilerle elde edilen 7x2,5 cm"lik dikdörtgen şekilli bölümlerin her birine Kıt"a-i Kebîre"nin bir beyti Rik"a hattıyla yazılmıştır (Resim 4).
Resim 4: Kapının üstünde yer alan üçgen alınlık ve Kıt"a-i Kebîre"nin beyitleri.
6. ve 7. sütunların üzerinde kalan üçgen şeklindeki 17x3,5 cm"lik panoya “Kelime-i Şâhâdet” yazılmıştır. Üçgen panonun en üzerindeki 9 cm yüksekliğindeki palmet şekilli bölüme ise “Allah” yazılmıştır.
Resim 5: Kapı üzerinde yer alan üçgen alınlığın arka yüzünde yer alan şemse motifleri.
Üçgen şekilli bu panoda yer alan beyitlerin araları yazıyı engellemeyecek şekilde yaprak ve çiçek motifleriyle bezenmiştir. Kapının üzerindeki üçgen panonun arka yüzüyle (Resim 5), şebekede yer alan üç babanın ve şebekenin diğer panolarının çerçevelerinin ön ve arka yüzeylerinin tamamı içleri yaprak ve çiçek motifleriyle bezenmiş, küçüklü büyüklü şemse modellerine yer verilmiştir.
Kıt"a-i Kebîre"nin Transkripsiyonu
Allah
Lâ ilâhe illâllah Muhammedür Rasülullâh
1- Şâh-ı Cemşîd-haşem husrev-i horşîd- alem
Dâver-i taht-ı âkalîm-i cihân-ârâyî
2- Tâc-bahşende-i her şâh-ı diyâr-ı İslâm
Tâc-hâhende-i her memleket-i Tersâyî
3- Râyet-efrâz-ı meyâdîn-i memâlik-gîrî
Meş"al-efrüz-ı serâ-perde-i mülk-ârâyî
4- Âsmân-mertebe Sultân Muhammed Han kim
Bende etti nice İskender ile Dârâyı
5- Ol ki bâzü-yı cihân-gîrî ile kıldı esîr
Pâdşâhân-ı cihân-dâr-ı atâ-bahşâyı
6- Niyyet etti ki kıla kâfir-i bî dîne gazâ
İrgüre çarh-ı berîne alem-i bâlâyı
7- Diledi kim ide küffâr ile ceng ü peykâr
Tuta âvâz-ı gazâ bu felek-i mînâyı
8- Ele alup sala şemşîr-i gazâyı tâ kim
Göstere kâfir-i bî dîne yed-i beyzâyî
9- Etti pes kahr-ı adü niyyetine gerdün-sây
Mehçe-i râyet-i mansür-ı cihân-ârâyı
10- Oldu beylerbeyiler dahi gazâya me" mür
Diktiler her birisi râyet-i gerdün -sâyı
11- Cümleden birisi ol sâhib-i hulk u Mahmüd
Vüzerâ zümresinin âsaf-ı sâhib-râyı
12- Ol ki nâmı gibi evsâf-ı şerîfi Mahmüd
Âsaf-ı pâdşeh-i memleket-i Dârâyı
13- Mîr-i mîrânı idi Mar"aş"ın ol esnâda
Adl ile kendüye kul itmiş idi dünyâyı
14- Sefere azim olup etti gönülden tasmîm
Ki ziyâret kıla bu türbet-i rûh-efzâyı
15- Kuhl ide çeşm-i cihân-bînine rağbetler ile
Hâk-i pây-i harem-i Hazret-i Mevlânâ"yi
16- Yüzünü sürdü gubâr-ı der-i Mevlânâ"yâ
Eyledi geldi ziyâret bu mübârek câyı
17- Sıdk ile rûh-ı şerîfinden idüp istimdâd
Dedi ey cennet-i a"lâda kılan me"vâyı
18- Halkı teşne idüp ittüren âheng-i nevâ
Salan âfâka semâ" ile sadâ-yı nâyı
19- Ahdım olsun ki eğer Hazret-i Şah-ı Cem-câh
Feth idüp mülket küffârı kırup a"dâyı
20- Tahtına devlet ü ikbâl ile mansür gelüp
Lutf ile emrine mahkûm kıla dünyâyı
21- Ben dahi dahil olursam vüzerâ zümresine
Der-i devlette bulup mertebe-i ( ulyâyı
22- Harcedüp demâr-ı mülküm bezl kılup makdürum
Simden eyliyeyin bu kafes-i zîbâyı
23- Niyyetin muhkem idüp kıldı tevekkül Hakk"a
Etti rehber kerem-i Hâlik-i bi-hemtâyı
24- Nâgehân Hazret-i Belkıys-i zâman Meryem-i ahd
Ki ana virdi Hudâ mertebe-i ulyâyı
25- Hazret-i Vâlide Sultan gül-i bâğ-ı ismet
Duydu çün niyyet-i Paşa-yi mübârek-câyı
26- Hayr-hâh olduğunu bildi şeh-i devrâna
Güş idüp hayli pesend eyledi bu ma"nâyı
27- Zimmet-i himmetine vâcib ü lâzım gördü
Ki vezîr eyleye gayriler ile Paşa"yı
28-Hamdü lillâh ki bulup cümle murâdâta vusül
Etti sîmîn kafes-i merkad-i Mevlânâ"yı
29- Barekallâh zihî sîm kafes kim göricek
Etdi âlüfte nice tutî-i şekker-hâyı
30- Kafese koydu tutup murg-ı nevâyı derler
Seyredenler göricek bu kafes-i ra"nâyı
31- Bülbülân-ı çemen kuds olup meftünu
İrgürürler göğe feryâd ile vâveylâyı
32- Didi târihîni Mânî-i şikeste-hâtır
Sîm kıldın kafes-i merkad-i Mevlânâ"yı
Temmet bi avnillâhi te'âlâ
Sene sitte ve elf (1006) Meşşakkahu el-fakir Mirzâ Alî
Amele-i kalem-kâr İlyâs
Gümüş Şebeke"nin Üzerinde Yazılı Olan Kıt"a-i Kebîre"nin Türkçe Açıklaması
1- Yücelikte Cemşid mertebesinde ve bayrağı güneş olan padişah. Dünyanın iklimlerinin tahtını bezeyen padişah.
2- Her müslüman diyarının şahına taç bağışlayan (Saltanat Veren), her hristiyan memleketinden vergi isteyen ve alan.
3- Memleketleri zepdediş meydanlarında bayrağını parlatan ve saltanatı bezemek otağının örtülerini aydınlatan .
4- Yücelik mertebesi göge benzeyen Sultan Muhammed, nice İskender ile Dara"yı kul köle etmiştir.
5- O öyle bir padişahtır ki, dünyayı zaptetmiş olan, lütuf ve ihsanlarda bulunan bütün padişahları, alemi zapteden kolu ile kendisine tutsak etmiştir.
6- Dinsiz kafirlerin üzerine sefer yapmaya karar verdi. Bu durumun (niyetini) yüce işaretini, yüce çarha ulaştırdı.
7- Kafirlerle savaşa girmeyi ve savaş sesiyle bu mavi gögü doldurmayı diledi.
8- Dinsiz kafire yedi Beyza"yı1 göstermek için savaş kılıcını ele almayı diledi.
9- Bunun üzerine dünyayı bezeyen ve daima Allah"ın yardımına nail olmuş bulunan üzerinde küçük ay şekli bulunan bayrağını, düşmanları bütün âlemde yere sermek ve kahr etmek için harekete geçirdi.
10- Beylerbeyleri"de savaşa emr aldılar. Her birisi göge yücelmiş bayraklarını diktiler.
11- Onlardan birisi o Mahmud huya (Öğülen ahlaka) sahip olan kişiydi ki, re"yi ve tedbiri vezirler bölüğünce kabul edilen ve Süleyman Peygamber"in Veziri olan Asaf mertebesine sahip olan kişiydi.
12- O zatın adı gibi yüce vasıflarıda Mahmud"dur. (övülmüştür, övülmektedir). O zat Dara memleketlerinin padişahının Asaf"ıdır.2
13- O sırada Maraş"ın Beylerbeyi idi. Adeletle bütün dünyayı kendisine kul etmişti.
14- Sefer çıkmayı adamakıllı kurdu. Gönlünden de cana can katan bu türbeyi ziyaret etmeye niyetlendi.
15- Gönülden isteklerle dünyayı gören güzüne, Hz. Mevlânâ"nın haremindeki (Gizli iç yerindeki) ayaklar altındaki toprağı sürme gibi çekmeyi diledi.
16- Yüzünü Mevlânâ"nın tozuna, toprağına sürdü ve gelip bu mübarek yeri ziyaret etti.
17- Doğrulukla mübarek ruhunda medet isteyerek dedi ki; Ey yeri en yüce cennette olan, orayı mekan edinen.
18- Ey halkı susamış bir hale getirerek seslendiren; bütün tan yerlerine ney seslerini salan, yücelten.
19- Ahdım olsun eğer Cem mevkiine, yüceliğine sahip olan Padişah kafirler diyarını feth edip düşmanları kırarsa;
20- Allah"ın yardımına nail olup, tahtına dönerse ve dünyayı lütuflarla gene emrine uydurur hükmüne tabi kılarsa;
21- Ben de vezirler zümresine girer, devlet kapısında yüce bir mertebeye erersem;
22- Varımı yogumu harcetip elimden geleni yaparak, bu güzelim kafesi gümüşten yaptırayım.
23- Niyetini sağlamlaştırıp Allah"a dayandı. Eşi örneği olmayan yaratıcının keremini, kendisine yol gösteren kıldı.
24- O sırada ansızın zamanın Belkıs"ı, devrin Meryem"i bulunan, Allah tarafından kendisine yüce bir mertebe verilmiş, Valide Sultan Hazretleri.
25- O temizlik bahçesinin gülü, yeri yurdu mübarek olan paşanın niyetini duy-du.
26- Zamanın padişahının hayrını istemekte olduğunu bildi ve bu manayı duyup çok beğendi.
27- Başkalarıyla beraber Paşayı da Vezaret rütbesine eriştirmeyi kendisinin himmetine vacip ve lazım gördü.
28- Allah"a hamt olsun ki; oda bütün muratlarını elde edip, Mevlânâ"nın yattığı yere bir gümüş kafes yaptırdı.
29- Allah mübarek etsin, nede güzel gümüş kafes ki; Şekerler yiyen nice Dudu kuşunu Per-perişan etti, avladı.
30- Bu güzel kafesi seyredip görenler, sevap kuşunu tutup kafese koydu derler.
31- Kutluluk yeşilliğinin bülbülleri bu kafese meftun olup ötüşlerini, feryatlarını ta göge agdırırlar.
32- Gönlü, hatırı kırık Manî; tarihini şu suretle söyledi; Mevlânâ"nın yattığı yerin kafesinin gümüşten yaptın.
Yüce Allah"ın yardımıyla tamam oldu Sene 1006.
O"nu meşkeden (yazan) yoksul Mirzâ Ali Kalemkâr (Kalem İşi Ustası) İlyas yaptı.
Şimdi, şair Mânî"nin yazdığı otuziki beyitlik Kıt"a-i Kebîre"de yazılanları, daha rahat anlaşılması için birkaç ilaveyle ve kısaltarak toparlayalım:
1. Didi târihîni Mânî-i şikeste-hâtır
Sîm kıldın kafes-i merkad-i Mevlânâ"yı
Beytinden ve:
Temmet bi avnillâhi te'âlâ
Sene sitte ve elf (1006)
Gümüş Kafes"in tarih kitabesinden ve düşürülen tarih beytinden, Gümüş Kafes"in 1006 H.-1599 M. yılında yaptırıldığını anlıyoruz.
2. Olayın geçtiği yıllarda Osmanlı Devleti"nin başında, Sultan III. Mehmet Padişahtır. Padişahın çıkacağı bahse konu sefer ise, Avusturya"da baş gösteren karışıklıklara son vermek için Habsburglar"a yapılan seferdir. Padişahın da bizzat katıldığı bu seferde Eğri Kalesi alınmış, bu nedenle Padişaha Eğri Fatihi ünvanı verilmiştir. Yine aynı seferde, Avusturya ve Transilvanya ordusuna karşı da Haçova Seferi kazanılmıştır.
3. Oldu beylerbeyiler dahi gazâya me"mûr
Diktiler her birisi râyet-i gerdûn -sâyı
Beytinden, anlaşılacağı üzere, sefere Beylerbeyiler de görevlendirilmiştir. O halde, bu tarihlerde Maraş Beylerbeyi olan Mahmud Paşa, Mevlânâ"ya dua et-mek için, ya sefer başlamadan çok önce, veya en azından seferin 1596 yılında başlamasından biraz önceki aylarda gelmiş olmalıdır.
4. Harcedüp demâr-ı mülküm bezl kılup makdûrum
Simden eyliyeyin bu kafes-i zîbâyı
Beytinde, bu güzel kafesi gümüşten yaptırayım diyor. O halde, burada halen merkadin önünde yer alan gümüş kafesin yerinde, malzemesinin ne olduğunu bilmediğimiz, başka bir kafes olmalı idi.
5. Zimmet-i himmetine vâcib ü lâzım gördü
Ki vezîr eyleye gayriler ile Paşa"yı
Beytinden de anlaşılacağı üzere, Valide Sultan (Safiye Sultan) Mahmud Pa-şa"nın başkalarıyla birlikte vezir olabilmesi için, kendisinin himmetine ihtiyacı olduğunu anladı. Tarihi kaynaklar, Padişah III.Mehmet"in annesinin etkisi altında kaldığını bildirmektedirler. Yine de, Valide Sultan yetkili padişaha, yani oğluna konuyu iletmiş olmalıdır.
6. Mahmud Paşa"nın zaferle dönülen seferden sonra, vezirlik makamına mı, yoksa devlet kapısında yüce bir yere mi, vardığını tesbit edemedik. Ancak 28. beyitten :
Hamdü lillâh ki bulup cümle murâdâta vusûl
Etti sîmîn kafes-i merkad-i Mevlânâ"yı
Anlaşılıyor ki, Mahmud Paşa Mevlânâ"nın merkadinin önüne, gümüşten kafes yaptırdığına göre, Mevlânâ Türbesi"nde duasındaki istediklerine, yani yüce bir makama ulaşmış olmalıdır.
7. Gümüş Kafes"in üzerindeki otuz iki beyitlik Kıt"a-i Kebîre şair Mânî3 tara-fından yazılmış, Hattı ve istifi, Mirzâ Alî tarafından yapılmış, nihayet, hat-tın gümüş üzerine geçirilmesini de Kalem-kâr İlyas üstlenmiştir.
8. Olayın geçtiği tarihte, yani 16.yy"da da Mevlânâ"nın türbesi, bir dilek ve adak yeridir. Mevlânâ"nın türbesi bir adak ve dilek merkezi olmaya başla-dığı tarih olarak Mevlânâ"nın türbesinin yapım tarihi olan 1274 tarihini be-lirtebiliriz. Hiç şüphesiz ki, Eflâkî Ahmet Dede"nin Menâkıbü"l Arîfin adlı eserinde yazdığına göre; “mezarının üzerine yapılmasını istediği türbe konusundaki vasiyeti “nin de büyük rolü olmuştur.
Mevlânâ"nın vasiyeti şöyledir;
“ Bizim müridlerimiz türbemizi, uzak mesafelerden görülmesi için yüksek yapsınlar. Kim bizim türbemizi uzaktan görür, inanır ve veliliğimize güvenirse; yüce Allah onu rahmete kavuşanlar sırasına koyar. Özellikle tam bir aşkla, riyasız bir doğrulukla, mecazsız bir hakikat ve içinde şüphe olmayan bilgi ile gelip türbemizi ziyaret eder ve namaz kılarsa bu kimsenin her hâcetini Cenâb-ı Hak yerine getirir ve arzularına ulaştırır. Onun dine ve dünyaya ait istekleri hasıl olur”4
Vasiyetteki bir hususa özellikle dikkati çekmek istiyorum. Mevlânâ, “dilekte bulunanların hacetini Cenâb-ı Hak yerine getirir ve arzularına ulaştırır” diyor. "İsteklerinizi ben yerine getiririm” demiyor.
* Mevlâna Müzesi Müdürü
1YEDİBEYZA : Musa Peygamber"in 2. Mucizesidir.Beyaz el. Işık verir pırıl pırıl olur. 1. Mucizesi ise asadır.
2ASAF: Süleyman Peygamber"in Veziri"nin adıdır. Padişahlar Süleyman Pyg. Benzetilince , Vezirleri de Asaf"a benzetilirdi. Asaf Kur"ân-ı Kerîm"inde bildiği gibi İsm-i Azam"dan bir kısmını bildiği için Belkıs"ı tahtı ile birlikte göz açıp kapayıncaya kadar Süleyman Pyg. yanına getirmiştir.
3 Mânî-973 H. 1565 M. yılında, Konya"da kadı iken vefat eden, meşhur Çalık Ali Efendi"nin oğlu, Mehmet Efendi"dir. Mânî mahlasını kullanmıştır. Müderris idi, III. Mehmed zamanında ordu ile Hazergrad Seferi"ne 1007 H. 1595 M. yılında katılmış, ertesi yıl vefat etmiştir. (Bkz. M.Ferid UĞUR “Mevlevilik Üzerine Bazı Notlar”) Konya Mecmuası XXXIII/1834
4 Eflâkî Ariflerin Menkıbeleri, Çev: Tahsin YAZICI, c.1, Ankara-1973 s.77